5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü… Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 90. yılı. Türkiye’de 1930 yılında kadına belediye başkanlık seçimine girme hakkı verildi. 1934’te de genel seçimde seçme ve seçilme hakkı ile kadınımız siyasal yaşamda eşit kabul edilir duruma geldi. Avrupa’nın birçok ülkesi Türkiye’de verilen kadına seçme ve seçilme hakkını daha sonraki yıllarda kabul etti.
Ancak bir gerçek var ki, Atatürk’ün vefatından sonra, getirmek istediği eşit yurttaşlık konusunda duraklama yaşandı. Güney doğumuzdaki feodal düzen ve Anadolu’nun genelde erkek egemen toplum yapısında olması nedeniyle kadınların siyasete girmesi uzun yıllar “sembolik” olarak kaldı. 27 Mayıs 1960 ihtilali sonrasında Ecevit’in de CHP için demokratik sol / sosyal demokrat yapı mücadelesinin de etkisiyle gençlerden başlayarak kadınlarımızın toplumsal yapımızda etkin duruma gelmesi hızlandı. Köyde zaten tarlada, evde çalışan kadınımız kentlerde de fabrikalarda çalışma yaşamının etkin bireyleri haline geldi.
Siyasi partilerdeki lider sultası anlayışı nedeniyle, partilerde kadınlarımıza gerekli önem ve yetki fiilen verilemiyor maalesef. Ancak, yılda birkaç kez, 8 Mart dünya emekçi kadınlar günü olmak üzere “yaşasın kadınlarımız, yaşasın annelerimiz” konuşması yapılıyor, fakat uygulaması zayıf.
Bugün batı medeniyetindeki özgür kadın, eşit birey yolunda ilerlemeyi hedefleyen kadınlarımız varken, onları eve hapsetmeye veya farklı yerlerde tutsak etmeye çalışanlar da oluyor.
Özgür kadın örneği olarak CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in 5 Aralık’ta sosyal medyadan mesajını aktarayım: “Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 90’ıncı yıldönümünde, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü’nde sürekli eleştirdiğimiz toplumsal cinsiyet eşitliğinin önündeki tüm engelleri kaldıracağımız iktidarımızın müjdesini veriyoruz.”
Umarız Özgür Özel bir gün cinsiyet eşitliği ve bu eşitliğin önündeki engelleri de açıklar.
Bir diğer öneri de Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici’den geldi. Destici partisinin İstanbul’daki bir toplantısında kadın hakları konusunda konuştu, önerilerini sıraladı: “bugün Japonya’da bile olan ve sadece kadınların ya da kızlarımızın gidebildiği üniversitelerin kurulması mutlaka gereklidir. Türkiye’de kadın üniversiteleri kurulmalıdır. İkincisi yine sadece kadınlarımıza hizmet verecek hastaneler de bir an önce hayata geçirilmelidir.”
Örnek olarak Japonya’yı göstermek, kitleleri kandırmak için gözlerinin önüne havuç koymaktır bu konuşma. Okula sadece kızlar ve kadınlar gidecek, Muhtemelen öğretmenleri sakallı erkekler olacak. Bunun adı da özgürlük mü, tutsaklık mı? Daha önce diyanetin bir toplantı fotoğrafı paylaşılmıştı. Toplantıda koridorun iki yanındaki sıralar haremlik ve selamlık olarak ayrılmıştı. Kadınlar bir blokta, erkekler diğer bloktaydı. Ancak ön sırada protokol oturuyordu. Protokolde erkekler ve kadınlar yanyana idi. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu denen cinsten bir durum.
Bu konuda bir dönem çalıştığım bir “yeşil“ firmadaki gözlemlerim de öyleydi. Genelde erkeklerin elini sıkmayan kadınların bir kısmı patron veya vekili geldiği zaman ön safta onların ellerini sıkıyorlardı. Bu konu bireysel bir karar, saygı duymak gerekir diye düşündüm her zaman.
Ancak Destici okul ve hastane konusunda öneri yaparken hizmetlilerin, öğretmen ve doktorların “tarikatlardan” gelebileceğini düşündü mü acaba? Tüm doktorlar kadın olacak diye mi düşündü bilemem. Bu öneri toplumsal yapı ile ilgili nerede ise bir “Taliban” yaklaşımı sayılabilir mi?
Destici toplumsal yapıya destek versinler diye kadınlara sempatik gelebileceğini düşündüğü bir öneri daha yaptı: Kadınlar sabah işe bir saat geç gitmeli ve bir saat erken çıkmalıdır.
Yaklaşım böyle ama perde arkası da devam cümlelerinde; “Aynı şekilde kadınlarımız hafta sonu asla çalıştırılmamalıdır. Yarım gün olan izin ve tatiller kadınlarımız için bir gün tam olmalıdır. Mesela arefe günü, bayramlardan önce yarım gün tatil var. İşte burada kadınlarımız için bu tam gün olmalıdır. Çünkü aynı zamanda bayrama hazırlanmak gibi de bir telaşı vardır.”
Destici kadınlar eve erken gitsin iş yapsın, hizmet etsin demeye getirmiş. Ahhhh Destici! Bu sözlerle güzel testini kırdın, yazık oldu emeklerine…