Cuma, Eylül 20, 2024

Emisyon Ticaret Sistemi; Fırsat mı, Risk mi?

Türkiye’nin kendi Emisyon Ticaret Sistemi’ni kurmaya yönelik attığı adımların finansman ve ticarette yarattığı olası risk ve fırsatlar değerlendirildi

BERİZ ELMAS – ERİNÇ ERSÖNMEZ

Avrupa’nın en büyük çevresel piyasalar konferansı Carbon Forward, bu yıl ilk kez Türkiye’de düzenlendi. Çevre piyasaları risk yönetim ve tedarik firması Redshaw Advisors ve karbon piyasaları ve iklim politikaları konularında haber sağlayıcısı Carbon Pulse tarafından düzenlenen etkinlik, Türkiye’nin ilk karbon konferansı olarak 9-10 Mayıs’ta İzmir’de gerçekleştirildi. 

Türkiye’nin kendi Emisyon Ticaret Sistemi’ni (ETS) kurmaya yönelik attığı adımların olası risk ve fırsatlarının tartışıldığı etkinlik, iklim kriziyle mücadelede tüm paydaşların bir araya getirilmesini amaçladı. 

İki gün boyunca farklı başlıklarla gerçekleştirilen oturumlarda; şirketlerin Emisyon Ticaret Sistemi’nde (ETS) dikkate alması gereken hususlar, ETS’de kamu ve finansman kuruluşlarının rolü, ETS’nin enerji fiyatları ve enerji sektörü üzerindeki etkisi, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ve Türkiye ETS’sinin endüstrileri nasıl etkileyeceği masaya yatırıldı.


Gürel: Türkiye ETS’si pilot dönemde

‘ETS’nin uygulamaya konulmasının ekonomik ve pratik sonuçları’ başlıklı oturumda konuşan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İklim Değişikliği Dairesi Başkanlığında görev yapan Çevre Mühendisi Uğur Gürel, Türkiye ETS’sinin pilot döneme girdiğini belirterek, “2024 yılı sonunda Ulusal Tahsisat Planı yayınlanacak. 2025-2026 pilot dönem olacak. ETS’de alacağımız en büyük destek PMR Projesi. Beş yıl boyunca cap (tesisler için belirlenecek sınır) düzeyi belirlenmesi, tahsisatların dağıtılması, benchmark çalışmaları, bittikten sonraki ilk dönemde de teknik destekler planlanmakta” dedi. 

Politika yürütücüleri olarak bu süreçte paydaş katılımının öneminin farkında olduklarını dile getiren Gürel, “Karbon politikasının bütün sektörleri nasıl etkileyeceğini de biliyoruz. Ticaret Bakanlığı’nın yürüttüğü Yeşil Mutabakat Eylem Planı var. Bu kapsamda da ulusal karbon fiyatlandırma çalışma ihtisas grupları kurduk. İki tane alt grubumuz var: Emisyon Ticaret Sistemi ve Denkleştirme alt çalışma grubu” ifadelerini kullandı. Pilot dönemde finansal kuruluşların kapsam dışında olacağını da açıklayan Gürel, “Dünyadaki her ETS’de olduğu gibi pilot dönemle başlayacağız. Alacağımız en büyük destek PMR Projesi” diye belirtti. 


Barzılay: ‘Karbonsuzlaşma’da finans sektörü de rol oynayacak

Oturumun konuşmacılarından Garanti BBVA Sürdürülebilir Finans ekibinin yöneticisi İrem Barzılay ise gelişmeleri uzun zamandır takip ettiklerini dile getirerek, “Uzun vadede Türkiye’nin karbonsuzlaşma hedefine kurum olarak nasıl katkı sağlayabileceğimizi anlamaya çalışıyoruz. Bankalar için kritik bazı karbonsuzlaşma hedefine gidilebilmesi için banka olarak iklim değişikliği ile mücadelede alabileceğimiz en önemli aksiyonlardan biri vermiş olduğumuz kredilerin nelere sebep olduğunu ve emisyon yoğunluğu anlamında ne anlama geldiğini biliyor olmamız” dedi. 

Müşterilerin riskleri anlamalarını sağlamak gibi bir misyon edindiklerini belirten Barzılay, “Bizim görevimiz riski anlamak, riske göre fiyatlar oluşturmak, bu şekilde müşterilerimizi finanse etmek. İklim krizi aslında bizim anlamamız gereken en kritik risklerden biri” ifadelerini kullandı. İklim krizini yönetebilmede kritik konulardan birinin güçlü politika paketlerinin ortaya konulması olduğunun altını çizen Barzılay, “Güçlü bir kurgu ile karbonsuzlaşma noktasında hızlıca reel sektörün adımları olacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.


Eskinazi: Maliyetlerdeki olası artış endişe yaratıyor

Etkinlikte, Türkiye’nin kendi ETS’sini kurması ve iklim değişikliği ile mücadele aldığı önlemler kapsamında yürürlüğe girecek maddelerin ticarete olası etkileri de gündeme getirildi. 

‘Karbon Sınırı Ayarlama Mekanizmaları’ panelinde konuşan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, maliyetlerdeki olası artıştan endişe duyulduğunu belirterek, “İklim değişikliğiyle mücadelenin önemini hepimiz kabul ediyoruz. Ancak bir yandan çevresel ilerlemeyi teşvik ederken diğer yandan da Türkiye’nin ihracatının küresel pazardaki rekabet gücünü arttıracak dengeli bir yaklaşımın çok önemli olduğuna da inanıyoruz. Yaklaşan sınırda karbon düzenleme mekanizmasının üyelerimiz için elbette bazı endişeler doğurduğunu biliyoruz. En büyük endişelerden biri maliyetlerin artma potansiyeli” sözlerine yer verdi.


