Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği’nin (TKYD) düzenlemiş olduğu 5. Portföy Yönetimi Zirvesi’nin açılışında konuşan TKYD Başkanı G. Yaman Akgün, portföy yönetimi sektörünün yönettiği varlık büyüklüğünün Ekim 2025 itibarı ile 11 trilyon TL’yi aşarak Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) yüzde 21,4’üne ulaştığını ve 2025 yılı yıldızının yatırım fonları olduğunu belirtti. Akgün, son yıllarda yaşanan hızlı büyüme ile gelişmiş ülke ekonomilerine istikrarlı bir şekilde yaklaştıklarını söyledi
Kurumsal yatırımcılar ve sermaye piyasalarının temsilcileri, Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD) tarafından beşincisi düzenlenen “TKYD 5. Portföy Yönetimi Zirvesi”nde bir araya geldi. Zirvenin açış konuşmasını yapan TKYD Başkanı G. Yaman Akgün, zirvede sektörün mevcut durumunu değerlendirmek için değil, aynı zamanda geleceğin finansal ekosisteminin şekillenmesine birlikte katkı sağlamak için toplandıklarını söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti: “Portföy yönetimi, küresel ekonominin belirsizliklerle çevrili olduğu bir dönemde hiç olmadığı kadar kritik bir rol üstleniyor. Sermaye piyasalarının derinleşmesi, yatırımcı güveninin artması ve sürdürülebilir büyüme hedeflerinin gerçeğe dönüşmesi; ancak güçlü bir portföy yönetimi sektörünün varlığıyla mümkün olabilir.”
“2010 yılında 23 olan portföy yönetim şirketi sayısı bugün 80’i aştı”
Bu doğrultuda TKYD olarak görevlerinin sektör standartlarını yükseltecek, etik ilkeleri güçlendirecek, teknolojik dönüşümü destekleyecek ve yatırımcıların uzun vadeli refahını artıracak politikaların şekillenmesine katkı sunmak olduğunu vurgulayan Akgün, 2000’li yılların başında sınırlı sayıda aktörle yürüyen portföy yönetimi faaliyetlerinin kısa sürede önemli bir dönüşüm yaşadığını, 2010 yılında 23 olan portföy yönetim şirketi sayısının bugün 80 kurumu aştığını, bu artışın yalnızca nicel bir büyümeyi ifade etmediğini; sektördeki uzmanlaşmanın, kurumsallaşmanın ve yatırımcı nezdindeki güvenin güçlenmesinin de önemli bir göstergesi olduğunu belirtti.
“Sermaye Piyasası Kurulu’muzun 2015 yılında fon kuruculuğunu portföy yönetimi şirketlerine devretmesi ve Türkiye Elektronik Fon Alım Satım Platformu’nun (TEFAS) Takasbank tarafından devreye alınması sektör için bir dönüm noktasıdır” şeklinde konuşan Akgün, TEFAS’ın etkin kullanılması, fon çeşitliliğinin artması, yatırımcıların artan ilgisi ve finansal okuryazarlığın gelişmesiyle Ekim 2025 itibarı ile yönetilen portföy büyüklüğünün 11 trilyon TL’yi aşarak GSYH’mızın yüzde 21,4’üne ulaştığını açıkladı. Akgün, klasik fon yapılarının yanında serbest fonlar, alternatif yatırım fonları, borsa yatırım fonları ve arbitraj stratejilerine dayalı yapıların yatırım evrenini hem derinleştirdiğini hem de dinamik bir hale getirdiğini vurguladı.
“Kurumsal yatırımcıların reel ekonomiye katkısı 1 trilyon TL’yi geçti”
Akgün, kurumsal yatırımcıların Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin pay senetlerine yaptıkları uzun vadeli yatırımlar ile Girişim Sermayesi Yatırım Fonları (GSYF) ve Gayrimenkul Yatırım Fonları (GYF) tarafından reel sektöre doğrudan önemli miktarda yatırım yaptığını vurgulayarak, Kasım sonu itibarı ile bu fonların toplam yatırımının 534 milyar TL’ye ulaştığını, kurumsal yatırımcıların pay senetlerine yaptıkları yatırımın Kasım sonu itibarı ile 1 trilyon TL’nin üzerine, özel sektör tahvillerine yaptıkları yatırımın ise 109 milyar TL seviyesine geldiğini açıkladı.
“Daha gidilecek yolumuz var”
Sektörün son yıllarda kuvvetli büyüme gösterdiğini; ancak gelişmiş ülke ekonomileri ile kıyaslandığında gidilecek yolun olduğunu ve hedefin bu yola istikrarlı şekilde ulaşmaktan geçtiğini söyleyen Akgün, sözlerine şöyle devam etti: “Yönetim kurulu üyesi olduğum Avrupa Fon ve Varlık Yönetimi Birliği EFAMA verilerine göre; 2025 2.çeyrek itibarı ile Avrupa portföy yönetimi sektörü, 28,5 trilyon Euro büyüklük ile Avrupa GSYH’nın yüzde 87’si. Küresel bakıldığında sektör, 101 trilyon Euro büyüklük ile dünya GSYH’nın yüzde 68’sine gelmiş. Bizim de hedefimiz bu seviyelere yaklaşarak, ülkemizin finansal istikrarının artmasına ve ekonomimizin gelişmesine katkı vermeye devam etmek olacaktır.”
“Sektör, önemli bir dönüşüm sürecinden geçiyor”
Zirvenin açılışında söz alan SPK Başkanı İbrahim Ömer Gönül, sektörün, son yıllarda hem büyüklüğü hem ürün çeşitliliği hem de yatırımcı tabanının genişlemesi bakımından önemli bir dönüşüm sürecinden geçtiğine vurgu yaptı. Gönül, sözlerine şu şekilde devam etti: “Bugün fon ekosistemimiz, sadece yurt içi tasarruf sahiplerinin değil, uluslararası yatırımcıların da yakından izlediği, güven duyduğu ve giderek daha fazla ilgi gösterdiği bir yapıya ulaşmıştır. Bu dinamizmin sağlıklı bir şekilde devam etmesini temin etmek, sektörün ihtiyaçlarına zamanında ve yerinde çözümler üretmek ve gelişen piyasa koşullarına hızlı biçimde uyum sağlayabilmek Kurul olarak temel önceliklerimiz arasında yer almaktadır.”
“87 portföy yönetim şirketi, 11,2 trilyon liralık bir fon büyüklüğünü yönetiyor”
Hâlihazırda sektörde faaliyette bulunan 87 portföy yönetim şirketinin 11,2 trilyon liralık bir fon büyüklüğünü yönettiğine de işaret eden Gönül, sektörün rakamsal büyüklüğü hakkında şu bilgileri verdi: “Kasım sonu itibarıyla; bin 954 adet menkul kıymet yatırım fonu, 224 adet gayrimenkul yatırım fonu, 441 adet girişim sermayesi yatırım fonu, 390 adet emeklilik yatırım fonu ve 28 adet borsa yatırım fonu bulunmaktadır. Aynı dönemde; menkul kıymet yatırım fonlarının toplam değeri 7,3 trilyon TL, gayrimenkul yatırım fonlarının toplam değeri 182 milyar TL, girişim sermayesi yatırım fonları toplam değeri 352 milyar TL, emeklilik yatırım fonları toplam değeri 2,1 trilyon TL ve borsa yatırım fonları toplam değeri 284 milyar TL seviyesindedir. 2024 yılının aynı dönemiyle karşılaştırıldığında menkul kıymet yatırım fonlarında yüzde 86, girişim sermayesi yatırım fonlarında yüzde 75, gayrimenkul yatırım fonlarında yüzde 72, emeklilik yatırım fonlarında yüzde 83, borsa yatırım fonlarında ise yüzde 149 artış göstermiştir.”
“Gayrimenkul yatırım fonları ile ilgili temmuz ayında ilke kararı aldık”
“Benzer şekilde, gayrimenkul yatırım fonları ve girişim sermayesi yatırım fonlarının finansal raporlarının Kurulumuza gönderilmesi ve yatırımcılara ayrıca iletilmesi zorunluluğu da kaldırılmıştır. Tüm bu adımlar şüphesiz ki sektörümüzün dijitalleşme yönündeki güçlü eğilimini desteklemek amaçlıdır” diyen Gönül, “Gayrimenkul yatırım fonları demişken uygulamada önemli bir kolaylık yaratan temmuz ayında aldığımız ilke kararından bahsetmek isterim. Bu karar ile gayrimenkul yatırım fonlarının portföylerinde ekonomik ömrünü tamamlamış, metruk ya da gelir üretmeyen yapıların bulunduğu taşınmazlara ilişkin uygulamayı daha açık ve pratik bir çerçeveye kavuşturduk. Böylece, değerleme raporuyla durumun teyit edilmesi ve yapının yıkılacağının Kurula bildirilmesi şartıyla, ilgili varlıkların arsa niteliğiyle fon portföyüne dâhil edilebilmesine imkân tanımış olduk. Bu düzenlemenin ise özellikle kentsel dönüşüm sürecinin yoğun olduğu bölgelerde fonların daha hızlı ve etkin hareket edebilmesine katkı sağlayacağı şüphesizdir” şeklinde konuştu.
