Çarşamba, Aralık 3, 2025

Sürdürülebilirliğin geleceği; üçüz dönüşüm

MEDSPARC Uluslararası İş Zirvesi’nde; yeşil, dijital ve toplumsal dönüşüm olmak üzere üçüz dönüşümün üç ayağı, alanında uzman isimler tarafından ele alındı

İzmir İş Kadınları Derneği (İZİKAD) ev sahipliğinde bu yıl ikincisi düzenlenen MEDSPARC Uluslararası İş Zirvesi, ‘Sürdürülebilir Gelecek için İşbirliği: Üçüz Dönüşüm’ temasıyla İzmir Ticaret Odası’nda gerçekleştirildi. Akdeniz’in farklı kıyılarından iş dünyası temsilcilerini İzmir’de bir araya getiren zirvede, sürdürülebilir gelecek için yeşil, dijital ve toplumsal dönüşümün gerekliliğine dikkat çekildi. Zirvede düzenlenen panellerde İzmir’in üçüz dönüşüm sürecinde izlemesi gereken yol haritası çizilirken, bu süreçte kadınların iş yaşamındaki önemine vurgu yapıldı.


“Yeşil dönüşüm, bulunduğumuz havza için önem arz ediyor”

Toplantının açılışında konuşan İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban, “Akdeniz, dünyanın yaşanması en keyifli yerlerin başında geliyor. Denizin etrafı yoğun bir nüfus barındırıyor. Maalesef deniz sadece kendi etrafındaki nüfusla değil aynı zamanda kendi dışındaki başta Orta Avrupa ve kuzeydeki ülkelerin Akdeniz’e gelen atıklarıyla çok hızlı bir kirlenme ile karşı karşıya. Çok açık bir deniz de değil. O nedenle yeşil dönüşüm özellikle bizim bulunduğumuz havza için çok önem arz ediyor. Diğer yönüyle küresel ısınma ve iklim değişikliği en fazla bulunduğumuz iklim kuşağını etkiliyor. Bulunduğumuz iklim kuşağı hem yağış rejiminde dramatik değişimler yaşıyor hem kuraklık riski çok artmaya başladı hem de meteorolojik olaylarda aşırı dengesizlikler yaşamaya başladık. Dengesizlikler hem insan hayatını olumsuz etkiliyor hem doğal dengeyi tehdit ediyor hem de günlük yaşamamızı ve ekonomimizi olumsuz etkiliyor. Bunun için en başta da bu havzada yaşayanlar için yeşil dönüşüm ve bu havzadaki çevre konusundaki hassasiyetin çok üst noktada olması gerekiyor” dedi.


“Tüketim alışkanlıklarında değişime gitmeliyiz”

Yeşil dönüşümün gelecek nesillere sağlıklı yaşanılabilir bir dünya bırakmak için en temel sorumlulukları olduğunu ifade eden Elban, “Bunun mutlaka dijital dönüşümle olması gerekiyor. En önemli nedenlerden birisi dijital dönüşümün olduğu yerde karbon ayak izinde doğrudan bir azalma oluyor. Dijital dönüşüm ile destelenmeyen yeşil dönüşümün arzu edilen sonuçları vermesini beklemek güç olur. Aynı zaman da toplumsal dönüşüm de gerekiyor. Toplumsal dönüşüm desteklenmediği zaman bunu toplumun tüm kitlelerine yaygınlaştırmak ve sürdürülebilir olmasını beklemek çok güç. Bu üçüz dönüşüme dördüzleri, beşizleri de eklemek gerekiyor” diye konuştu.

