Pamuk yetiştiricilerinin gelecek sezonlarda üretim dönemi boyunca pamuktan daha az suya ihtiyaç duyan ayçiçeği gibi ürünlere yönelecekleri gözlemlendi
Türkiye’nin pamuk tarlaları konumunda olan Güneydoğu Anadolu ve Ege Bölgesi, kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya bir yıl daha geçiriyor. Pamuk, üretiminde suya en çok ihtiyaç duyan ürünlerden biriyken, kuraklıkla yüzleşen üreticiler, üretim için başka ürünler düşünüyor. Yapılan gözlemlere göre pamuk üreticileri, daha az su isteyen ayçiçeği gibi ürünlerin üretimine geçmeye başlıyor.
Türkiye, pamuk üretiminde dünyada yedinci
Apelasyon Dergisi’nde yer alan Ziraat Mühendisi Hasan Doğan’ın kaleme aldığı “İklim Değişikliğinin Pamuk Üretimi Üzerine Olan Etkisi” başlıklı yazıya göre pamuk üreticileriyle yapılan görüşmelerde gelecek sezonlarda pamuk yetiştiricilerinin yetişme sezonu boyunca pamuktan daha az suya ihtiyaç duyan ayçiçeği gibi alternatiflere yönelecekleri gözlemlendi. Türkiye, dünya pamuk üretimi bakımından yedinci sırada yer alırken, Türkiye’de üretilen pamuğun yaklaşık yüzde 50’si Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alıyor. Sıralamada daha sonra Ege ve Akdeniz gelirken, Ege Bölgesi’nde İzmir ve Aydın pamuk üretiminde öne çıkıyor. Pamuk üretim alanları, İzmir’de 26 bin hektar ve Aydın’da 47 bin hektar ile bu bölgelerde yoğunlaşıyor.
“Lif ithalatında döviz miktarı artacak”
Küresel ısınma etkisi ile pamuk üretiminin yaklaşık yüzde 75’nin gerçekleştiği Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Ege Bölgesi’nde kuraklık için çanlar çalıyor. Doğan’ın yazısında uzun vadede pamuk veriminde yaşanacak kayıplar göz önüne alındığında, lif ithalatı için diğer ülkelere ödenecek döviz miktarının artacağı dile getirildi. Yazıda, Türkiye’nin gelecekte ithalata bağımlılığın azaltılması ve tekstil sektörünün ihtiyaç duyduğu ham maddenin yerli kaynaklarla karşılanması amacıyla değişen iklim koşullarına uygun stratejiler geliştirilmesinin bir zorunluluk olduğu belirtildi.

Yağış yetersizliği olumsuz etkiliyor
Söz konusu yazıda iklim değişikliğinin genel bir yaklaşımla nedeni ne olursa olsun iklim koşullarındaki büyük ölçekli ve önemli yerel etkileri bulunan, uzun süreli ve yavaş gelişen değişiklikler biçiminde tanımlanabileceği belirtildi. Küresel iklim değişimi etkisiyle son dönemlerde yağışların genel olarak düşme eğiliminde olduğu ve yağış rejiminde düzensizlikler gözlenmesiyle pamuk üretiminin olumsuz etkilendiği ifade edildi. Özellikle pamuğun gelişme dönemi olan mayıs ayında yağışların yetersiz oluşu, diğer taraftan haziran, temmuz ve ağustos ayı sıcaklık değerlerinin uzun yıllar ortalamasının oldukça üzerinde seyretmesi de pamuğu olumsuz etkileyen diğer faktörlerden olarak belirtildi. Yazıda iklim değişimiyle pamukta ortaya çıkan olumsuz faktörlerin sıcaklık stresi, kuraklık stresi ve yağış rejimindeki değişikliklerden kaynaklandığı örnek gösterildi.
Pamuğu olumsuz etkileyen durumlar
Ziraat Mühendisi Hasan Doğan’ın yazısında iklimsel faktörlerdeki değişim sıcaklık artışı, yağış rejimi değişimi ve kuraklık riski olarak üç başlıkta ele alınıyor.
Sıcaklık artışı: Pamuk sıcak iklim bitkisi olmasına rağmen optimum gelişme sıcaklığı 25-35 santigrat derece olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla 35 santigrat derece üzerinde yaşanan sıcaklık durumu sıcaklık stresi olarak adlandırılır. Küresel iklim değişimi etkisiyle son dönemde ortalamaların üzerinde seyreden aşırı sıcaklıklar bitkilerin stomalarını kapatmasıyla fotosentez hızını düşürmekte, yüksek gece sıcaklıları da solunumu artırarak bitkilerdeki karbonhidratların oluşumunu azaltıyor. Sıcaklık stresi etkisiyle yaşanan olumsuzluklar verim kayıplarını üretimi yapılan çeşitlere bağlı olarak yüzde 50 oranına kadar arttırabiliyor.
Yağış Rejimi Değişimi: Son dönemlerde kış yağışlarında uzun yıllar ortalamasına göre düşüş gözlemlenirken, ani sağanak ve kurak dönemlerin artışı sulama planlamasını zorlaştırıyor. Sulama işlemleri pamuğun ihtiyaç duyduğu dönemde değil, suya erişim imkânı olduğunda fazla sulama yapılmakta, dolayısıyla sulama aralığında düzensizlikler görülüyor. Bu durumun verimde düşüşe yol açabileceği düşünülüyor.
Kuraklık Riski: Pamuk diğer kültür bitkileri ile karşılaştırıldığında, orijini itibariyle kuraklığa karşı toleranslı olmasına karşın kuraklığın süresine ve ortaya çıktığı yetişme dönemine göre kütlü pamuk veriminde büyük düşüşler olabiliyor. Pamuk üretimin yapıldığı alana bağlı olarak bitki gelişimi boyunca 600-bin 200 milimetre suya gereksinim duymaktadır. Kuraklık yönetim stratejisi olarak öncelikle kuraklığa dayanıklı çeşitler tercih edilmelidir. Mümkünse damla sulama yöntemiyle sulama yapılması ve sulama zamanlamasının optimize edilmesi önemlidir. Topraktan su kaybını önlemek için malç veya az toprak işleme gibi uygulamalar tercih edilebilir.
