Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, dünya genelinde un ihracatının yüzde 30’unun Türkiye’den yapıldığını söyledi
SEZA NUR ALPDÜNDAR
Türkiye Ürün İhtisas Borsası (TÜRİB) tarafından, ‘Tahıl sektörü arz-talep dengesi üzerine değerlendirmeler ve değirmencilik sektörü için öngörüler’ konulu çevrimiçi toplantı gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, sezonluk olarak 3,5 milyon tonluk zirveden sonra Türkiye un ihracatının bir düşüş trendine girdiğini aktararak, “Ardından içinde bulunduğumuz sezonda 2023-24 sezonda toparlanıyoruz. 2022-23’te de 3,2 milyon tona geldik. Takvim yılı olarak 2022’yi 3 milyon tonla bitirmiştik. 2023’ü 3,7 milyon tonla bitirmeyi beklemekteyiz” dedi.
“Rusya önümüzdeki dönemde Türkiye için önemli bir rakip”
Un sanayisinin geleceğiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Dr. Ulusoy, “İç tüketimin daha stabil gittiğini gördüğümüz için ihracat önemli bir parametre. Ama Türkiye zirveye 2016 yılında ulaştığı için ihracatta da talebi daha arttırmakta zorlandığımız bir dönemde bulunmaktayız. Çünkü dünya genelinde rakiplerimizle açık ara farklarla ilerliyoruz. Dünya genelinde ihracatın yüzde 30’una yakınını biz yaptığımız için ihracat tonajını arttırmak kolay değil. Burada en dikkat çekici olay Rusya’nın hızlı artışı, geçtiğimiz yılda 250 bin tona geldiler. Kazakistan’daki düşüş, son iki yıldır yaşanan kuraklık nedeniyle Kazakistan’ın burada zorlanması, ayrıca Özbekistan’da yatırımların artık Afganistan pazarına onların da girmesi etkili oldu. Rusya önümüzdeki dönemde Türkiye için önemli bir rakip olarak ön plana çıkıyor” diye konuştu.
Sezonluk olarak 3,5 milyon tonluk zirveden sonra Türkiye un ihracatının bir düşüş trendine girdiğini aktaran Dr. Ulusoy, “Ardından içinde bulunduğumuz sezonda 2023-24 sezonda toparlanıyoruz. 2022-23’te de 3,2 milyon tona geldik. Takvim yılı olarak 2022’yi 3 milyon tonla bitirmiştik. 2023’ü 3,7 milyon tonla bitirmeyi beklemekteyiz. Türkiye’nin unu ihracatında Irak uzun yıllardır olduğu gibi ilk sırada gidiyor. 2023 yılı Ocak-Ekim dönemine baktığımızda Suriye, Somali, Venezuela, Sudan diye ülkelerin sıralandığını görmekteyiz. Türkiye’nin un ihracatında Orta Doğu ve Afrika büyük bir ağırlık taşımakta yüzde 66 ve yüzde 20 ile. 2023 ile 2022’ye göre gayet hızlı gidiyoruz. Sezonsal baktığımızda 4 milyon tonu bulacak bir ihracat söz konusu” dedi.
“Tahıl ekim alanlarında artış eğilimi yakaladık”
Türkiye’de uzun yıllardır 20 milyon tonlar civarında seyreden, 17’nin altına inmeyen, 23’e ulaşmayan bir tahıl üretimi olduğunu belirten Dr. Ulusoy, “Tıpkı Çin’de gördüğümüz gibi, ekim alanlarındaki daralmaya rağmen, verim artışı sayesinde ekili alanlar 9’dan 7 milyon tona kadar, 6,9 milyon hektara kadar daraldı. Son 2 senedir fiyat yapısı sayesinde tekrar ekim alanlarında artış eğilimi yakaladık. Bu sayede verimle beraber de 21,8 milyon tonluk bir üretimi gördük” diye konuştu.
Dr. Ulusoy, “Geçtiğimiz sene 12,2 milyon tonluk sezonluk ithalatla dünyanın ikinci büyük ithalatçısı konumuna geldik. Özellikle 3 sezondur gerçekleşen üretim açığı kuraklık nedeniyle ithalat zirve yaptı. Yabancı kaynaklar, Türkiye’nin 2023-2024 buğday ithalatını 8,9 milyon ton tahmin ediyor. Bu rakamın 7 milyon tona yakın olacağını tahmin etmekteyim. Çünkü 12,2 milyon tonluk ithalat nedeniyle dönem sonu stokları da oldukça yüksek bir seviyede. Burada az önceki üretim rakamıyla ithalatı birleştirdiğimizde, toplam buğdayın girişini 30 milyon ton civarında olduğunu görüyoruz. Tüketimin de yine ihracatla beraber 30 milyon ton seviyesine geldiğini görmekteyiz. Bu senenin sıra dışı durumu buğday kapanış stokları, sektör görüşü bundan biraz daha düşük ama seviyeyi göstermek açısından hiç farkı olmadığı kadar yüksek bir dönem sonu stokuyla yeni sezona başladık. Ama önümüzdeki yıl bunun tekrar normallere inmesini bekliyoruz” ifadelerinde bulundu.