Tüketim alışkanlığında bir dönüşüme gidilmediği sürece yeşil dönüşümdeki çalışmaların büyük ölçüde hayal kırıklığıyla sonuçlanacağını aktaran Elban, şunları söyledi: “Anlamsız ve vahşi tüketim kültürü ve dayatılan tüketim alışkanlıkları ne kadar yeşil dönüşüm yaparsanız yapın çalışmalarınızı mutlaka başarısızla sonuçlandıracak. Tüketim alışkanlıklarında bir değişikliğe gitmek, üçüz dönüşümü dördüz hatta beşiz dönüşüme dönüştürmek zorundayız. Çünkü yaptığımız tüm dönüşümlerde adaletli olmak zorundayız. Herkese tek standart koyup o standarda göre davranmak, herkesi de o standarda getirmek zorundayız. Karbon ayak izi ile ilgili uygulamayı belli ülkelere dayatıp, başka ülkelerde üretilen mallar konusunda beklenti içinde olmamak adil olmayan ve çifte standardın göstergesi. Böyle olduğu sürece yeşil dönüşümde beklenen olumlu sonucu beklemek mümkün olmayacak. Ya da ülke güçlüyse kendisi iklim anlaşmalarına katılmıyorsa bu ülkeden yeşil dönüşüm ve karbon ayak iziyle ilgili herhangi standart koymak ve beklemek yok ama zayıf ve iklim anlaşmasına imza atmış ülkelerden bu beklenti içinde olmak adil ve eşit değil. Diğer bir adaletsizlik de kalkınmamış her açıdan kendini geliştirememiş ülkelerin ve toplumların kendi kendine bu dönüşümü sağlamalarını beklemek haksızlık. Görece refaha erişmiş ya da o dönüşüm yapacak bilgi ve teknolojiye sahip ülke ve toplumların bu güce sahip olmayan ülkelere ve toplumlara destek olarak dünyanın her toplumunun ve ülkesinin bu standarda erişmesi için çaba göstermesi onların ortak sorumluluğu. Dolayısıyla bu bilince ulaşmak için beşiz dönüşüm şart. Her şeyi ötesinde bütün dönüşümlerle ilgili ilkeli ve samimi olmak gerekiyor. İlkeli ve samimiyet denince akla kadın geliyor. Kadın bir konuya inanır onsa sahip çıkar, onu sahiplenir ve takip ederse o konuda mutlaka sonuç alır. Tüm bu dönüşümler konusunda kadınlara güveniyoruz.”


“Kamu dönüşümü olmadan başarı mümkün değil”

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay ise konuşmasında kadınların her türlü girişimci eyleminden çok mutlu olduklarını söyledi. Toplantının konusunun çok kıymetli olduğunu ifade eden Tugay, şu değerlendirmelerde bulundu: “Hem dönüşümden hem de kadınların dönüşüme sağlayacağı katkıdan bahsediyoruz. Diğer taraftan konuşmalarda inovasyon ifadesini duydukça çok mutlu oluyorum. Dönüşüm ve bunu inovasyon kültürüyle yapmak aslında önümüzdeki en önemli hedefler. Bir tarafta iklim krizi ve onun getirdiği problemler diğer tarafta dünyadaki hızlı dijital teknoloji gelişimi, bu alandaki inanılmaz hızlı dönüşüm bu konulara adaptasyonu sorumlu kılıyor. Hem Türkiye’de hem dünyada devlet yapısı, kamu yönetimleri buna belediyeler de dahil olmak üzere dünyadaki dijital teknolojinin uygulamalarına ayak uydurmazsa herhangi bir ülkenin ya da dünyanın iyi bir yere gelmesi mümkün değil. Israrla vurgulamak isterim ki kamu dönüşümü olmadan hiçbir şekilde başarıya ulaşmak mümkün değil.”

İklim krizinden kaynaklı yaşanan sorunlara değinen Tugay, “Kuraklık başta olmak üzere, sıcak hava dalgaları ile yaşadığımız orman yangınları, tarımda bozulmalar, çevremizdeki doğal ekosistemde hızlı değişim, yaşamda her alanda hızla bir bozulma var. Bir taraftan karbon ayak izini düşürmek ve iklim krizinin ilerlemesini engellemek için çaba gösteriyoruz. İzmir’in Avrupa Birliği’ne 2030 yılında karbon nötr bir şehir olacağına dair bir taahhüdü var. Dört senemiz kaldı. Önümüzde yapacak çok iş var” dedi.


“Kadınlar daha fazla aktif olmak istiyor”

Toplumsal dönüşümde en çok katılımcılığın, toplumsal cinsiyet ve fırsat eşitliğinin konuşulduğuna değinen Tugay, “Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’nun 2023 yılı sonuçları incelendiğinde, Türkiye 146 ülke arasında 129’uncu sırada yer alıyor. Çalışma çağındaki 33,33 milyon kadının sadece 6,5 milyon kayıtlı ve tam zamanında istihdamda. Geniş tanımlı işsizlik oranı erkeklerde yüzde 21, kadınlarda yüzde 36. 2023 TÜİK verilene göre, istihdam oranı erkeklerde yüzde 65, kadınlarda yüzde 31. 2023’te iş gücüne katılım oranı erkeklerde yüzde 71, kadınlarda yüzde 36. OECD ülkeleri içinde bu oran kadınlarda ortalama yüzde 53, Avrupa Birliği ülkeleri içinde yüzde 52. 2024 yılı üçüncü çeyreğinde dar tanımlı işsizlik erkeklerde yüzde 6,9, kadınlarda ise yüzde 12,1 olarak açıklanıyor. Neredeyse iki kat fark var. İzmir’de TÜİK verilerine göre, erkeklerin iş gücüne katılım oranı yüzde 81 iken kadınlarda bu oran yüzde 45. Erkeklerin istihdam oranı yüzde 70 iken kadınların istihdam oranı yüzde 35. Kadınların istihdam oranı erkeklerin neredeyse yarısı seviyesinde. İzmir’de işsizlik oranı erkeklerde yüzde 13 iken kadınlarda yüzde 21 oldu. 20-24 yaş arası genç kadınlarda işsizlik son 10 yılda yüzde 30’a yükselmiş durumda. Yapılan kamuoyu araştırmalarında Türkiye’de kadınlar daha fazla aktif olmak istiyor” diye konuştu.


“Üçüz dönüşüm tercih değil zorunluluk”

Konuşmasında üçüz dönüşümün bir tercih değil, zorunluluk haline geldiğini ifade eden İZİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Özden Erten de, “Yeşil politikalar dijital çözümlerle desteklenmediğinde, teknolojik ilerleme toplumsal kapsayıcılıkla buluşmadığında ortaya çıkan tablo ne sürdürülebilir ne de adil olabiliyor. İşte bu nedenle, üç dönüşümü entegre bir şekilde birbirini besleyen bir bütün olarak ele almak zorundayız. Bu resmin tam merkezinde ise, özellikle STEM alanlarında (bilim, teknoloji, mühendislik, matematik) daha fazla kadının yer alması bulunuyor. Kadınlar laboratuvardan üretim hattına, yazılım geliştirmeden veri analitiğine, tasarımdan yönetişime kadar bütün bu alanlarda ne kadar görünür ve güçlü olursa; yeşil teknolojiler o kadar kapsayıcı, dijital çözümler o kadar erişilebilir, toplumsal dönüşüm o kadar kalıcı hale geliyor. Üçüz dönüşümün hızlanması, kadınların STEM alanlarındaki varlığının güçlenmesiyle doğrudan bağlantılı” dedi.


“İzmir, Avrupa-Akdeniz’in iş üssü olmaya hazır”

Zirveyi, İzmir’in potansiyelini Avrupa-Akdeniz iş dünyasıyla buluşturacak bir “kilit eşik” olarak gördüklerini aktaran Erten, “Burada kuracağımız diyalogların, bölge genelinde sürekliliği olan, kurumsallaşmış bir MEDSPARC İşbirliği Platformu’na dönüşmesini hedefliyoruz. İzmir’in sadece geçmişiyle değil, inovasyon kapasitesiyle, üniversiteleriyle, teknoparklarıyla ve girişimci ruhuyla Avrupa-Akdeniz’in sürdürülebilir iş üssü olmaya hazır olduğunun somut bir göstergesi. Özellikle genç kadın mühendislerin, araştırmacıların ve teknoloji girişimcilerinin bu ekosistemde üstlendikleri rol, üçüz dönüşüm yolculuğunda fark yaratacak” ifadelerini kullandı.

