NASA’ya ait Güneş Dinamikleri Gözlemevi tarafından son 6 yılın en büyük güneş patlaması 14 Aralık 2023’te görüntülendi. NASA tarafından yapılan açıklamada, 2017’den bu yana kaydedilen en güçlü güneş patlamasının gerçekleştiği ve patlamanın dünyaya etki edebileceği belirtildi.
GÜLCİHAN ALTINKAYA
ABD Havacılık ve Uzay Dairesi’ne (NASA) ait Güneş Dinamikleri Gözlemevi tarafından son 6 yılın en büyük güneş patlaması 14 Aralık 2023’te görüntülendi. NASA tarafından yapılan açıklamada, 2017’den bu yana kaydedilen en güçlü güneş patlamasının gerçekleştiği ve patlamanın dünyaya etki edebileceği belirtildi. Ayrıca güneş patlamalarının radyo iletişimini, elektrik şebekelerini ve navigasyon sinyallerini etkileyebileceği ifade edildi. Söz konusu patlamaların önümüzdeki yıllarda devam edip etmeyeceği ve dünyaya olası etkileri ise merak konusu oldu.
TİCARET Gazetesi’ne konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Genel Astronomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Orkun Özdarcan, önümüzdeki birkaç yıllık sürede daha fazla güneş patlamasının gerçekleşebileceğine dikkat çekti. Çok yoğun bir güneş fırtınası nedeniyle Dünya üzerinde bulunan elektrik santralleri ve kablolu iletişim hatlarının zarar görebileceğini belirten Doç. Dr. Özdarcan, Güneş’in sürekli olarak izlenmesinin kaçınılmaz bir gereklilik olduğunu aktardı.
“En fazla güneş lekesinin 2025’te çıkacağı tahmin ediliyor”
Güneş lekelerinin sayılarının ortalama 11 yıllık bir zaman dilimi içinde artma ve azalma gösterdiğinin gözlemsel olarak kanıtlandığını söyleyen Doç. Dr. Özdarcan, “Bu süreç güneş leke çevrimi olarak bilinir. Buna bağlı olarak güneş patlamalarının sayısı da bir güneş leke çevrimi içinde artar ve azalır. Yapılan hesaplamalara göre, şu anki güneş leke çevriminde en fazla lekenin 2025 yılı içinde çıkacağı tahmin ediliyor. Bu çerçevede 2024 yılında da geçtiğimiz 5-6 yıllık süreye göre daha fazla sayıda güneş lekesinin ortaya çıkacağı söylenebilir. Bu da önümüzdeki birkaç yıllık sürede daha fazla sayıda güneş patlaması gerçekleşeceğine işaret eder” diye konuştu.
Kuzey ışıklarının oluşumunda güneş fırtınasının etkisi
Kuzey ışıklarının oluşumunda güneş fırtınalarının etkisine değinen Doç. Dr. Özdarcan, “Eğer Yer küre, güneş fırtınasının yolu üzerine denk gelirse, güneş fırtınasını oluşturan yüksek enerjili parçacıklar bir süre sonra Yer’e ulaşır ve Yer’in manyetik alanının etkisinde yol almaya başlar ve sonunda atmosferimize girerler. Atmosferimizdeki oksijen ve azot atomları, gelen yüksek enerjili parçacıklarla etkileşime girer ve bunun sonucunda belirli renklerde ışık salmaya başlar. Oksijen atomu yeşil ve kırmızı ışık üretirken azot atomu mavi ve kırmızı tonlarda renklere sahip ışık üretir. Üretilen bu ışıklar, ‘kuzey ışıkları’ olarak bilinir ve gece gökyüzünde görsel açıdan çok güzel görüntüler ortaya çıkarır. Eğer güneş fırtınası düşük yoğunluktaysa sadece kutuplara yakın bölgelerde bu olay gözlenir. Eğer güneş fırtınasında aşırı miktarda yüklü parçacık varsa, kuzey ışıkları orta enlemlerdeki bölgelerden de gözlenebilir hale gelir” diye ifade etti.
“Elektrik santralleri ve kablolu iletişim hatları zarar görebilir”
Gelen güneş fırtınasının yoğunluğuna bağlı olarak günlük hayatı etkileyen olumsuz durumların gerçekleşebileceğini aktaran Doç. Dr. Özdarcan, “Uzayda yer alan haberleşme, konum belirleme, bilimsel gözlem uyduları ve diğer amaçlara hizmet eden uydular elektronik devrelere sahip olduğundan bu tür fırtınalara karşı risk altında kalırlar, zira hassas elektronik devrelere çarpacak yüksek enerjili proton veya elektronlar onlara kolaylıkla zarar verebilir ve onarımı imkansız durumlar ortaya çıkabilir. Ayrıca uzay görevi yürüten astronotlar için de riskli bir durum ortaya çıkar. Uyduları ve astronotları böyle durumlarda korumak için gerekli işlemlerin, güneş fırtınası Yer’e ulaşmadan önce tamamlanması çok önemli” ifadelerinde bulundu.
Çok yoğun bir güneş fırtınası nedeniyle Dünya üzerinde bulunan elektrik santralleri ve kablolu iletişim hatlarının zarar görebileceğini belirten Doç. Dr. Özdarcan, “1-2 Eylül 1859 yılından yaşanan ve ‘Carrington’ olayı olarak bilinen olayda telgraf hatlarından kıvılcımlar çıktığı gözlenmiş ve bazı telgraf istasyonlarında bu nedenle yangınlar çıkmıştır. Yakın geçmişte 1989 yılı mart ayında gerçekleşen şiddetli bir güneş fırtınası nedeniyle Kanada’nın Quebec eyaletinde büyük çaplı elektrik kesintisi meydana geldi. Daha yakın bir tarih olarak 23 Temmuz 2012’de Carrington olayında meydana gelene benzer bir güneş patlaması gözlendi ama bu patlama sonucunda ortaya çıkan güneş fırtınası Yer ile karşılaşmadan başka bir doğrultuda yoluna devam etti. Böylece Yer küre üzerinde olumsuz bir olay yaşanmadı” diye konuştu.
“Hassas elektronik devreler korumaya alınmalı”
Güneş’in sürekli olarak izlenmesinin kaçınılmaz bir gereklilik olduğunu aktaran Doç. Dr. Özdarcan, “Şiddetli bir güneş patlaması gözlendiği ve bu patlamanın Yer küreye doğru madde savurduğu anlaşıldığı an önce uzaydaki uydular koruma durumuna alınmalı. Barındırdıkları hassas elektronik devreler, bu tür fırtınalara karşı geliştirilmiş önlemlerle korumaya alınmalı. Bu önlemler devrenin geçici olarak kapatılması veya uydunun geçici olarak emniyet durumuna alınması olabilir. Uzayda görev yapan astronotların planlı uzay yürüyüşleri varsa bunlar güneş fırtınasının etkileri geçene kadar ertelenmeli” dedi.
“Güneş patlamaları kısa devreye benzer”
Tıpkı Yer kürenin manyetik alanı gibi Güneş’in de manyetik alanı olduğunu ifade eden Doç. Dr. Özdarcan, “Güneş gaz yapıda bir gök cismi olduğu için manyetik alanı, yer küreninkine göre çok daha karmaşık bir yapıya sahip. Bu karmaşık yapı nedeniyle zaman zaman güneşin yüzeyindeki bazı bölgelerde manyetik alan şiddeti artış gösterir. Bu tür bölgeler, güneş yüzeyindeki diğer bölgelere göre daha karanlık görünmeye başlar çünkü şiddetli manyetik alan nedeniyle o bölgeden enerji ve ışık çıkışı azalır. Bu şekilde oluşan karanlık bölgeler güneş lekeleri olarak bilinir. Güneş patlamaları da manyetik alanın yoğunlaştığı güneş lekelerinin oluştuğu bölgelerde gerçekleşir. Güneş patlamaları ani gerçekleşen yüksek enerjili patlamalardır. Bu patlamaları gündelik hayattan bildiğimiz kısa devre olayına benzetebiliriz. Şebeke elektriği ile beslenen bir elektrik devresinde nötr ve faz hatları kazara birbirlerine değip kısa devre gerçekleşirse küçük bir patlama olur. Güneş üzerinde de aynı olay gerçekleşiyor ancak bu kez birbirine değenler nötr ve faz kabloları değil, güneş yüzeyinde biçimi bozulmuş olan manyetik alan çizgileridir” ifadelerinde bulundu.
Güneş patlaması gerçekleştiğinde güneş yüzeyinden uzaya büyük miktarda madde savrulduğunu belirten Doç. Dr. Özdarcan, “Savrulan madde yüksek enerjili parçacıklardan oluşur. Bu maddenin bir kısmı Güneş’in kütle çekim etkisiyle tekrar güneş yüzeyine düşer ama diğer bir kısmı da Güneş’in kütle çekiminden kurtularak uzayda yol almaya başlar. Böylece Güneş Sistemi içinde geçici olarak bir yüksek enerjili parçacık fırtınası oluşur. İşte bu olaya güneş fırtınası denir” dedi.