Tükenmişlik hissi, plazaların ve modern ofislerin görünmeyen pandemisi hâline geldi. Esnek çalışma sistemleri, 7/24 ulaşılabilir olma kültürü ve bitmek bilmeyen performans baskısı, beyaz yakalı çalışanları adım adım duygusal ve zihinsel çöküşe sürüklüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün de resmi olarak tanımladığı bu durum, artık sadece bir ruh hâli değil; yönetilmediği takdirde hem bütünsel sağlık hem de kurumsal verimlilik açısından ciddi sonuçlar doğurabilecek bir kriz.
“Beyaz yakalı çalışanlar, duygusal olarak zorlanabiliyor”
Acıbadem Life Sağlıklı Yaşam Hizmetleri’nden Uzm. Psikolog Cansu Çelik, konuyla ilgili şunları söyledi: “Modern çalışma yaşamında beyaz yakalı çalışanlar, yüksek tempolu iş ortamlarında çoklu talepleri karşılamaya çalışırken zihinsel ve duygusal olarak zorlanabiliyor. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte, esnek ve hibrit modeller birçok kolaylık sağlasa da bu durum zaman zaman iş ve özel yaşam sınırlarının belirsizleşmesine neden olabiliyor. Yapılan araştırmalar, çalışanların dijital bağlantı hâlinde olma sürelerinin artmasıyla zihinsel yorgunluk yaşama olasılıklarının da yükseldiğini gösteriyor.”
Uzm. Psikolog Çelik, zaman yönetimi, performans baskısı ve iletişim yoğunluğu gibi unsurların bireylerin kişisel kaynaklarını zorlayabildiğini ve uzun vadede tükenmişlik belirtilerine neden olabildiğini kaydetti. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO), tükenmişliği işle ilişkili kronik stresin yönetilememesi sonucu ortaya çıkan bir durum olarak tanımladığını belirten Uzm. Psikolog Çelik, “Bu durumun duygusal tükenme, işle ilgili zihinsel mesafe ve verimlilikte azalma gibi semptomlarla karakterize olduğunu da ayrıca belirtiyor” dedi.
“Influencer olmak, sanıldığı kadar özgür değil”
Beyaz yakalı çalışanların yaşadığı tükenmişliğin, onları zamanla alternatif kariyer yollarına yönelttiğine de dikkat çeken Uzm. Psikolog Çelik, “Dijitalleşmenin sunduğu imkanlarla birlikte birçok birey, kendi işinin patronu olma, esnek saatlerde çalışma ve görünürlük kazanma arzusuyla influencer olma yoluna girdi. Sosyal medya platformları, içerik üreticilerine hem maddi kazanç hem de görünürlük sağlama potansiyeli sunuyor, ancak bu yeni kimlik sanıldığı kadar özgür ve hafif değil” ifadelerini kullandı.
Influencerların sürekli içerik üretme baskısı, takipçi beklentilerini karşılama zorunluluğu, algoritmalarla başa çıkma stresi ve mahremiyetin kaybı gibi faktörlerle karşı karşıya kalmaya başladığını vurgulayan Uzm. Psikolog Çelik, “Yapılan araştırmalarda ise, influencerların yaklaşık yüzde 70’i tükenmişlik belirtileri gösteriyor. Cleveland Clinic’e göre, bu bireylerde de klasik tükenmişlik semptomları (yorgunluk, tükenme hissi, düşük performans, sosyal geri çekilme) sıkça gözleniyor” dedi.

“Tükenmişlik, ciddi ruhsal durum”
Tükenmişlik ile başa çıkma yollarını da anlatan Uzm. Psikolog Çelik, şöyle konuştu: “Hem beyaz yakalılar hem de influencerlar için tükenmişlik, yapısal ve bireysel düzeyde ele alınması gereken ciddi bir ruhsal durum. Bu noktada, hem kurumsal hem de kişisel müdahale stratejileri geliştirilmeli, öz-farkındalık ve psikolojik dayanıklılık güçlendirilmeli. İşverenlerin, çalışanlarına sağlıklı sınırlar çizebilecekleri esnek modeller sunması, mobbing’e karşı sıfır tolerans politikaları geliştirmesi ve ruh sağlığını önceleyen yaklaşımlar benimsemesi önemli.”
Bireylerin ise kendi sınırlarını tanımaları, dijital detokslara zaman ayırmaları, destek sistemleri oluşturmaları ve gerektiğinde psikolojik destek almalarının önerildiğinin altını çizen Uzm. Psikolog Çelik, “Ruh sağlığı profesyonelleri, hem kurumsal hem de bireysel düzeylerde bu süreci destekleyici eğitimler, atölyeler ve danışmanlık hizmetleriyle süreci kolaylaştırabiliyor. Zihinsel yorgunluk bir sektörün değil, çağın arka plan sesi; bu sessizliğe çözüm, içgörü ve yapısal değişimle oldukça mümkün” ifadelerini kullandı.