Benden bir sene sora aramıza katıldı. Çalışkan ve sesi çıkmayan biriydi. Bizim departmandaki yazılı olmayan o kuralın işletilebileceği mükemmel bir kişilikti.
Birçoğumuzun deneyimlediği tuhaf bir kural vardır iş yerlerinde:
Bir işi iyi yapan kişi, o işi sonsuza kadar yapmaya mahkûm olur.
İşte bu arkadaşımız tam da böyle biriydi. İlk zamanlar işini titizlikle yapıp, sorumluluklarını eksiksiz yerine getirirken bir gün farkına varmadan “her işin adamı” ilan edildi. Proje mi var? Ona verelim. Rapor mu lazım? O yapsın. Toplantı notları mı tutulacak? E, o zaten hızlı yazar. Fotokopi makinesi bozulmuş? Kesin o halleder.
Zaman geçtikçe başarılarıyla yükselmesi gerekirken, üstüne eklenen görevler Everest Dağı gibi büyümeye başladı. Öyle ki, tatildeyken bile telefonu çalar: “Senin daha önce yaptığın şu dosya vardı ya, onun bir benzerini…” diye başlayan cümlelere cevap vermek zorunda kalırdı.
En kötüsü de, iş yükü artarken teşekkür miktarı artmazdı. “Sen zaten yaparsın” cümlesi, hem iltifat hem de ince bir tuzaktı. Çünkü bu cümleyle birlikte, işin tüm sorumluluğu otomatik olarak omuzlarına yüklenirdi.
Becerikli Çalışanın Görünmez Cezası
İş hayatında sık rastlanan bir adaletsizlik vardır: Bir çalışan işini iyi yapıyorsa, bu durum ödüllendirilmek yerine ek yük olarak geri döner. Yönetici, “Sen zaten halledersin” diye düşünür, ekip arkadaşları “O daha iyi yapar” diye geri çekilir. Sonuçta becerikli çalışanın masasındaki dosyalar, diğerlerinden iki kat yüksek olur.
Başlangıçta bu güven verici bir iltifat gibi görünür. Fakat zamanla, bu durum hem fiziksel hem de zihinsel yorgunluğa yol açar. İş yükü artarken, başarı hissi azalır. Üstelik, sorumluluk paylaşılmadığı için diğer ekip üyelerinin gelişme fırsatı da elinden alınır.
İş yerinde başarılı çalışanlara fazlaca yüklenmenin yarattığı başlıca olumsuzluklar
Başarılı olan çalışanlara yüklenerek durumun adil olmayan bir görev dağılımına dönüştürülmesi, takım içinde işlerin eşit paylaştırılmaması, çalışanlar üzerinde birçok olumsuz durumlar yaratabilir. Maalesef birçok yönetici işin kolayına kaçarak çalışkan ve becerikli çalışanlarına işleri cömertçe yüklerken aslında sonuçlarının neler olabileceğinin farkında bile değildirler.
Gelin bakalım, üstüne fazla gittiğimiz çalışanlarımız üzerinde yaratabileceğimiz olumsuzluklar neler olabilir.
Tükenmişlik Sendromu
Sürekli fazla sorumluluk verilen çalışan, zamanla fiziksel ve zihinsel olarak yorulur. Yüksek stres ve yoğun tempo, tükenmişliğe ve işten soğumaya yol açar.
Motivasyon Kaybı
Başarı, ödüllendirilmek yerine daha fazla iş yüküyle “cezalandırılma” anlamına gelirse, çalışan kendisini değersiz hisseder ve motivasyonu düşer.
İş Kalitesinde Düşüş
Aşırı yüklenme, odaklanma süresini ve özen seviyesini azaltır. Sonuç olarak, hatalar artar ve iş kalitesi düşer.
Adaletsizlik Algısı
Görev dağılımının adil olmadığı hissi, ekip içinde huzursuzluk yaratır. Diğer çalışanlar sorumluluk almaktan kaçarken, yük hep aynı kişiye biner.
Ekip Çalışmasının Zayıflaması
Başarılı çalışanın üzerine yüklenmek, diğer ekip üyelerinin gelişim fırsatlarını da kısıtlar. Bu durum ekip ruhunu ve ortak sorumluluk bilincini zedeler.
Çalışan Kaybı
Aşırı yüklenme, değerli çalışanların işten ayrılmasına sebep olabilir. Bu da kurumun bilgi ve tecrübe kaybına yol açar.
Liderlik Algısının Zedelenmesi
Yöneticiler, adil iş dağıtımı yapmazsa güvenilirliklerini kaybeder. Çalışanlar, yönetime karşı olumsuz bir tutum geliştirebilir.
Yazımı şöyle sonlandırmak isterim.
Bir çalışanın yetkinliğini yalnızca ona yük bindirmek için değil, ekibi geliştirmek için kullanmalıyız. Görevleri dengeli paylaştırır, sorumlulukları yayarsak başarıyı sürdürülebilir kılabiliriz. Çünkü bir kişiyi “her şeyin adamı” ya da “her şeyin kadını” yapmak, kısa vadede işleri çözer ama uzun vadede hem o çalışanı hem de kurumu zor duruma sokar.