Pazartesi, Kasım 24, 2025

Suda ‘ileri arıtma’ önerisi

İYTE Uluslararası Su Kaynakları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alper Baba, arıtılmış atık suların ileri düzeyde artırılarak tarım faaliyetlerinde kullanılmasını ve orta vadede deniz suyunun arıtılarak doğrudan değerlendirilmesi gerektiğini söyledi 

SEREN KARAŞAHİN

İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin 21 Kasım itibarıyla açıkladığı verilere göre İzmir’e kullanılabilir su sağlayan en önemli kaynaklardan olan Tahtalı Barajı’nın aktif doluluk oranı yüzde 1,23 oldu. Yaz aylarından itibaren kentin su ihtiyacını karşılayan barajlardaki doluluk oranının azalmasıyla şehir genelinde günlük su kesintilerine gidilmişti. İzmir’de 30 Kasım tarihine kadar saat 23.00 ile sabah 05.00 arasında planlı su kesintileri bölge bazlı yapılmaya devam ediliyor. Baraj sularının azalması, kente yeni su kaynağını doğurdu. İzmir, bunu Manisa’dan elde edilen yer altı sularından karşılıyor. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Uluslararası Su Kaynakları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alper Baba, TİCARET Gazetesi’ne yaptığı açıklamada İzmir’in ileri derecede arıtılacak olan atık suların tarımda kullanması gerektiğini dile getirdi. 

Prof. Dr. Baba, yer altı sularına yönelindiğinde toprağın ve suyun tuzlanma riskiyle karşı karşıya kaldığını ifade etti. İzmir’e de kaynak sağlayan Manisa’nın yeraltı suyu kaynaklarının etkin yönetimi konusunda ciddi çalışmalar yapmak zorunda olduğunu söyleyen Prof Dr. Baba, “Arıtılmış atık suların daha ileri düzeyde arıtılarak tarımsal faaliyetlerde kullanılması son derece önemlidir. Orta vadede ise deniz suyunun arıtılması, bu suyun hem doğrudan kullanılması hem de yeraltı suyu akiferlerine beslenmesi yönünde planlamalar yapılabilir” dedi.


“Tuzlu sulu tarım, araziyi öldürüyor”

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Uluslararası Su Kaynakları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Baba, baraj sularının azalması ve kullanılabilir su oranının düşmesi sebebiyle yeraltı sularına yönelindiğinde tuzlanma riskiyle karşılaşılacağını dile getirdi. İzmir’in toprağının tuzlanma riskine karşı riskli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Baba, “Aşırı yeraltı suyu çekimi, birçok alanda su seviyesi düşüşlerine neden olmaktadır. Özellikle kıyı bölgelerinde bu durum, tuzlanma riskini artırmaktadır. Tuzlanan sular doğrudan içme suyu olarak kullanılamaz. Yüksek tuzluluk oranı içildiğinde sağlık açısından zararlı olabilir. Yeraltı suyu tuzlandığında ise özellikle kıyı kentlerinde yaşayan nüfusun temiz içme suyu kaynakları azalır ve arıtma maliyetleri artar” dedi.


Bitki verimini düşürüyor

Prof. Dr. Baba, tuzlu suyla sulama yapıldığında toprakta tuzlulaşma meydana geldiğini ve bu durumun bitki köklerinin su alımını engelleyip ürün verimini düşürdüğünü dile getirdi. Böylece zamanla toprağın tarım yapılamaz bir hale dönüşeceğini söyleyen Prof. Dr. Baba, İzmir’in bu açıdan oldukça hassas bulduğunu sözlerine ekledi. İzmir’deki düşük tuzluluk değerine sahip kaynakların arıtılması önerisini sunan Prof. Dr. Baba, “Kentte bulunan bazı kaynakların tuzluluk değerleri görece daha düşüktür. Bu kaynaklar, hızlı bir şekilde arıtılarak sisteme dahil edilebilir” dedi. Şehrin su kaynağı sağlayan iki alandaki su kaynaklarının kirlenmesinin önlenmesi gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Baba, “İzmir kentinin en önemli su kaynaklarından biri Halkapınar, diğeri ise Menemen Ovası’dır. Bu iki alanın kirlenmesinin en aza indirilmesine yönelik hızlı çalışmalar yapılmalı ve ihtiyaç halinde bu kaynaklardan belirli miktarda su temin edilmelidir” ifadelerini kullandı. 

Kentin içme suyu ihtiyacının büyük kısmını Manisa’dan gelen yer altı sularından karşıladığını dile getiren Prof. Dr. Baba, bu kaynaklara ilişkin de detaylı çalışmaların yapılması gerektiğini dile getirdi. Prof. Dr. Baba, yeraltı suyu kaynaklarının etkin bir şekilde izlenmesi, akiferlerin hidrolik parametrelerinin dikkate alınması ve bu sistemleri kirletmeyecek acil önlemlerin alınmasının büyük önem taşıdığını dile getirdi. 

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM