Perşembe, Aralık 25, 2025

İZTO’nun 2026 bütçesi; 1,2 milyar TL

İzmir Ticaret Odası (İZTO) aralık ayı meclis toplantısı İZTO Meclis Başkanı Selami Özpoyraz yönetiminde gerçekleştirildi. Mecliste, odanın 2026 yılı bütçesi 1 milyar 230 milyon TL olarak oy birliğiyle kabul edildi. Konuşmasında odanın bütçesine dair rakamları açıklayan İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, “900 milyon TL olarak belirlenen 2025 yılı bütçemiz; gelir bütçesinde 1 milyar 80 milyon TL olarak gerçekleşecek. Gider bütçemiz ise akılcı ve tasarrufu öne alan bütçe yönetimi sayesinde 665 milyon TL olarak gerçekleşecek. Bu gerçekleşmelerin sonucunda ihtiyatlarımıza 415 milyon TL aktarılacak. 2026 yılı bütçemizi ise 1 milyar 230 milyon TL olarak hedefliyoruz” dedi. 

Mahmut Özgener, 2025 yılında kullanılan bütçeye göre 2026 yılındaki tüm fuar harcamaları ve teşvikleri için yüzde 200’lük bir artışla 141 milyon TL bütçe ayıracaklarını söyledi. Özgener, ayrıca İzmir Ekonomi Üniversitesi için 2026 yılında 200 milyon TL kaynak ayırmayı hedeflediklerini aktardı.


“Nakit akışı disiplini önemini koruyacak”

Mahmut Özgener, 2026 yılına girerken ekonomik programın kararlılıkla sürdürülmesi halinde; fiyat istikrarının güçlenmesini, üretimde daha dengeli bir görünümün ortaya çıkmasını ve yatırım ortamının daha öngörülebilir hale gelmesini beklediklerini belirterek, “Ancak 2026’yı otomatik bir iyileşme yılı olarak görmenin de doğru olmadığını düşünüyoruz. Çünkü rekabet koşulları eskiden olduğu gibi yalnızca iç talep ya da faiz seviyesiyle belirlenmiyor” dedi.

Özgener, 2026 yılına girerken daha net bir beklenti setine sahip olunduğunu belirterek, şunları söyledi: “Merkez Bankası Piyasa Katılımcıları Anketi’ne göre 2026 yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 23,35 seviyesinde. Doların 51 TL, politika faizi beklentisinin ise yüzde 28 düzeyinde şekillenmesi öngörülüyor. Büyüme tarafında ise 2026 için yaklaşık yüzde 3,9’luk bir büyüme olması bekleniyor. Bu rakamları değerlendirdiğimizde; ekonominin ne sert bir daralma ne de kontrolsüz bir genişleme patikasında olduğunu görüyoruz.”

2026’nın finansmanın kolay ve ucuz olacağı bir döneme işaret etmediğini aksine; seçiciliğin, teminat yapısının ve nakit akışı disiplininin önemini koruyacağını ifade eden Özgener, “Bu nedenle, firmalar açısından döviz borcu ile döviz geliri arasındaki dengenin çok yakından izlenmesi gerekiyor. Faizlerin düşmesi beklentisiyle aşırı borçlanma eğilimine girmek yerine, nakit akışına uygun vade yapısıyla ve düzenli stres testleriyle ilerlemek daha sağlıklı olacak. Öte yandan; stok, alacak ve tedarik zinciri yönetimi 2026’da sadece klasik bir operasyon konusu olmayacak, doğrudan rekabet gücünü belirleyen bir başlık haline gelecek. Büyümenin ılımlı seyrettiği ama finansman koşullarının sıkı kaldığı bu dengede, nakit döngüsünü iyi yöneten firmalar, sadece ayakta kalmayıp, aynı zamanda rakiplerine göre avantaja da sahip olacak” diye konuştu.


Özgener’den enflasyon vurgusu

Açıklanan 2026 yılı asgari ücretinin iş dünyası için önemli bir referans noktası olacağını belirten Özgener, “Emek yoğun sektörlerde iş gücü maliyetleri, rekabet gücünü ve istihdam kararlarını doğrudan etkileyen kritik unsurlardan biri olmaya devam ediyor. Bununla birlikte ücret artışlarının kalıcı refah artışına dönüşmesinin tek yolu, enflasyonun kalıcı biçimde düşürülmesi. Aksi halde yapılan artışların kısa sürede eridiğini hem çalışanlar hem de işverenler açısından belirsizlik ürettiğini görüyoruz. Bu nedenle 2026 yılında da enflasyonla mücadelenin ekonomi politikalarının merkezinde yer almaya devam etmesi; fiyat istikrarının sağlanmasıyla birlikte öngörülebilirliğin, yatırım ortamının ve istihdamın güçlenmesi açısından kritik önem taşıyor. İstihdamı korumak ve mümkünse artırmak amacıyla sağlanan asgari ücret desteğinin, asgari ücret artış oranını yansıtacak şekilde güncellenerek bin 270 TL olmasından memnuniyet duyduk. 2026 yılı ile birlikte özellikle mali yükümlülüklerini düzenli ödeyen işverenlere sağlanan desteklerin arttırılması ve gelir vergisi dilimlerinin son yıllardaki enflasyon oranında güncellenmemesinden sağlanan kayıplar da dikkate alınarak revize edilmesi çalışma hayatı için önemli bir adım olacak” dedi.


“Sorun; rekabet gücündeki aşınma”

Erken sanayisizleşmeyi sanayinin sadece verimsizlik nedeniyle değil, rekabet gücünün aşınması ve de alternatif istihdam alanları oluşmadan çözülmeye başlaması olarak gördüklerini belirten Özgener, “Bu riskin bugün ülkemiz ekonomisi açısından soyut bir akademik tartışma değil, sahada karşılığını görmeye başladığımız çok somut bir süreç. Bu sürecin en net hissedildiği alanlardan biri de emek yoğun sektörlerin başında gelen tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon. Son dönemde dünya hazır giyim ihracatı artarken, ülkemizin küresel pazardaki payının gerilemesi bize net bir mesaj veriyor. Sorun; talep eksikliği değil, rekabet gücündeki aşınma” diye konuştu.

Tekstil ve hazır giyim başta olmak üzere emek yoğun sektörlere yönelik tedbirlerin ivedilikle hayata geçirilmesi gerektiğini aktaran Özgener, “Bu sektörlerde verilen teşvik ve desteklerin, uzun vadeli bir planlama yapılarak tekrar düzenlenmesi gerekiyor. 2026-2028 yılları arasında desteklerin ihtiyaç duydukları planlamayı gerçekleştirmelerine fırsat verecek ve sürdürebilecek şekilde “tek bir çatı altında” toplanması daha etkin olacak” ifadelerini kullandı.

“İzmir’in potansiyeli değerlendirilemiyor”

İzmir’in büyüme performansının Türkiye ortalamasının altında kaldığını belirten Özgener, “Ülke ekonomisi 2024 yılında yüzde 3,3 büyürken, İzmir ekonomisinin büyümesi neredeyse sıfıra yakın (yüzde 0,01) seviyede gerçekleşti. Sorun İzmir’in potansiyelinin zayıf olması değil; mevcut potansiyelin yeterince büyümeye dönüşememesi. İzmir’in kişi başı geliri yaklaşık 16 bin 900 dolar seviyesinde. Bu rakam Türkiye ortalamasının üzerinde olmakla birlikte, kentimiz üretim gücü ve insan sermayesi dikkate alındığında daha yüksek bir seviyeyi hak ediyor. Son beş yıllık büyüme performansımızın Türkiye ortalamasının altında kalması da bu potansiyelin yeterince değerlendirilemediğini gösteriyor. Kentimizin büyüme hikâyesini yeniden güçlendirecek olan şey yalnızca talebi canlandırmak değil. Asıl ihtiyacımız; sanayiyi, tarımı ve hizmetleri verimlilik ekseninde birlikte dönüştüren bir yaklaşımı hayata geçirmek” dedi.

2026’da faaliyete geçecek projeler

2026 yılı içinde faaliyete geçecek olan projeler ile ilgili de bilgiler paylaşan Özgener, İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzelbahçe Kampüsü’nün açılışını Temmuz 2026’da gerçekleştireceklerini söyledi. Dikili Organize Tarım Bölgesi’nin 65 milyon dolarlık altyapı işleri için ise aralık ayı başında ihale yaptıklarını belirten Özgener, proje takvimi kapsamında Eylül 2026’ya kadar; tüm altyapı, jeotermal ısıtma sistemi ve sondaj işlerinin büyük ölçüde tamamlanmasının planlandığını ve atık su arıtma tesisi çalışmalarının bitirilmesini hedeflediklerini belirtti. Özgener, İzmir Model Fabrika’nın da 2026 yılından itibaren Aliağa Organize Sanayi Bölgesindeki yeni yerinde faaliyetlerine devam edeceğini aktardı. Torbalı Karma ve Mobilya Organize Sanayi Bölgesi ile ilgili gelişmeleri de aktaran Özgener, altyapı imalatları ile ilgili 1. etabın tamamlandığını, 2. etap ile ilgili bölümün 2026 yılı eylül ayında tamamlanacağını söyledi.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM