Çarşamba, Aralık 17, 2025

Sanatçı Durdurulamaz

Dinimizin sayısız güzel öğretileri olduğunu hepimiz biliyoruz. Zaten bütün dinler insanlara aynı şeyleri öğretmezler mi? Kimseye kötü gözle bakmamak, hak yememek, hırsızlık yapmamak, arkadan konuşmamak, saygılı olmak, zayıfları ezmemek gibi pek çok yüksek ahlâk değerlerine sahip olmak, vb. Bütün dinler, insanlara bunu telkin edecek şekilde tasarlanmış ve her dinin peygamberi bunları öğretmek için çırpınmıştır.

Dinî kullar arasında yasaklar, ödüllendirmeler ve cezalandırmalar vardır. Yukarıda belirttiğim yüksek ahlâkî değerlere ters düşecek davranışlara yönelenlerin “Yüce Yaradan” tarafından cezalandırılacağı da öğretilir. Bu ise bir dinden diğerine farklılıklar gösterir. Bu yazımda vereceğim örnek resim sanatıdır. Bildiğim kadarıyla bazı Müslüman inançlılar dışında hiçbir dinin mensupları için resim yapmak günah değildir. Bu yasağın kaynağında, insanların kendi yaptıkları heykel, resim gibi cisimleri Tanrı yerine koyarak putlaştırmalarını engellemek ana fikri yatmaktadır ve yaklaşık 1600 yıl öncesi Arabistan’ındaki eğitim düzeyini, yaşam şartlarını, inanışların etkisi olduğunu düşünebiliriz. Gelgelelim, insanoğlunun zayıflıkları vardır ve bunlardan biri de yasaklara karşı çıkmak, becerebilirse uymamak, beceremezse kabullenmiş gibi yaparak çevresinden dolaşmak arzusudur. Buna en çarpıcı örnek resim sanatıdır. Güzel sanatlar insanoğlu var olduğu andan itibaren var olmuştur ve dallarından biri de resimdir.

Resmin yasaklanmasının, uzun süre sanatçıları var olan şekilleri ya da kendi düşüncelerini mücessem halde kâğıda dökmekten alıkoymuş olduğunu biliyoruz. Bu kısıtlama ve uyulmaması halinde uygulanacak sert cezalardan korkanlar olduğu gibi itikatları gereği yasağa uyan sanatçılar da vardı. Gerçi sonraları minyatür denilen, perspektif kurallarına uymayan kendine has üslûbu olan resimler yapılmıştı ama onlar hat-resim diyeceğim eserlerden çok farklıydılar. Ancak, birinci gruptakiler yukarıda bahsettiğim “yasakların etrafından dolaşmak” usullerini aradılar ve buldular: Çok üst düzeye ulaşmış eşsiz hat sanatını bu amaca yönelik kullanmak.

“Kuş, arslan, insan sureti gibi cisimlerin resmini yapmak yasak mı? O zaman öyle bir hat çekerim ki, baktığından yazıların o cisimleri yansıttığını hemen anlarsın” dediler içlerinden ve bu düşüncelerini yedi düvelin insanlarına parmak ısırttıracak kadar iyi başardılar.  Kağıttaki şekilde yazı vardı ama yazı öylesine ustaca yerleştirilmiş oluyordu ki, bakan aynı zamanda bir kuş, bir insan yüzü, bir kaplan ya da bir kayık görebiliyordu. İslâm dininin yasaklarının nedenleri zamanla bazı çevreler ve kişilerce anlaşılınca, resme geri dönülmüş ve bilhassa Türklerden çok sayıda değerli ressamlar, heykeltıraşlar yetişti. Bu yasaklamaların olmadığı ülkelerde sanatçının önü tamamen açıktı.

Tarih öncesinden kalan ve bugün hayranlıkla seyrettiğimiz eserlerden sonra çağın şartlarına ve anlayışlarına uygun eserler verildi. Rönesans çağ açan bir atılımın adı oldu. Gün geldi, bu kez klasik resim malzemelerinin yerini teknolojinin yeni oyuncakları almaya başladı. Yazı kullanılarak resim yapma merakı sanatçılar arasında hızla yayılan bir akıma dönüştü. Kimi elle, kimi daktiloyla, kimi bilgisayarla yazı-resimler yaptılar. Bunun sayısız örneği vardır. En başarılarını, kronolojik sıralamaya da dikkat ederek bir kitapta toplayan Massin’in (Edition Gallimar 1970) “Letter and Image” adlı eserini yıllar önce bulmuştum ve benim çok önemli başvuru eserlerimden olmuştu. Bulabilirseniz, yaratıcılığın, hayal gücünün, ne kadar üst düzeye çıktığına bir kez daha hayranlıkla ve şaşkınlıkla şahit olursunuz. Ne yazık ki bu muhteşem kitabı bugün muhtemelen kitapçılarda bulmanız mümkün olmayacaktır.  Bu eserde hem yazı ile resim sanatı hem de resim ile yazı sanatından örnekler vardır. Neyse ki benzer yayınlar çoğalmış ve grafik tasarım başta olmak üzere sanat dünyasının ufkunu açmıştır, açmaktadır.

Günümüzde Türk resim sanatçılarının ünü yurt sınırlarını aşmıştır ve her gün yenileri yetişmektedir. Bir dönem sadece “Sanayi Nefise” varken, uzun süreden beri bazı üniversitelerimizin Güzel Sanatlar Fakülteleri sanatçılar yetiştirmektedir. Milletimizin binlerce yıldır farklı biçimlerde ortaya çıkardığı resim sanatı her ne kadar Osmanlı dönemindeki özel duruma rağmen Karakalem, Abdülmecit, Şeker Ahmet Paşa gibi büyük ustaların eserlerini yaratmalarına engel olamamışsa da bugün eriştiğimiz üst düzeyi tartışmasız borçlu olduğumuz çağ Cumhuriyet çağıdır. Güzel sanatların bir dalında yetişmiş biri olarak bir kez daha Mustafa Kemâl’imize şükranlarımı bildiriyorum, nurlar içinde yatsın.

Fazıl Bülent Kocamemi

Diğer Yazarlar