Perşembe, Ağustos 7, 2025

Türkiye’de Erken Seçim Neden Gerekli -III

Eğer hak nedir, batıl nedir, haklı kimdir, haksız kimdir bilmezsen, kimi seveceğini, kime bağlanacağını, buğzedeceğini bilemezsin. Bu da senin imanında gevşeklik, zayıflık olduğunu gösterir


AKP iktidara gelmeden önce 2001 yılında Türkiye’de enflasyon % 68.5 seviyesindeyken gelişmekte olan ülkelerde, bu oran sadece % 7.8 düzeyindeydi. 2002 yılına gelindiğinde enflasyon verilerinin % 57 oranında gerileyerek % 29.4 seviyesine gerilediği görülmektedir. 2003 yılı verilerine bakıldığında enflasyon ile mücadele edilerek bir yıl içinde % 73 seviyesinde bir düşme sağlanıp % 18.4 oranına gerilediği anlaşılmaktadır. 2004 yılı sonu itibariyle enflasyonun % 9.4 olarak gerçekleştiği verilerden izlenmektedir ki, bunun da anlamı bir yıl içindeki % 86 oranındaki gerilemeyi işaret etmektedir. 2005 yılında da yine enflasyon rakamlarında gerilemenin devam ettiği ve % 7.7. oranına düşmesi söz konusudur. Bu oran bir yıl içindeki % 18 düzeyinde bir düşüş anlamındadır. Böylece AKP iktidarının ilk 5 yıl içindeki enflasyonda ortalama olarak % 58.50 oranında bir gerileme sağladığı hesaplanmaktadır. 2008 yılında enflasyon % 10.1, 2011 yılında % 10.5 olarak gerçekleşmiş olup, 2017 yılından itibaren de yükselmesine devam ettiği izlenmektedir. Bu yıl sonunda % 11.9 olan enflasyon bir yıl içinde % 71 civarında artarak 2018 yılında % 20.3 olarak gerçekleşmiştir. 2019 yılında % 11.8 olarak ölçülen enflasyon değeri % 23 civarında artarak bir yıl sonra % 14.60 olarak gerçekleşmiştir. 2021 yılına gelindiğinde enflasyondaki artışın devam ederek % 147 artış ile % 36.10 seviyesine geldiği belirlenmektedir. 2022 yılındaki enflasyonun % 64.30 olması neticesinde bir yıl içindeki % 78 oranındaki artış kendini göstermiştir. 2023 yılındaki enflasyonun açıklamalar çerçevesinde % 64.8 olduğu ve yıl içinde yaklaşık % 1 düzeyinde artışın gündeme geldiği anlaşılmaktadır. Bu gelişmeler kapsamında enflasyonda 2016 yılından itibaren başlayan yükselme oranının ortalaması % 51 düzeyindedir. 2002 ile 2024 yılları arasındaki ülkenin enflasyon karnesine bakılırsa, enflasyonun tek hanelerde tutulabildiği uzun bir süre olmadığı göze çarpmaktadır.

Bu tablodan da görülebileceği üzere, AKP iktidar döneminin ortalama enflasyonunu % 17.25 gibi çok yüksek bir oranda olduğunu belirtmek gereklidir.

Gelişen bu 22 yıllık AKP iktidardaki dönemsel durumu mukayese etmek söz konusu olursa, aynı süreçte, gelişmekte olan ülkelerin ( G.O.Ü ) ortalama enflasyonunun % 6.12 olduğuna göre bu oranın neredeyse üç misli seviyesinde gerçekleştiği hesaplanmaktadır. İşte Sayın Erdoğan’ın her zaman başarısından bahsettiği netice, enflasyon rakamlarından daha belirgin olmaktadır. Şimdi sizlere soruyorum AKP seçmeni, sizce ben ekonomistim iddiasında olan Erdoğan başarılı mıdır? Sayın Erdoğan, televizyonlarda “nereden nereye“ şarkısını söylerken, hiç düşünmüyor mu rakamların dili olduğunu ve onların da “ bekledim de gelmedin “ diye başka bir şarkı söyleyeceğini. AKP lideri Erdoğan, seçimlerden önce iktidarda kalabilmek için, enflasyonla mücadele yapmayıp, bilimden uzaklaşarak siyasetin tamamen teknik olan bu konulara müdahale ederek yanlışlar yaptığı bilinmektedir. Seçimler bitince yeniden “ dur – kalk “ konseptinde, enflasyon ile mücadele gündeme gelmektedir. Böyle bir uygulamanın halkı aldatmaktan öteye gitmediğini anlamak gereklidir. Basit bir örnek vermek gerekirse, enflasyonun daha belirgin bir şekilde gözlere önüne serilmesi amacıyla 2002 yılında mazot fiyatları 1.48 TL / TL iken 2025 yılında bu rakam 48.75 TL / TL düzeyine % 3.194 oranında artış kaydetmiştir.