“Küçük işletmeler mağdur olabilir”

SKDM kapsamında Türkiye’nin ihracatına karbon maliyeti uygulanarak Avrupa Birliği içinde üretilen malların daha pahalı hale gelmesinin olası olduğunu aktaran Eskinazi, “Bu durumda özellikle karbon ayak izi daha büyük olan sektörlerde işletmelerimizin önemli ölçüde dezavantajlı duruma düşeceğini tahmin etmekteyiz. Ek maliyet yükü, kâr marjlarını aşındırılabilir ve nihayetinde pazar paylarımızı rakiplerimize kaptırmamız sonuç olarak olabilecek şeylerden bazıları. Bir diğer endişe konusu da SKDM ile ilişkili idari yük. Mekanizmanın raporlama ve doğrulama gerekliliğine uymak karmaşık ve zaman alıcı olabilir. Bu durum özellikle üyemiz olan ve süreci verimli bir şekilde yürütecek personel ya da kaynaklara sahip olmayan küçük işletmeler için çok önemlidir. Onların bu durumda en çok mağdur olacaklarını tahmin etmekteyiz” dedi.

İdari yükün ticaretin önünde önemli bir engel haline gelebileceğini söyleyen Eskinazi, “Artık maliyetlerle idari yüklerle ilgili de Türkiye’nin ihracatı daha az rekabetçi hale gelirse ticaretin Türkiye’den başka ülkelere kaydığını da görebiliriz. Etkilenen sektörlerin ihracat hacimlerinin azalmasına yol açacak istihdamı ve genel ekonomiyi etkileyebilecektir” diye konuştu. 


“Yenilenebilir enerji AB ile bağları güçlendirebilir”

SKDM’nin yaratabileceği olumsuz senaryolar dışında potansiyel faydaları da olduğuna dikkat çeken Eskinazi, ‘SKDM, Türk sanayisinin daha temiz üretim yöntemlerini benimsemeleri için güçlü bir teşvik unsuru olabilir” dedi. Ayrıca Türkiye’yi önümüzdeki dönemde AB’ye bağlayacak en önemli alanlardan birinin yenilenebilir enerji olabileceğini ifade etti.

Türkiye’nin yakın zamanda kendi ETS’sini kurma kararı almasının olumlu bir gelişme olduğunu söyleyen Eskinazi, “Sanayinin yeşil dönüşümü ve yaratılacak yeni rekabet gücüne dair dünyada neler olduğuna kısaca göz atarsak Türkiye’yi hangi zorluk ve fırsatların beklediğini daha net görebiliriz” dedi.


Tükel: Taşımacılıkta karbon salınımlarının ETS karşılığı ödeniyor

Sektörlerin ve ücretsiz tahsis beklentilerinin de gündeme geldiği toplantıda havacılık ve nakliye sektörlerinin de ETS faktöründen nasıl etkilenebilecekleri tartışıldı.

Uluslararası karbon fiyatlandırmasında havacılık ve denizcilik sektörlerinin ele alındığını oturumda Arkas Denizcilik Grubu Sürdürülebilirlik Direktörü Serra Tükel, bu yıl Emisyon Ticaret Sistemi’nin ilk kez taşımacılık sektörüne genişletildiğini belirterek, “2024 senesinde taşımacılık sektörleri yüzde 40 oranında karbon salınımlarının ETS karşılığını ödemekle yükümlü. Daha doğrusu 2025 senesinde ödemeye başlanacak ama 2024 itibarıyla toplanmaya başladı. Uluslararası taşımacılık, deniz taşımacılığı, havacılık çok regüle sektörler. Dolayısıyla burada gerçekten AB ETS’nin dahil edilmesi çok kritikti. Bu regülasyonlar gelmeden sektörün kendi kendine bu işi yapması çok zor” dedi.

Yükleyicilerin karbonla ilgili ödeme yapmasının sektördeki en kritik değişimlerden olduğunun altını çizen Tükel, “Şimdi bu oran bu sene yüzde 40, önümüzdeki sene yüzde 70, sonraki sene 2026’da da yüzde 100 oranına çıkarılacak ve bu tabii ki taşımacılık sektörü için de hızlı bir şekilde emisyonları düşürmeye dair adım atmak için önemli bir gerekçe oldu” ifadelerini kullandı. Bu yılın bir başlangıç olduğunu ancak neticede hem taşıyıcının hem yükleyicinin bunun payını ödemesinin çok kritik olduğunu belirten Tükel, “IMO regülasyonları ile AB regülasyonları bu zamana kadar çok birbiri ile bir gitmeseler de IMO da geçen sene regülasyonlarında bazı değişiklikler yaptı. 2050’de denizcilik sektörünün net sıfır emisyona ulaşacağına dair taahhütte bulundu. İki farklı endeks üzerinden gemiler sınıflandırıldı ve bunların da raporlamaları devam ediyor. Dolayısıyla sektörün, AB ETS ve tüm bu regülasyonlarla beraber biraz daha hız kazanmaya başlayacağına inanıyorum” diye belirtti.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM