Yeni yıla geçerken ailenin masa çevresinde toplanması, çocuklara küçük hediyelerin verilmesi dönemi geride kaldı. Aileler yeni yolda üzerine zam gelecek vergi ve harçlardan kurtulabilmek için neyi önceden temin edebileceğinin peşinde ve yeni yılda gelecek zamların üzüntüsü içinde.
Kuşkusuz bu durum herkes için geçerli değil. Bir zamanlar pahalı arabaları kullananların araba kaputunda burnuna kendi ifadesi ile şeker mi pudra mı çektiği dönemden farklı bir döneme geldik. Bu pudracılara yasal işlem yapılıyor mu bilemiyoruz ama olası uyuşturucu kullananların gece gündüz gözaltına alınıp kamuoyuna aktarıldığı bir dönemdeyiz. Dilerim ki bu uygulamalar tonlarca uyuşturucuyu değişik yollarla metotlarla Türkiye’ye getirip insanımızı zehirleyenlere kadar uzanır.
Uyuşturucuda torbacılar yani dağıtıcılar önemli. Bunlar sivrisinek. Bataklığı ise uyuşturucuyu toptan getirip torbacılara verenler. Bir diğer konu da uyuşturucuya karşı eğitimin ailelerden ve ilkokuldan itibaren başlatılması. 50 Yıl önce İstanbul’da köprü altlarında yalnız bekleyen insanlara bazı arabaların ne amaçla yanaştığını merak etmiştim. Sabırla araştırdım, öğrendim ki bunlar uyuşturucu satıyorlarmış.
Satın alanlara baktığımız zaman da düzgün bir yaşamı, belli bir hedefi olmayan insanlar, genelde parasını nasıl harcayacağını bilmeyen insanlarda bu kötü alışkanlık görülebiliyor. Konu derin… Uyuşturucu maddeler onu kullanan insanın sağlığı için tehlikeli, satan için ise yasal yaptırımı var. Ancak bu işte “çalışmadan, havadan” para kazanma durumu söz konusu olduğu için her ülkede var olan bir “ticaret” olayı.
İçişleri bakanlığına Ali Yerlikaya’nın gelmesinden sonra uyuşturtucu ticaretine, torbacılara ve yabancı baronlara karşı yapılan mücadeleyi takdir etmek gerek. Daha önceki dönemlerde bu konuya yeterince eğilinip eğilinmediği pek tartışılmıyor ama uyuşturucu ticaretinin çok yaygınlaştığı ortaya çıktı. Önceki yıllarda polis, jandarma kontrol ve baskınına direnmeden teslim olmak yerine, çeteler şimdi silah da kullanıyorlar.
Uyuşturucu işinde yürütülen bir başka senaryo da “keyif” amacıyla üst düzeyde geliştirilmek istenen ilişkilerden beklenen “yararlardır”. Bu yararın ömür boyu sürmesi ülkeyi Kolombiya gibi bir uyuşturucu devleri yapar. Bu ülkemiz için söz konusu değildir. Er veya geç devletin güvenlik güçleri ve yargısı bu konuya müdahale eder ve etmektedir de. Daha önce bir Anayasa Profesörünün bir uyuşturucu baronunun hapisten kurtulmasına referans veya destek verdiği, bir süre sonra da evinde ölü bulunması kafalarda hala soru işareti taşıyor mu yoksa unutulup arşivin tozlu raflarına mı kalktı, bilemiyoruz.
Evet, ülkemizde medyada “birlikte uyuşturucu kullanmak” gerekçesiyle bir grubun oluşturulduğu iddia edilen bir olay tartışılıyor. Sonuç ne olursa olsun, bazı toplumsal değerlerin sorgulanabileceği bir dönemi yaşıyoruz.
Toplumumuzdaki hoşgörü ve merhameti özünden yok etmeye çalışanlar var mı? Tabii ki var. , Can dostlarımız kedi ve köpekleri katleden, onları yasal olarak açlığa mahkûm etmeye çalışan bir zihniyet var. Buna rağmen toplumumuzda büyük merhamet ve hoşgörü var. Bunu kötü amaçla kullanmaya çalışanlar da var. Merhameti ve hoşgörüyü yok ederek kindarlığı etkin kılmak demek cinayetleri hoşgörmek bir yana insan öldürmeyi teşvik etmek demek. Böyle bir “teşvik” olursa, kendi inancının dışındaki inançları kafirlik kabul ederek ona inananların “katlini vacip” kılan yani “öldürülmesinin yerine getirilmesi zorunlu olan” grupların ortaya çıkması da “olağan” hale gelir.
Yalova’da üç polisimizin şehit olduğu operasyonda IŞİD’çi 6 kişi ölü ele geçirildi. IŞİD görüşüne göre Türkiye Cumhurbaşkanı dahil olmak üzere herkes “kafir”, askerimiz de polisimiz de bu tanımın içinde.
Evet! Vatan ve insan sevgisini ön plana çıkarmadığımız sürece 2026 yılı maalesef sakin geçmeyecek. Bu konuda kaygı duyduğumuz konu ise 2015 yılındaki terör saldırılarının hortlayarak kitleleri olumsuz etkilemesidir.
Şehitlerimize rahmet, yeni yılda ülkemize huzur insanımıza mutluluk getirmesini dileriz.