Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya ziyareti dönüşü sırasında uçakta gazetecilere Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili kural konusunda söylediği ifade gündemde ilgi çekti. Cumhurbaşkanı bu konuda şöyle demişti: “50+1 şartının değişmesi konusunda aynı fikirdeyim, isabetli olur. Çoğunluğu alan adayın seçilmesi usulüne geçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz ve yanlış yollara da sevk etmez. Mevcut 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Yok altılı, yok onaltılı masa… Bundan sonra kim bilir daha neler çıkar? Ama oy sayısı itibarıyla en fazla oyu alan aday seçilir denildiği zaman seçim hızlıca tamamlanır.”
Sözcü Gazetesinde köşesinde bu konuyu dile getiren Ege Cansen, yukarıdaki ifadeye istinaden Cumhurbaşkanının kiminle aynı fikirde olduğunu söylemediğini, çoğunluğu alan aday konusu mevcut düzende de geçerli olduğu için aslında ikinci tura gerek kalmadan tek turlu seçimle en çok oyu alan adayın seçilmesinin işleri kolaylaştıracağını belirtmek istediğini yazdı.
Cansen, yazısının sonunda da “Ülkenin veya beldenin yönetimini 4-5 yıl süreyle üstlenecek kişinin halkın oylarının %50+1’ini alması için seçimlerin iki turlu olması zaman kaybetmek değildir. Eğer demokrasinin tanımı da halkın halk tarafından yönetilmesi ise yüzde elli artı bir şartı her başkanlık seçimlerinde şart olmalıdır” diyerek doğru bir yorumda bulundu.
Kesinlikle aynı fikirde olduğumu belirttikten sonra 2000’li yılların başında birkaç kez dile getirdiğim gibi, çok adayın yarıştığı seçimlerde iki turlu sistemin milletvekili seçimlerinde de uygulanmasının doğru olacağını, özellikle de milletvekili seçimlerinde dar bölge sistemi uygulanarak her oy kullananın parti merkezleri tarafından belirlenen bir listeye değil, tek bir kişiye oy vermesinin temsili demokrasi açısından daha doğru olacağını yazmıştım.
Demokrasinin aslında oy ile ilgili basit iki kuralı var. Birincisi her kişinin bir oy hakkı olması, diğeri ise en çok oyu alanın kazanması. Her seçim bu temel çerçevede yapılmakta. Seçimde iki aday varsa zaten çoğunluk ilk turda belli olacaktır. Mesela son yaşadığımız Cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk turda Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu yanı sıra Sinan Oğan ve Muharrem İnce de yarıştı.
Bu son iki aday olmasaydı seçim ilk turda sonuçlanacak ve bir aday muhakkak oyların %50+1’ini almış olacaktı. Burada demokrasi ile ilgili önemli bir başka konu gündeme gelmektedir ve o da demokraside ne ölçüde toplumun temsilinin sağlanmış olmasıdır.
Toplumun çoğunluğu olarak değerlendirirsek, %35 ile kazanılmış bir seçim temsili bir demokrasiyi elbette yansıtmayacaktır. İki turlu seçimde oy kullananlar, bir anlamda ikinci tercihlerini kullanma hakkını elde etmektedirler. Çok adaylı seçimin iki turlu olması, kazanana temsil ettiği kitlenin çoğunluk olduğunu söyleyebilmesi hakkını da vermektedir.
Aynı şekilde Belediye Başkanlığı seçimlerinde de, ister büyük şehir belediyeleri, ister il belediyeleri seçimleri olsun, bu yöntemin kullanılması temsil açısından doğru sonucu da vermiş olacak ve seçilen aday daha rahat bir hareket alanına sahip olacaktır.
Milletvekili seçimleri için de aynı şey geçerlidir. Bugün Türkiye’nin nüfusu yaklaşık 85 milyondur. Bunu 600 milletvekiline böldüğümüzde her bir vekil aslında 141.000 civarında bir nüfusu temsil etmektedir. Seçim bölgeleri bu nüfusa göre ayarlanabilir. Bu yöntem kullanıldığında da her milletvekilinin temsil ettiği seçmen sayısı da yaklaşık birbirine yakın olabilecektir. Her seçmen, bölgesinden aday olan bir kişiye oyunu verecektir; birden fazla aday varsa ikinci turda çoğunluk kesin olarak sağlanmış olacaktır.
Tabi bu yöntemin politik partilerin başkanlarının partiler üzerindeki hegemonyasını da direkt olarak etkileyeceği için ülkemizin mevcut politik düzeni içinde ne derece taraftar bulabilir tahmin etmek zor. Ama zaten bu konuya taraf olmaktan ziyade, böyle bir kararı verecek olan kişilerin belki kendi aleyhlerine de çalışabilecek olan bu sistemi isteyecekleri konusuna da herhalde şüphe ile yaklaşmak doğru olacaktır.
Özetlersek, seçimde temsili demokrasi önemlidir diye düşünürsek, ki bunu düşünmemiz geçerlidir, %50+1 kuralı doğru bir kuraldır ve başta belediye başkanlıkları seçimlerinde de uygulanmalı ve hatta milletvekili seçimlerinde de seçim bölgelerinin tekrar ayarlanması şartı ile uygulamaya konulmalıdır.