Gerçek dönüşümün, ancak kadınların, gençlerin ve kırılgan grupların sürece eşit ve güçlü biçimde dahil olmasıyla mümkün olduğunu ifade eden Erten, “MEDSPARC tam da bu nedenle, sadece bir iş zirvesi değil; kadın liderliğinin, STEM temelli inovasyonun, sürdürülebilir kalkınmanın ve bölgesel dayanıklılığın aynı çatı altında buluştuğu stratejik bir platform. Zirve sonrasında, Avrupa-Akdeniz oda ve derneklerini, iş kadınları ağlarını ve ilgili kurumları bir araya getiren bir iyi niyet protokolü ile süreci başlatıyoruz” diye konuştu.


“Kadınların ürettiği değer, ekonominin kaldıraç gücü”

Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (BASİFED) Yönetim Kurulu Başkanı Semiha Güneş ise zirvenin ana odağı kadın girişimciler olduğunu söyledi. Kadınların ürettiği değerin bir sektörün değil tüm ekonominin kaldıraç gücü olduğunu belirten Güneş, “Kadın girişimci arttıkça sadece istihdam artmıyor, kurumsal kültür zenginleşiyor, şirketlerin risk yönetimi güçleniyor, yerel kalkınma hızlanıyor.  Kadınların iş yaşamındaki varlığını konuşurken bir lütuf değil, bir gereklilikten söz ediyoruz. Çünkü kadının varlığı, ekonominin verimliliğini ve toplumun direncini doğrudan artıran temel bir değer” dedi.

Akdeniz coğrafyasının tarihsel olarak ticaretin, kültürlerarası etkileşimin ve yeniliğin buluşma noktası olduğunu dile getiren Güneş, şunları söyledi: “Şimdi yeni bir kavşaktayız.  Yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm ve sosyal dönüşüm aynı anda kapımızda.  Bu üç dönüşüm birbirini beslediğinde işletmelerin rekabet gücünün yükseleceğine inanıyorum.  Müşterinin beklentisi, yatırımcının bakışı ve gençlerin kariyer hedefi artık aynı cümlede buluşuyor: Sürdürülebilirlik, teknoloji ve kapsayıcılık. Akdeniz’de yeni ticaret ve yatırım fırsatlarını konuşurken şunu da akılda tutmalıyız. Değer, tek başına bir ürünle değil, ürünün arkasındaki hikâye ve sorumlulukla oluşur. Tedarik zincirinde şeffaflık, enerjide verimlilik, atıkta azaltım, tasarımda yenilik ve istihdamda eşitlik artık rekabetin yeni dilini oluşturuyor.” 


“İş dünyasına yol haritası sunacak”

İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Jülide Tutan ise, “Bugün İZİKAD tarafından 2’ncisi düzenlenen olan MEDSPARC Uluslararası İş Zirvesi’nde alınacak olan üçüz dönüşüm konusu aslında içinde bulunduğumuz dönemin bütün dinamiklerini çok net özetliyor. Yeşil, dijital ve toplumsal dönüşüm birbirini besleyen, tamamlayan ve artık ayrıştırılmaması gereken bir yapının parçaları. Bu çerçevede zirve katılımcılarının hem uzmanlık düzeyi hem de çeşitliliği sadece bölgemizde değil küresel ölçekte karşı karşıya olduğumuz dönüşümlere nasıl hazırlanacağımıza dair iş dünyamıza önemli bir yol haritası sunacak. Yeşil teknoloji çözümlerinden dijital ekosisteme kadın girişimciliğinden kapsayıcı büyümeye uzanan bu değerli oturumların İzmir iş dünyasının dönüşüm kapasitesini güçlendirmek adına son derece kıymetli olduğunu düşünüyoruz” ifadelerinde bulundu.


“İş fırsatlarını birlikte değerlendirmeliyiz”

Açılış konuşmalarının ardından zirvenin anahtar konuşmasını Mısır Avrupa Odaları Konfederasyonu ve Afrika Odaları Birliği Genel Sekreteri Dr. Alaa Ezz gerçekleştirdi.  Akdeniz havzasındaki ticari entegrasyonun tarihsel derinliğine vurgu yapan Ezz, bölge odalarının ortak projelerle ekonomik barışı desteklemesi gerektiğinin söyledi. Barış refah, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne önem verdiklerini, ekonomik gelişme, girişimcilik, uluslararasılaşmanın itici güç olduğunu belirten Ezz, uluslararası fonlardan yararlanarak, daha çok işbirliği yapıp, ağları geliştirerek, iş fırsatlarını bu bölgede daha da artırmak gerektiğini kaydetti.


“Dijitalleşmeyi çiftlikte başlatmamız gerekiyor”

Zirve kapsamında düzenlenen panellerde, yeşil, dijital ve toplumsal dönüşüm olmak üzere üçüz dönüşümün üç ayağı alanında uzman isimler tarafından değerlendirildi. Zirvenin ilk oturumu ‘Sürdürülebilir Gelecek için İşbirliği: Üçüz Dönüşüm / Yeşil Dönüşü’ isimli panel oldu. Oturumda, Yeşil Mutabakat’a uyum sürecinde sanayicilerin karşılaşacağı karbon vergisi uygulamaları, yenilenebilir enerji yatırımları ve kamu kurumlarının sağladığı teşvik mekanizmaları detaylandırıldı; çevre dostu üretimin artık bir tercih değil, rekabet zorunluluğu olduğu vurgulandı.

Panelde konuşan İzmir Ticaret Borsası Genel Sekreteri Dr. Erçin Güdücü, tarım sektöründe yaşanan zorlukları vurgulayarak, “İzmir her zaman tarım ürünlerinin ihracatçısı oldu. Çok eski zamanlardan beri Akdeniz’le iş birliği içinde olduk. Tarım ürünleri bunun büyük parçasını oluşturdu. İklim değişikliğinden tarım sektörü çok kötü etkilendi. Tarım sektörü dijitalleşme ve yeşil dönüşümden en az yaralanan sektör. Çok fazla mesafe kat etmemiz gerekiyor. Biz tarım ürünlerini hammadde olarak görüyoruz. Bunlar sadece hammadde değil. Tarım ürünleri açık fabrikalarda üretiliyor. Çiftçiler çaba sarf ediyor. Enerji harcanıyor, sulama yapılıyor. Bu ürünler fabrikaya girdi oluyor, tüketicilere gidiyor. Dijitalleşmeyi çiftlikte başlatmamız gerekiyor. Yeşil dönüşüm açısından biz karbon emisyonunu hiç izlemedik. Bu ürünleri sadece ürettik ve oldukları gibi sattık. Fakat AB Yeşil Mutabakatına göre karbon emisyonlarını izlememiz gerekiyor. Gübreye, ne kadar su kullandığımıza bakmamız bunları izlememiz gerekiyor. İklim değişikliği ile mücadele için finansmana teşviklere ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.


“KOBİ’ler yeşil dönüşümde önemli rol oynuyor”

KOSGEB İzmir İl Müdürü Dr. Levent Arslan ise konuşmasında, “Yeşil dönüşüm konusunda kobiler önemli bir rol oynuyor. Bu konuda KOSGEB olarak girişimcilik destek programlarımız var.  Şirketlere destek veriyoruz. KOBİ Dijital Dönüşüm Destek Programı ile KOBİ’lerin iş süreçlerinin geliştirilmesi ve verimli hale getirilmesi, rekabet güçlerinin yükseltilmesi ve ekonomideki paylarının arttırılması amacıyla dijital dönüşüm süreçlerini destekliyoruz. Her zaman ikiz dönüşümden bahsediyoruz. Birbirinden ayıramayız dijitalleşeme ve yeşil dönüşümü. İyi bir çalışma yaptık. Türkiye Yeşil Sanayi Destekleme Programı. Dünya Bankası tarafından 420 milyon dolar bütçe ile fonlanan ve 6 yıl sürecek olan proje kapsamında Türkiye’de yerleşik sermaye şirketlerinin yeşil dönüşümüne yönelik destek verilmesini amaçlıyoruz” dedi.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM