Cumartesi, Eylül 28, 2024

İnşaat sektörü ustasız, projeler yarım kaldı

Artan maliyetler karşısında konut yapmanın gittikçe güç bir hale geldiğini vurgulayan Kahraman, bu durumun konut alımını da zorlaştırdığını dile getirdi

FİLİZ EROL

İnşaat sektöründe, maliyet artışlarının yanı sıra iş gücü alanında da zorluklar yaşanmaya devam ediyor. Kahramanmaraş merkezli yaşanan deprem felaketinden sonra bölgede hızla başlayan konut inşaatları nedeniyle personel bulma sorunu yaşayan sektör zor bir süreçten geçiyor. Sektörün yaşadığı sıkıntıları değerlendiren İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Üyesi ve Müteahhitler Federasyon Başkanı İsmail Kahraman, “Alçı, boya, tesisat gibi ince işlerde usta bulunamaması nedeniyle inşaat projelerinin süresi uzuyor, bu nedenden dolayı projelerin teslim sürelerinde gecikmeler yaşanıyor” dedi.

Enflasyonist ortamda işçilik maliyetlerinin artışının devam ettiğini belirten Kahraman, “Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan İşgücü Maliyet Endeksi 2024 yılı 1. çeyrek verilere göre; sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik işgücü maliyeti endeksi, 2024 yılı I. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 98,3 arttı. Bu oran inşaat sektöründe yüzde 106,3 olarak gerçekleşti. İşgücü maliyetindeki bu artış birçok inşaat malzemesi maliyetindeki artışı geride bırakmış durumda. Bununla birlikte, Kahramanmaraş depreminin ardından bölgede inşaat faaliyetleri nedeniyle işgücünün o bölgede yoğunlaşması da diğer illerde inşaat işçisi bulunmasını zorlaştırdı” ifadelerini kullandı.


“Finansmana erişim sıkıntısı, yeni projelere engel oluyor”

Yakın coğrafyada yaşanan savaşlar, Kahramanmaraş deprem felaketi, yükselen faizler, krediye erişim zorluğu ve artan maliyetler nedeniyle inşaat sektörünün zor bir dönem geçirdiğini dile getiren Kahraman, “Maliyetlerin artması konut üretimini kısıtlamakla birlikte, krediye erişimin zorlaşması da konut satışlarının düşmesine neden oluyor. Yanı sıra yüksek maliyetlerle karşı karşıya kalan müteahhitlerin finansmana erişim sorunundan dolayı projelerini tamamlayamaz veya yeni projeye başlayamaz duruma geldiğini görüyoruz. Diğer taraftan öngörülemeyen kur değişiklikleri nedeniyle yatırım maliyetleri uzun bir süre sağlıklı olarak hesaplanamadı. Kurun bu aralar daha stabil olması, sektörümüzü biraz rahatlattı ancak enflasyonun stabil hale gelmesiyle esas sıkıntımızın hafifleyeceğini düşünüyoruz” sözlerine yer verdi.


“Maliyetler pandemiden sonra daha da arttı”

Sektördeki girdi maliyetlerinin, pandemi sürecinden sonra dünya genelinde enflasyonist ortamın güçlenmesinden dolayı oldukça arttığını belirten Kahraman, “İnşaat ham maddeleri olan demir, beton, çimento vb. inşaat malzemelerindeki artışların yanında enerji, genel üretim maliyetleri ve işçilik maliyetlerinin de eklenmesi firmalarımızın maliyetlerinin katlanmasına yol açtı. İZTO İnşaat Yapım ve Onarım Grubu Meslek Komitesi olarak özellikle demir, beton ve çimentoda yüzde 100 ve üzeri oranlarda yapılan zamlar ile ilgili 2021 yılında bir çalışma gerçekleştirdik ve söz konusu zam oranlarının önlenmesi konusunda Ticaret Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan bir düzenleme yapılmasını sunduk” dedi.


“Düşük faiz oranlarıyla sektör canlanabilir”

İnşaat Birim Fiyatları’nın belirlenirken piyasadaki fahiş fiyat artışlarının göz önünde bulundurularak, piyasa koşullarına uygun olarak belirlenmesi yönündeki taleplerini ilettiklerini aktaran Kahraman, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 2022 yılı içerisinde inşaat birim fiyatlarında bir güncelleme yapılması, sektörün bir nebze rahatlamasını sağladı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan 2024 Nisan ayı verilerine baktığımızda; inşaat maliyet endeksinin bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 71,80, inşaat malzeme endeksinin ise yüzde 57,21 artığını görüyoruz. İnşaat girdi maliyetlerinde artış devam ediyor. Mevcut ekonomik ortamda, enflasyonun ve devamında faizlerin düşürülmesi için sıkı para politikasının uygulanması gerekiyor. Bu nedenle geçici bir süre için, tüm ekonomik sıkıntıların ana kaynağı olan enflasyonun düşmesi için bu maliyetlere bir süre daha katlanmak zorunda kalacağız. Enflasyonun düşmesiyle birlikte daha düşük faiz oranlarının devreye girmesiyle sektörün canlanacağını düşünüyorum” diye konuştu.


“Fiyat artışlarının denetlenmesi gerekiyor”

İnşaat temel girdileri arasında yer alan beton, demir ve çimento fiyatlarındaki artışları inşaat faaliyetlerini çok büyük ölçekte etkilediğini vurgulayan Kahraman, “Özellikle son dönemde yarım kalan ve bitirilemeyen inşaat projelerinin arttığını görüyoruz. Özellikle döviz kurunun daha stabil olduğu bu dönemde üreticiler girdi maliyetleri, tedarik zincirinin kırılması enerji maliyetleri gibi nedenler çerçevesinde zamlara devam ediyorlar. Bu ürünlerdeki artışların önüne geçilmesi konusunda Bakanlık tarafından etkin bir denetim yapılması ve tedbirlerin alınması gerektiği vurgulamak istiyorum. Aksi durumda; bu maliyetler karşısında konut yapmak gittikçe güç bir hale geliyor, bu durum da konut alımının zorlaşmasına neden oluyor” açıklamalarında bulundu.


“Fiyat artışlarının denetlenmesi gerekiyor”

İnşaat temel girdileri arasında yer alan beton, demir ve çimento fiyatlarındaki artışları inşaat faaliyetlerini çok büyük ölçekte etkilediğini vurgulayan Kahraman, “Özellikle son dönemde yarım kalan ve bitirilemeyen inşaat projelerinin arttığını görüyoruz. Özellikle döviz kurunun daha stabil olduğu bu dönemde üreticiler girdi maliyetleri, tedarik zincirinin kırılması enerji maliyetleri gibi nedenler çerçevesinde zamlara devam ediyorlar. Bu ürünlerdeki artışların önüne geçilmesi konusunda Bakanlık tarafından etkin bir denetim yapılması ve tedbirlerin alınması gerektiği vurgulamak istiyorum. Aksi durumda; bu maliyetler karşısında konut yapmak gittikçe güç bir hale geliyor, bu durum da konut alımının zorlaşmasına neden oluyor” açıklamalarında bulundu.


“Vatandaşın alım gücünde önemli bir düşüş var”

Yüksek enflasyon, yüksek kredi faizleri ve artan vergiler nedeniyle vatandaşın alım gücünde önemli bir düşüş olduğunu belirten Kahraman, “Özellikle konut ve iş yeri kiralarının ciddi şekilde arttığı, barınma sorununun derinleştiği bu dönemde, insanların satın alma davranışlarında temkinli olması doğal bir sonuç. Ekonomik maliyetlere dayanamayıp yatırım projelerini bırakmak zorunda kalan inşaat firmaları nedeniyle vatandaşın gayrimenkul alımında tereddüt etmesini normal karşılıyoruz” diye konuştu. 

Ekonomik koşulların ve nakit akışında yaşanan dengesizliklerin şirketleri iflas tehlikesiyle karşı karşıya bıraktığını vurgulayan Kahraman, “Ancak bu ekonomik zorluklara karşın inşaat sektörü olarak yine de ayakta durmayı başardığımızı ve iyi bir mücadele verdiğimizi görüyorum. Enflasyonun kontrol altına alınması ve sürdürülebilir büyüme ile bu sorunları aşacağımızı düşünüyorum” dedi.


“İzmir’in %65-70 riskli yapı stoğunun dönüştürülmesi gerekiyor”

Mevcut yapı stoğunun uygun finansman modelleri ile alıcılarla buluşturulmasının yeni projelerin önünü açacağı kanaatinde olduklarını dile getiren Kahraman, “Özellikle düşük gelir grubu için devletimizin TOKİ ile birlikte yaptığı projeler belli bir konut arzı sağlasa da vatandaşlarımızın konut ihtiyacını tamamen karşılamadığını görüyoruz. Orta gelir grubu için proje üreten müteahhit firmalarımız ise, satılabilir konut fiyatı-inşaat maliyeti makası arasında kalıyorlar. 

İzmir’in yüzde 65-70 oranında riskli yapı stoğuna sahip olduğunu biliyoruz. Bu yapıların bir an önce dönüştürülmesi gerekiyor. Ancak artan maliyetler nedeniyle şu anda kentsel dönüşüm istenilen ölçüde ilerleyemiyor. Kentsel dönüşümün devam etmesi için kredi olanaklarının artırılması gerektiğine inanıyoruz. Konut arzının artmasının, vatandaşlarımıza yönelik açıklanan projelerin istenilen başarıya ulaşabilmesi için kaçınılmaz olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca; kentsel dönüşüm projesi üstlenen firmalara rezerv alandan yer önerilmesi, bunun karşılığında aynı emsalde kentsel dönüşüm projesi yapma şartı getirilmesinin, arz-talep dengesine ve ayrıca konut ile kira fiyatlarının makul seviyelere gelmesine olumlu katkı sağlayacağı düşüncesindeyiz” ifadelerini kullandı.


“İlave yapı denetim ücretleri sektörü zorluyor”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesinde 2023 yılında Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’nın kurulmasının da ülkemizin yapı stoğunun yenilenmesi yönündeki çalışmalara ivme kazandıracağına inandıklarını aktaran Kahraman, “Sektör olarak çözüm beklediğimiz bir diğer konu ise; yapı denetim sistemi ile ilgili bir düzenleme yapılması. Bilindiği üzere; yapı denetim sisteminde atamalar elektronik ortamda gerçekleştiriliyor. Ancak artan maliyetler nedeniyle bazı yapı denetim kuruluşlarının ilave ücret talepleri sektörümüzü zor durumda bırakıyor. Bu nedenle çözüm önerilerimizi bu yıl nisan ayında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile paylaştık. Bakanlık bir çalışma yapılacağını belirtti. Tüm tarafları memnun edecek bir düzenlemenin bir an önce gerçekleştirilmesini diliyoruz” sözlerine yer verdi.,


“Hedefimiz herkesin sağlıklı konutlarda oturması”

Türkiye’nin birinci derece deprem kuşağında olması nedeniyle riski yapı stoğunun bir an önce yenilenmesi gerektiğinin altını çizen Kahraman, “Bu nedenle konut projeleriyle birlikte herkesin depreme dayanıklı, sağlıklı konutlarda yaşamasını sağlamak en öncelikli hedefimiz. Bu doğrultuda yeni inşaat projelerine başlanabilmesi ve devam eden projelerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi konusunda sektörün ihtiyaçları göz ardı edilmemeli. Özellikle finansmana erişim konusunda; mortgage benzeri düş,ük teminatlı, uzun vadeli, düşük faiz oranlarına sahip konut kredisi kampanyalarına ihtiyacımız olduğunu söyleyebilirim” dedi.


“Yapay zekanın inşaat süreçlerine entegrasyonu artacak”

Gelecekte inşaat sektörünü etkileyecek sürdürülebilirlik ve yeşil binalar, kalite standartlarının iyileştirilmesi, dijitalleşme ve teknolojik yenilikler gibi birçok dinamiğin olduğunu vurgulayan Kahraman, “Yakın zamanda enerji verimliliği ve geri dönüşümlü malzemelerin kullanımı gibi uygulamaların yaygınlaşacağını düşünüyorum. Ayrıca, çevresel hassasiyetine bağlı olarak yeni projelerin yeşil ekonomiye uyum çerçevesinde hazırlanacağını düşünüyorum. Yine yakın dönemde yapay zekâ, 3D yazıcılar gibi teknolojilerin inşaat süreçlerine entegrasyonu artacak. Bu gelişmeler, verimliliği artıracak ve işlerimize olumlu yansıyacak. Özellikle yoğun nüfuslu bölgelerde ve acil konut ihtiyaçlarının olduğu durumlarda modüler yapıların daha yaygın hale gelebileceğini öngörüyoruz. Akıllı bina teknolojilerinin daha fazla benimseneceğini, sensörler ve diğer elektronik cihazların binaların daha verimli ve kullanıcı dostu olmasını sağlayacağını düşünüyorum” diye konuştu.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM