Türk sanayisini korumak için hedefli ve proaktif politikaların devreye alınması gerektiğini ifade eden ASO Başkanı Ardıç, politika faiziyle uyumlu ilerlemeyen ticari kredi faizlerinin üretim gücünü zayıflattığını dile getirdi
Ankara Sanayi Odası (ASO) yılın son Meclis Toplantısı’nı, Meclis Başkanı Celal Koloğlu başkanlığında yaptı. ASO Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç yaptığı konuşmada, küresel ekonomik ve politik düzlemde yaşanan dönüşüm ekseninde 2025 yılını değerlendirdi. Zorlu bir yılın geride kaldığını belirten Ardıç, “Gerçek büyüme, üretimden gelen büyümedir. Kalıcı refah, tarımda verimlilik, sanayide teknoloji ve ölçek, hizmetlerde ise üretimi destekleyen nitelik dönüşümüyle mümkündür. Kısacası mesele ‘büyümek’ değil, ne ile nasıl büyüdüğümüzdür” dedi. Toplantıda ASO’nun 2025 Faaliyet Raporu, 2026 Çalışma Raporu ve 2026 bütçesi de oy birliği ile kabul edildi.
“Ekonomi üreten değil, hizmet ağırlıklı oluyor”
Ardıç, konuşmasında 2025 yılı üçüncü çeyreğinde ekonominin yıllık yüzde 3,7, sanayi büyümesinin ise yüzde 6,5 olmasına karşın birçok işletmenin, ayakta kalabilmek için kısa vadeli nakit akışına odaklandığını, yatırımı ve teknoloji yenileme kapasitesini ötelediğini dile getirdi. Manşet rakamı güçlü görünen sanayi büyümesinin tabana yayılmış bir üretim artışından değil, belirli sektör ve firmaların performansından kaynaklandığını ifade eden Ardıç, “Bu tablo, bizlere ekonomimizin giderek, ‘üreten’ özelliğini kaybedip ‘hizmet ağırlıklı’ bir yapıya kaydığını gösteriyor. Sanayisizleşerek sağlıklı büyüyemeyiz, tabana yayılmış bir şekilde zenginleşemeyiz” ifadelerini kullandı. Ardıç, son 30 yılda Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) içinde sanayinin payının yüzde 31’den yüzde 20’ye düştüğüne ve hizmetler sektörünün ise yüzde 55’ten yüzde 73’e yükseldiğine dikkati çekti.
“Reel büyüyemiyoruz”
Yaklaşık bir yıldır ticari kredi faizlerinin ortalama yüzde 60’ın üzerinde seyrettiğini, aynı dönemde politika faizi ortalamasının ise yüzde 43 civarında olduğunu vurgulayan Ardıç, “Aradaki marj 17 puana ulaştı. Beklenen enflasyona göre değerlendirildiğinde bu marj daha da artıyor. Politika faiziyle uyumlu ilerlemeyen ticari kredi faizleri ve krediler üzerindeki kısıtlamalar, sanayicimizin finansmana erişimini daraltıyor, üretim gücünü ise her geçen gün zayıflatıyor. Maliyetlerimiz hızla artarken, satış fiyatlarına aynı hızda ve aynı ölçüde yansıtmamız her zaman mümkün olmuyor. Yani, üretim hacmimiz artıyor ama reel olarak büyüyemiyoruz” dedi.
“Refah artışının sürdürülebilmesini umuyorum”
Gelecek yıl için net 28 bin 75 TL olarak belirlenen asgari ücreti değerlendiren Ardıç, “Enflasyonla mücadele politikalarının kararlılıkla uygulanması ve fiyat istikrarının sağlanmasıyla tüm çalışanların alım gücünün kalıcı biçimde artmasını ve refah artışının sürdürülebilir hâle gelmesini umuyorum” diye konuştu. 2024 Mayıs’ta yüzde 75’e kadar tırmanan enflasyonun, kasım ayı itibarıyla yüzde 31 seviyelerine gerilemesinin kayda değer bir iyileşmeye işaret ettiğini ancak dezenflasyon sürecinin beklenenden uzun sürdüğü söyleyen Ardıç, hızın ve kalıcılığın güçlenmesinin kritik önem taşıdığını dile getirdi.
“Süreç, iş birliğiyle yürütülmeli”
Çin’in yükselişine karşı Avrupa Birliği’nin de sanayi politikalarını güvenlik ve stratejik bağımsızlık çerçevesinde yeniden ele aldığını dile getiren Ardıç, son günlerde gündeme gelen ‘Made in Europe’ düzenlemesinin de bu politika değişiminin somut bir göstergesi olduğunu ifade etti. Avrupa Birliği’nin, kamu alımlarından teşviklere, teknik mevzuattan çevresel kriterlere kadar uzanan geniş bir yelpazede yerli sanayisini desteklemeyi amaçladığını ifade eden Ardıç, Avrupa Birliği’nin yeni politikalarına uyumda Türkiye’nin de etkileneceğini belirterek, “Sanayimizi korumak için hedefli ve proaktif politikaları gecikmeden devreye almalıyız. Sadece biz sanayicilerin bireysel olarak standartlara uyumu ile değil, sivil toplum ve meslek kuruluşları, diaspora, üniversiteler ve en üst düzey kamu otoritesinin aktif katılım ve iş birliği ile yürütülmelidir” dedi.
