Medya’da servis edilen ürünler yaygın kitlelerin günlük yaşamları içerisinde ilgi ve ihtiyaçlarına yönelik talepleri karşılama hedefine dönük olup, haber alma’dan reklamlara uzanan devasa bir akışı temsil eder. Algı yaratma kontrolünü sağlaması bakımından da toplumsal psikolojiden kamu vicdanına tesir edebilme gibi geniş yelpazeye haizdir. Böylece kitleler mevcut yaşam tempoları içerisinde son derece kolay ulaşabildikleri iletişim araçları sayesinde bu kaynaklar ile hemhal olurlar.
Hayatın akışı içerisinde günün telaşı, cari sistemin bireyi bağımsız düşünebilme ve sakin olma keyfiyetinden alıp geçici oyalanma mahfillerinde seri üretim tezgahındaki montaj ürün kemiyetine sokar.
Başka alanlarda pek yan yana gelemeyen bilinç kelimesinin tarihe tamlanan olması, toplumların tarihi hafızadan yoksun olmamalarından kaynaklanmaktadır. Zira bu bilinç geçmişi, bugünü ve geleceği de kapsar. Kitleler için bu anlamda hakikate erişmenin yolunu açabilecek, taşıdığı dinamiği bireyselliğe indirebilecek kabiliyeti kazanabilmenin bir nevi anahtarıdır. Sözgelimi dünya uygarlıklarını veya bir ülkenin gelişim aşamalarını bilmek isteyen bir okuyucu veya öğrenci öncelikle tarih okumak durumundadır zira bu sadece olaylar dizisini öğrenmek değil bilakis makul sentezlere ulaşmak için de bir araçtır.
Birey hayatında eğitimin gerektiği biçimde olup ve sürecinin küçük yaşlarda ve gençlikte edinilmesi yani zamanın kadar bu sürecin eğitmenler ve eğitim araçlarının kısa vadeli politikalardan ziyade objektif eğitim tarzına yakın olmaları ile mümkündür.
Bu nedenle kurumsal altyapısı yaklaşık bir asır, siyasi, sosyal ve iktisadi deneme ve uygulamaları 1/2 asır önce iyice vizyona giren “küreselleşme” ile dünya toplumu eni konu şimdiye dek yol alırken, ihtiyaç arzeden bir sükunun dünya toplumuna ulaşmasında ‘küresel’ niteliklerden çok ‘evrensel’ mesajlarına zemin oluşturacak, ortak değerlerin araçsalaştırmayacağına dair hususlar öne çıkmalıdır.
Üzerinde yürünecek yolun ve yapılan yolculuğun ya da hedefe doğru hareketin doğal olarak farklı yönlerden de olsa, bir takım etkilere maruz kalınsa da, akamet veya inkıtaya uğramaması babında bir metafor olarak bu; sosyal bir gerekliliktir. Kitlesel bir ihtiyaca dönük siyasi, kültürel ve sosyal altyapının üzerinde toplumun korunabilmiş değerlerini sarmalayan talim ve terbiyenin yaşama intikal eden ruhunu devam ettirebilme kudretidir.
İşbu denge hali büyük bir paylaşım iradesinin konusu olarak ortak bilincin dirliğini sürdürebildiği oranda her ilgili toplumun kendi içerisinde, hem de üniversal sisteme katkılarından dolayı ziyadesiyle yerinde olup hakkı ile daima anılabilir ve aranılabilir olma halidir.