Cumartesi, Kasım 23, 2024

Filistin ile İsrail Arasındaki Gizli Görüşmeler

Hayat ileriye yaşanır geriye anlaşılır bu olgu ile doğru ve yanlış anlaşılır.


Sevgili Okurlarım,

Şu anda, bir aydır savaş içinde olan Filistin ile İsrail arasında her zaman çok gizli olarak yürütülen görüşmeler olmuştur. Bu konuyu Mahmut Abbas herkesten daha iyi bilmektedir. Ben en son durum hakkında bu aşamada herhangi bir konu üzerinde durmak istemiyorum, ancak geçmişte çok yakından bildiğim bazı detayları gündeme getirip sizlerin hafızalarını tazelemek amacındayım.

Ebu Anmar kod adı ile bilinen Yaser Arafat, Filistin Kurtuluş Örgütünün (FKÖ) başına geldikten sonra birçok terör olayına karıştığı istihbarat kayıtlarında yer almaktadır. Ortadoğu’nun kan gölüne dönmesinin en büyük sorumluları “FKÖ“ ve onunla silahlı mücadeleye girmiş olan İsrail’dir. Ancak burada diğer menfaatleri olan emperyalist ülkelerin perde arkasında oynadıkları rolleri de unutmamak gereklidir. Birçok temastan ve bazı önemli siyasi figürlerin diyalogları sonunda, 1974 yılında FKÖ lideri Yaser Arafat, Filistin halkının tek temsilcisi olarak Birleşmiş Milletlerde bir konuşma yapma şansını elde etmiştir.

Konuşmaya başlarken Yaser Arafat ellerini havada kavuşturarak, birlik ve beraberlik işareti anlamında, hazır olan üyeleri selamlamıştır. Yıllar sonra aynı selamın Turgut Özal tarafından sık sık tekrarlandığına ben birçok olayda bizzat şahit oldum. Yaser Arafat, Birleşmiş Milletler Genel Kurulundaki konuşması ile genel kurulu, Filistin davasını kabul ettiği ve onun da liderliğini onayladığı anlamını taşımaktadır. Bu söylevi ile Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ve bir devlet kurma isteğini net olarak ortaya koymuştur.

Bu gelişmeler kapsamında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de 242 ve 338 sayılı kararları alarak bütün üye ülkelerin bilgisine sunmuştur. 242 Sayılı kararın içeriğinde, İsraillilerin güvenli ve tanınan sınırlar tabir edilen çizginin gerisine çekilmesini kapsamakta, ancak İsrail’in 1967 yılında 6 gün savaşından sonra işgal ettiği topraklardan çekilmesini içermemektedir. ABD, barış görüşmelerinin ancak Güvenlik Konseyinin almış olduğu bu kararların kabul edilmesinden sonra başlamasını istemektedir.

1977 Yılında, Yaser Arafat ve diğer yöneticiler, ilk defa İsrail ile temas etmeye karar vererek bunun yollarını ve yöntemini aramaya başlarlar. Bu diyaloğun zaman içinde barışı isteyen İsrailliler ve Safarat yahudileri ile kurulduğu anlaşılmaktadır. 1978 Yılına gelindiğinde mart ayında İsrail Güney Lübnan’ı işgal etmiştir. Bu dönemde, FKÖ karargâhı da burada bulunmaktadır. Nihayet 1982 yılında FKÖ, kendisine karargâh yapmak üzere bir yer aramaktadır. ABD yöneticilerinin devreye girmesi ile Tunus’a gidilmesinin yolu açılmıştır.

İsrail’in Güney Lübnan’ı işgal etmesi ve silahlı çatışmaların şiddetlenmesi üzerine Birleşmiş Milletler (BM), bölgeye bir barış gücü gönderme kararı alır. Bu barış gücü Norveçli askerlerden meydana gelmektedir. Kendi askerlerinin güvenlik ve emniyetini gözeten Norveç Dış İşleri Bakanı ve onun yardımcısı olan Thorvald Stoltenberg, FKÖ ile temas etmeyi düşünmektedirler. Böylece askerlere yapılacak saldırıları önleyebilmeyi öngörmektedirler. Thorvald Stoltenberg, Norveç İşçi Partisi üyesi olup aynı zamanda şimdiki Nato Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in de babasıdır. Böylece Norveç’in arabuluculuk rolüne soyunduğu anlaşılmaktadır.

Norveç çok küçük bir devlet ve siyonist bir görünüşte olduğu için, asimetrik bir arabuluculuk yapmamış, daima İsrail’in yönlendirmesinde hareket etmiştir. Çünkü parlamentoda bulunan 157 milletvekilinin 87 kişisinin İsrail’in dostları adlı grubun üyesi olduğu unutulmamalıdır. Bunun yanı sıra, Norveç İşçi Partisi ve işçi sendikaları da İsrail‘i bir sosyal demokrat ve sosyal devlet olarak görüp İsrail İşçi Partisi ile sıkı temas yapılabileceğini belirlemiştir.

Norveç İşçi Partisi ile İsrail İşçi Partisi arasındaki ilk temasları Norveç parlamentosunda önemli bir işçi partisi mensubu olan Johan Jorgen Holst sağlamıştır. Bu gelişme üzerine Yaser Arafat ile ilk politik diyalog Beyrut’ta bu heyet tarafından yapılmıştır. Yaser Arafat Norveç ile gizli görüşmelerin yapılması için Dr. İsam Sertavi’yi görevlendirmiştir. Böylece Thorvalt Stoltenberg, Dr. Sertavi ile görüşmek için bir randevu vermiştir. Bunun içinde en uygun yer ise Portekiz’de Albufeira şehrinde yapılacak olan Sosyalist Enternasyonal toplantısıydı.

Dr. Sertavi ile Thorvald Stoltenberg ilk özel görüşmeleri yapmış ve birbirlerinden etkilenmiştir. Ancak toplantı sürecinde, lobide Dr. Sertavi’nin vurulduğu görülerek toplantı yarıda kesilmiştir. Suikast emrinin kimin tarafından verildiği hiçbir zaman belli olmamıştır. Ancak bazı istihbarat raporlarında farklı açıklamalar olduğu değerlendirilmektedir. Yaser Arafat her zaman ikili oynayan bir liderdi ancak bu kendi temsil ettiği halkı tarafından bilinmiyordu. Kendisi, Norveç kanalıyla, çok gizli olarak İsrail ile temas etmeye çalışıyor, bunun yanı sıra ise halkın önüne çıktığında hamasi devrimci nutuklar atarak onları galeyana getiriyordu.

Halk Yaser Arafat’ı tamamen devrimci olarak değerlendiriyordu. Yaser Arafat’ın taleplerini İsrail’e ileten Norveç Dışişleri Bakanı Thorvald Stoltenberg ise onlardan olumlu geri dönüşler alamıyordu. Bu durumu gören ve anlayan Yaser Arafat, Thorvald Stoltenberg’e istihbarat vermek üzere, Ömer Kimitto’yu görevlendirir. Bu kişi de İsrail’in işine yarayacak gizli istihbarat bilgilerini Dış İşleri Bakanı olan Thorvald Stoltenberg’e vermektedir.

Bu çok uzun bir süre devam eder. İsrail ile FKÖ arasındaki gizli görüşmeleri Thorvald Stoltenberg hiçbir zaman kimseye açıklamamış ve devlet kayıtlarına da yazılmamıştır. İstihbarat birimleri bunları elde etmek için çok çaba sarf etmişler ancak başarılı olmadıkları anlaşılmaktadır. Bu dönemde 1979 yılından itibaren her yıl devamlı olarak FKÖ ile İsrail arasında gizli görüşmeler Norveç kanalıyla devam edegelmiştir. İsrail’de siyasal durum değişip, İsrail İşçi Partisi ile İzak Şamir’in lideri olduğu Likut Partisi koalisyon yapınca farklı gizli temasların gündeme geldiği izlenmektedir.

1980 İle 1985 yıllarındaki süreçte, İzak Şamir, Mosad personeli olan Moshe Amirov’a FKÖ istihbaratında görevli Faysal Hüseyni ile gizli görüşmeler yapma emri vermiştir. Bu görüşmelerin temelinde, FKÖ’nün İsrail’i tanıması, Batı Şeria’da özerklik, Ürdün ile ortak hareket etme konularını kapsamaktadır. 1988 yılında bu gizli görüşmeler ile ilgili olarak Thorvald Stoltenberg, Şimon Peres’e sadece elden teslim ettiği bir mektupta birçok açıklayıcı detay olduğu bilinmektedir.

Tayfun Gözüm

Diğer Yazarlar