“Lisanslı depoculuk kapasitesi 10 milyon tona ulaştı”
Lisanslı depoculuk sisteminin Türkiye’de 2006 senesinde kanunlaştığını aktaran Dr. Ulusoy, “Türkiye’nin bugün 40 milyon tonu aşan bir tahıl üretiminden bahsederken hem üreten hem tüketen bir ülke konumundayız. Dolayısıyla özellikle Anadolu coğrafyası, Anadolu topraklarına hitap edecek böyle bir sistemin çiftçiyi daha ileri taşıyacağına, üretimi daha ileri taşıyacağına emindik. Bugün hepimiz biliyoruz ki 10 milyon tona ulaşan bir lisanslı depoculuk kapasitesi söz konusu. Makro ekonomik finansal koşullardan dolayı altyapı yatırımlarında temponun yavaşladığı bir döneme geldik. 3-4 sene önceki o hızlı yükseliş ivmesi biraz yavaşladı. Ama belki de şu an 10 milyon tonluk altyapı depolama kapasitesi takip ediyoruz. Artık o altyapıdaki kritik eşik aşıldı. Bundan sonra TÜRÜB tarafına da aslında bu işin yatırımcı tarafında da finansal ürünlerle çeşitliliğin artarak burada gelişimin hızlanacağına inanıyorum” diye konuştu.
“Konya’da 4 milyon ton un üretimi gerçekleştiriyoruz”
Türkiye’de 2014’de teşvik çıktığında 7 veya 8 tane lisanslı depo olduğunu söyleyen Dr. Ulusoy, bugün sayının 260’ı geçtiğini, 10 milyon ton kapasite ve 180 tane firmanın kontrolünde olduğunu söyledi. Türkiye’de un fabrikaların adet olarak bulunduğu bölgelerin sırayla İç Anadolu, Güneydoğu ve Trakya bölgesi olduğunu aktaran Dr. Ulusoy, “Bunun net bir sebebi var. İç Anadolu Türkiye’nin buğday ambarı. 21,8 milyon tonluk üretimimizin 9 milyon tonunun yakınını İç Anadolu’da sadece Konya’da 4 milyon tonunu gerçekleştiriyoruz. Dolayısıyla tahıl ambarı olduğu için ham maddeye yakın olmak isteyen sanayici burada. Marmara bölgesi, en nüfus yoğun bölgemiz. Talebin de bulunduğu yer olduğu için sanayiyi cezbetmiş. Güneydoğu bölgemizde hem GAP projesiyle artan buğday üretimi, hem de Irak başta olmak üzere Suriye kara komşularına yapılan ihracatlar sayesinde oldukça sanayinin kümelendiği bir bölge. TOBB verilerine göre, 2017’de 24 milyon tonluk bir kapasite varken, bugün bu kapasite 29,2 milyon ton. En büyük artış Güneydoğu’da 2 milyon tonla, 7,7 milyon tonluk kapasiteye ulaşmış. Ardından da Karadeniz geliyor 1,5 milyon tonluk artışta 4.6 milyon ton. İç Anadolu’da artış 1,2 milyon ton, Trakya’da 0,9 milyon ton. Akdeniz ve Ege’de de çok küçük değişiklik var diyebiliriz. Hatta tek azalan bölge Ege” ifadelerinde bulundu.
Dr. Ulusoy, “Lisansı depo kapasitesinde 4,6 milyon tonla İç Anadolu, tıpkı un sanayisinde olduğu gibi yine önde. 2.2 milyon tonla Güneydoğu, 1.2 milyon tonla da Trakya geliyor ama Akdeniz ile aynı. Burada tek ayrışan bölge Karadeniz. Karadeniz’de 189 bin ton gibi oldukça düşük bir kapasite var. Karadeniz’in lisansı depoları Türkiye’de değil, Rusya’da, Ukrayna’da. Çünkü ağırlıklı olarak tedarikin ithalata yönelik olması Karadeniz’de lisansı depo yatırımını bir nebze geri çekmiş gibi gözüküyor” dedi.
“İşleyen bir piyasayı 2025’te devreye almayı hedefliyoruz”
Türkiye Ürün İhtisas Borsası (TÜRİB) Genel Müdürü Ali Kırali ise “İki misyonumuz var. Spot piyasayı lisanslı depoculuk sistemiyle beraber daha da geliştirmek. İkinci misyonumuz vadeli işlemler piyasasını elektronik senetlerine dayalı açmak. Burada altı yapı çalışmalarımız bizim devam ediyor. Tabii doğal olarak kompleks bir yapı. 2025 yılını inşallah hedefliyoruz vadeli işlemler için. Daha önce de denemeleri oldu. Yani piyasayı açmak yetmiyor tabii. Burada bir şekilde bu kontrattan alıp satılabileceği ortamı da yaratmak gerekiyor. Bu sefer sadece kurmak değil işleyen bir piyasayı 2025’te devreye almayı hedefliyoruz. Pek çok açıdan sektöre, finansal yatırımcıya, çiftçiye, sigorta, pek çok açıdan faydası olacak bir piyasa olacak. Bu seferki amacımızı da işletmek” ifadelerinde bulundu.