Elde edilen bu hesaplanan veriler ışığında AKP iktidarının ENFLASYONLA İLGİLİ OLARAK BAŞARISIZ olduğunu ilan etmekten başka çare yoktur.

AKP iktidarında “ ekonomik illüzyon “ yapılması

AKP iktidarında gerçek ötesi uygulamaların birçok defa yapıldığını yakından bilmekte ve örneklerini de yaşamaktayız. AKP yapmış olduğu tüm hata ve yanlışlarının bedelini halka ödetmekte, Sayın Erdoğan sadece “ Allah affetsin “ demekle yetinmektedir. Ben bunun örneklerini Irak’ta ve Suudi Arabistan’da çok izledim. AKP her zaman olduğu gibi kanuna karşı hile yaparak, mevcut olan boşluklardan, farklı yorumlar çerçevesinde anlamları değiştirmek suretiyle yararlanmaktadır. Böylece gerçek çok farklı gösterilmektedir. AKP bunu ekonomide yapmaktan hiç çekinmemekte, hatta “ başarı olarak “ açıklamaktan ise rahatsız olmamaktadır. Bilindiği ve izlendiği gibi iktidar uzun süredir döviz fiyatlarını sabit tutarak gayrisafi yurt içi hasılayı ( GSYH ) yüksek göstermektedir. Türk lirası üzerinde cari fiyatlarla hesaplanan GSYH içinde fiyat artışları enflasyon olarak vardır. İşte bu nedenle, enflasyon ne kadar yüksek olursa, GSYH miktarı da yüksek çıkacaktır. Bunun devamı olarak, hesaplama ile bulunan GSYH güncel olarak döviz kuruna oranlanırsa, netice döviz cinsinden GSYH çıkacaktır. Dikkat edilirse, bu durumda döviz kuru ne kadar düşükse GSYH o kadar yüksek çıkacaktır.

İşte AKP iktidarı GSYH toplamını yüksek çıkarabilmek amacıyla döviz kurunu bastırmaktadır. Enflasyon kur artışından yüksek olursa, GSYH döviz bazında yüksek çıkacaktır. Bu nedenle, ben AKP iktidarının enflasyonu düşürmek için ciddi eylem planı olduğuna inanmıyorum

AKP iktidarını “ büyüme oranları “ açısından değerlendirme

AKP lideri Sayın Erdoğan’ın devamlı tekrar etmiş olduğu “ eski Türkiye “ içeriğinde büyüme oranlarının beli bir düzeyde stabil kaldığı izlenmektedir. 1960 yılında ülkede yapılmış olan faaliyetler çerçevesinde büyüme oranı % 3.48 olarak ölçülmüştür. İlerleyen yıllarda, gelişen 10 yıllık sürede 1970 sonu itibariyle, % 66 seviyesindeki artış ile büyüme oranının % 5.78 olduğu kayıtlara geçmiş bulunmaktadır. 1975 yılına gelindiğinde büyüme oranının % 6.07 seviyesine yükseldiği görülmektedir ki, bu gelişmenin 5 yıl içinde % 5 oranındaki artışı gündeme getirmesi söz konusudur. 1980 yılındaki ekonomik gelişmeler olumlu neticeler ortaya koymadığından, ülkede % 2.69 oranında küçülme gerçekleşmiştir. Bu durum 1983 yılında yeniden demokrasiye geçiş sürecine bağlı olarak, yapılan ekonomik programlar kapsamında, 1985 yılında % 4.85 oranında büyüme sağlandığı belirlenmektedir. Bu durum 1980 ile 1985 arasında büyüme oranlarında % 280 düzeyindeki artışı ifade etmektedir.

