Perşembe, Kasım 6, 2025

“Sanayide toparlama evresine girdik”

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED), Sabancı Center’da 17’nci Rekabet Kongresinde konuştu. 

Küresel ekonomideki gelişmeler dikkate alındığında yapısal reformlar arasında sektörlerin verimliliğini yükseltmeyi hedefleyen ve kaynakların, verimliliğin daha yüksek olduğu sektörlere değerlendirilmesinin önünü açan sektörel politikaların bugün her zamankinden daha da fazla önem taşıdığını belirten Turan, “Sanayiye yakından baktığımızda en yoğun baskı döneminin geride kaldığını düşünüyoruz. Sanayide bir toparlama evresine girdik. Yatırımlarda da bir güçlenme gözlemleniyor ancak burada kritik iki nokta var. Bunlardan birincisi, toparlanmanın önemli bir kısmını savunma sanayi kaynaklı oluşu. İkinci nokta ise küresel ekonomideki eğilimler dikkat alındığında şu sıralarda ekonomimiz için olumlu seyreden dış konjonktürün değişebileceğini bilmemiz ve bu değişime hazırlıklı olmamız. Önümüzdeki dönemde baktığımızda en büyük ticaret partnerimiz olan Avrupa bölgesindeki talep artışı, ABD’nin politikalarındaki belirsizlik nedeniyle avronun dolar karşısında güç kazanmasının ihracatçımız için destekçi olması, sanayicimize biraz nefes aldıracak. Nitekim TÜSİAD’ın maliyet bazlı rekabet gücü endeksine göre, rekabet gücünü aşağı çeken en önemli iki unsurdan biri olan finansman maliyetlerinin düşmesi bu süreci pekiştirecek. Yine aynı çalışmanın bulgularına göre, rakip ülkelere göre daha uzun seyreden ara malı ve enerji maliyetlerinin sağladığı avantajın, enerji fiyatlarının düşük seviyeyle devam etmesini de bekliyoruz” dedi.


“Yapısal alanlarda adımlar atmamız gerekiyor”

Makroekonomik istikrarın en büyük belirleyicisinin, enflasyonun düşük seviyelerde korunabilmesi olduğunu ifade eden Turan, “En önemli, öncelikli konumuz enflasyonun kalıcı olarak düşük, tek haneli seviyelere indirilmesi. Geride bıraktığımız iki yılda sanayiciler hem yüksek finansman giderleri hem de talebin yavaşlama açısından enflasyonla mücadelenin maliyetlerini hissetti ve hissetmeye de devam ediyor. Enflasyonun yüzde 75’lerden 30’lara inmiş olması önemli bir başarı. Buna karşılık önümüzde zorlu bir yol olduğunu da görüyoruz. Tarımdaki don olayları, enerji fiyatları, hizmet sektöründeki fiyat baskıları gibi unsurlar, enflasyondaki düşüşü yavaşlatıyor. Mevcut görünümde enflasyonun aşağı yönlü hareketine devam edebilmesi zorlu bir süreç olacak. Biliyoruz ki enflasyonla mücadelede doğru para politikası en önemli belirleyici olsa da tek belirleyici değil. Kalıcı fiyat istikrarını sağlamak için sadece para politikasına bel bağlayamayız. Yapısal alanlarda da adımlar atmamız gerekiyor. Bunların başında da mali disiplin geliyor. Bütçe tarafında yaz aylarından itibaren daha disiplinli bir görünüme doğru ilerlemiş olmamız memnuniyet verici fakat para ve maliye politikalarını yapısal reformlarla desteklemeliyiz” dedi.


“Rekabetçiliğimizin en önemli unsurlarından birisi AB”

Küresel güç dengeleri ne olursa olsun, yeni teknolojiler ne kadar çok değişiklik getirirse getirsin, üretim süreçleri açısından önemli girdiler ne kadar değişirse değişsin, ülkelerin kalkınmasını ve küresel rekabet avantajlarını yüksek tutmak için yapmaları gerekenlerin aynı kaldığına vurgu yapan Turan, şunları söyledi: “Birinci sırada, geçen seneki Nobel ekonomi ödüllerinin ortaya koymuş olduğu gibi kurumlar var. İkinci sırada, bu seneki Nobel ekonomi ödüllerinin gösterdiği gibi inovasyonu ve teknolojik gelişmeyi sağlayacak bir kültürel iklim ve adil rekabet ortamının tesis edilmesi gerekiyor. Hiç şüphesiz gelecekte de rekabetçiliğimizin en önemli unsurlarından birisi, Avrupa Birliği olmaya devam edecek. AB’nin küresel rekabet gücünü, ekonomik güvenirliğini ve vatandaş refahını artırma hedeflerini yerine getirmek için benimseyeceği stratejiler ülkemizi yakından ilgilendiriyor. Bu çerçevede Draghi raporu olarak bilinen, geçen sene yayınlanmış olan Avrupa için rekabetçilik stratejisi raporunu Türkiye’nin kendi sektörlerinin rekabetçiliğini yeniden tanımlaması açısından mutlaka dikkate almamız gerekiyor. Türkiye’nin rekabetçiliği açısından AB ile mevcut gümrük birliğinin mutlaka güncellenmesi gerektiğini uzun bir süredir dile getiriyoruz. AB-Türkiye gümrük birliğinin modernize edilmesi, Türkiye’nin olduğu kadar AB’nin de uzun vadeli çıkarlarına ve rekabetçiliğine hizmet edecek.”

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM