Cumartesi, Ekim 25, 2025

Gözlem

Son bir asır ayrı tutulursa öncesinde dünya haritası üzerinde ortaya çıkan sorunlar o zamanlardaki daha büyük coğrafyalarda pek yerleşik ve sürdürülebilir olduğu iddia edilemeyecek hakimiyet unsurları arasında en nihayeti çatışmalar ile çözümlenirdi. Şurası da bir gerçekti ki zamanla yerleşik, toplu yaşam ile iktisadın zaman içerisinde  önem kazanması, sosyal hayatın değişimi hem bireyi, hem de ona bağlı giderek kurumsallaşan münasebetleri çeşitli gelişmeler ile etkileyerek uzun bir zaman sürecinde de olsa karşılıklı bağımlılıklar temelinde ilişkilerde genişleme yolu açıldı 

Tarihsel süreç içerisinde o zamanların şartlarına göre  uzanan müthiş fatihlerin elleri adeta en fazla kendi ömürleri ile sınırlı ve sonrası bölünmelerin kaderine tabi geçişler idi. Kara ticaret yollarından deniz aşırı erişime geçilince, gezegen üzerinde tüm çevrelere ulaşabilen merkezlerden hareketlenmeler bakir güç bölgeleri ile ticari dolaşımı bağladılar. Zaman içinde hegemonyanın niteliği değişti. Nihayet 20.asrın başına gelindiğinde ve sonrasında teşkil edilen ve rötuşlanacak tarafları ile küresel nitelikler ortaya çıkmaya başladı. 

Milletler Cemiyeti(Cemiyet-i Akvam), Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu gibi geniş yayılımların yanı sıra aynı kulvarda sayılabilecek NATO, CENTO, AGİT ve bol miktarda sivil toplum kuruluşları genel tabloya küreselleşmenin renkleri olarak katıldılar. Bugünden geriye dönük baktığımızda soğuk savaş döneminin Varşova Paktı unsurları da tabloya dahildir.  

Bir şekilde Dünya Savaşları adı ile anılan savaşlar, yukarıda siyaseten adları geçen kurumsallar, turizm, eğitim ve kültürel entegrasyonlar elbette iktisadi(uluslar arası sermaye ve şirketler)yelpaze içerisinde olarak 20. Asır; “öncü küreselleşme” dönemi olarak nitelendirilebilir.  

Başkaları üzerinde baskın etkiye sahip devlet, kişi ve kurumlar olarak temayüz eden düzenin günümüzde devlet olarak öne çıkmış olanında var olan iki unsur dikkati çekiyor. 1- askeri güç  2- rezerv para

Küreselleşme ürün, düşünce ve kültürlerin alışverişinden doğan bir uluslararası bütünleşme süreci olarak tanımlanıyor. Oysa bu tür tanımların küreselleşmeyi tam olarak açıklamada yeterli olmadığını, olayın esasını masum göstermeye dönük çabalar olduğunu düşünenler de var. Onlara göre küreselleşme, ABD’nin kendi uyguladığı tarz kapitalizmi bir dünya sistemi haline getirme ve o dünyanın tek hegemonu olarak devam etmeye çalışmasını ifade ediyor.

Tarih boyunca kitleler mensup olunan ırk, kullanılan dil, yaşanılan coğrafya, ait olunan sosyal sınıf, inanç ve adetler gibi farklı kültür değerleri üzerinden tanımlanmışlar, bu cereyan asırlar ve nesiller boyunca toplulukların idare anlayışları, idare biçimlerinin belirlenmesinde geçerli olmuştur. Değişiyor olmasını konu ediyorsak da bu gelenek hala etkilidir. 

Ancak bilhassa teknolojinin servis ettiği gelişmeler geçen asırdaki öncü küreselleşme motiflerinin hayli ötesinde bir ileri uygulama içine girmiştir. İnternet ağı, uygulama olarak etkileri her geçen gün zaman içerisinde insan hayatını çok yönlü etkileyecek ayrıca onu bu güne kadar ki değerlerinden çok digital dünyanın araçlarının insana vazedeceği kimlikle yepyeni altyapı donatımıdır. Gerek kitleler, gerekse bireye kadar ulaşan mekanizmalar, devletler arası, kamusal sistem ilişkilerinde ve işletiminde belirgin standartların devreye girmesine imkan tanıyacaktır. 

Düzenlemelerin çatışma riski ve güvenlik tehdidi yaratabileceği alanlar, her devrimsel dönüşümde olduğu gibi devlet mekaniğinin tarihi kodları, coğrafi büyüklüğü, demografik yapısı ve en önemlisi ekonomik dayanakları ile kurulmuş olanın, alışılagelmişliğin geleceğe uyumunda veya uyumsuzluğunda saklı olan potansiyele bağlıdır.

Önceki İçerik

Demir Uzun

Diğer Yazarlar