AKP iktidarının yönetimde kalmış olduğu 23 yıllık dönem dikkate alınarak, Türkiye’nin büyümesinin gelişmekte olan ülkeler açısından göstermiş olduğu performansın değerlendirilmesi önemlidir. Bu çerçevede iktidar partisi yetkililerinin her zaman söylevlerinde büyümenin önemli olduğunu vurgulamalarının geçekliği üzerinde durulacaktır.

AKP iktidara geldiği 2002 yılında büyüme oranı % 6.4 olarak ölçülmüştür. İlk iktidar yılı olan 2003 sonundaki büyüme oranı % 5.8 seviyesine gerilediği görülür ki, bu gelişme bir yıl içindeki % 9 oranında düşmeyi ifade etmektedir. 2004 yılındaki büyüme oranı % 9.8 olması ise % 69 seviyesindeki artışı işaret etmektedir. 2005 yılı verileri, büyümenin yine % 9 bandında olduğunu ortaya koymaktadır. 2006 yılı sonunda verilere bakıldığında bir yıl içindeki % 23 oranındaki gerileme ile büyüme oranının % 6.9 düzeyinde olduğu kayıtlarda yer almaktadır. Büyüme oranının 2007 yılında, yine % 28 civarında düşerek % 5 olduğu belirlenmektedir 2008 yılındaki büyümenin küresel krizin etkisiyle % 0.8 olduğu görülür ki, bu gelişme bir yıl içindeki % 84 oranında düşüş anlamındadır. Ancak aynı yıl içindeki gelişmekte olan ülkelerde büyüme oranının % 5.6 olduğu dikkate alınmalıdır. 2009 yılı büyüme anlamında felaket bir gelişmeyi işaret etmektedir. Bir yıl içinde büyüme % 700 seviyesindeki gerileme ile negatif % ( 4.8 ) düzeyine inmiştir. Aynı yıl gelişmekte olan ülkelerde ise bu oran % 2.5 olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılında ise büyüme oranının tekrar artarak % 8.4. düzeyine geldiği izlenmektedir. Bu yılı takiben % 33 civarında artış kaydeden büyüme 2011 yılında yükselerek % 11.2 olarak hesaplanmıştır. AKP iktidarının 10 yılını doldurduğu 2012 yılındaki büyümenin % 4.8 olması yıl içindeki % 57 oranındaki düşüşe eşdeğerdir.

Buradan da görüleceği üzere, AKP iktidarının ilk faaliyete başladığından itibaren 10. yılında ülkedeki büyüme oranı ortalaması % 4.85 olduğu hesaplanmaktadır.

AKP iktidarındaki büyüme oranları incelendiğinde, genelde Türkiye’nin gelişmekte olan ülkeler (G.O.Ü) ile yaklaşık olarak aynı oranlara sahip olduğu izlenmektedir. 2002 yılı ile 2025 yılları arasında kalan süreçteki ortalama büyüme oranının % 5.51 olduğu hesaplanmaktadır. Aynı dönemde gelişmekte olan ülkelerin ( G.O.Ü ) büyüme oranlarının ortalaması ise % 5.11 seviyesindedir. Türkiye’nin AKP iktidarı dönemindeki büyüme skalasının istikrarsız bir gelişim gösterdiği ve dalgalı bir büyüme sergilediği görülmektedir. Büyüme oranlarındaki dalgalanmaların, iktidar partisi ve onun ekibinin ekonomi politikalarındaki kararsızlıkların, sık yapılan değişikliklerin ve bilimsellikten uzak uygulamaların yaratmış olduğu istikrarsızlıklardan meydana geldiği dikkate alınmalıdır. Bir diğer taraftan küresel krize denk gelen 2009 yılında ülkenin % 4.8 küçülme yaşadığı dönemde gelişmekte olan ülkelerin ise, % 2.5 oranında büyüme gerçekleştirdikleri değerlendirilmelidir. Büyüme oranlarına en büyük etkenin cari denge olduğu unutulmamalıdır. Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin % 5.11 seviyesindeki büyümeyi % 1.4 oranındaki “cari fazla“ vererek gerçekleştirdiklerine dikkat çekmek isterim.

İşte bu sonuçlar itibariyle, AKP iktidarının, ÜLKENİN BÜYÜMESİ AÇISINDAN BAKILDIĞINDA, 23 YILDA BAŞARISIZ bir yönetim ortaya koyduğu rakamsal verilerle açıklanmaktadır.


Tayfun Gözüm

Diğer Yazarlar