Perşembe, Eylül 19, 2024

Liyakatsizlik öldürür…

Geçen hafta depreme dayanıklı binalar için yazdım. Yetkin olmayan inşaat mühendislerinin ve yüklenicilerin hataları, malzeme eksikliği, uygulama yanlışlığı gibi nedenlerden ötürü yüzbinlerce kişi binaların yıkılması sonucu canından oldu. Özetler “liyakatsizlere verilen inşaat izni ölüm demektir” dedim.

İnşaat işi kaba ve ince inşaat diye ayrılır. Birincisi binanın iskeletinin demir, beton ve benzeri malzemelerle projesine uygun yapılmasıdır. İnce işler de boya, badana, ısı, nem izolasyonu, elektrik ve mekanik tesisatın ve son kullanım malzemelerinin montajıdır. Kaba işlerdeki tehlike, ince işlerde de geçerlidir. Yanlış çekilen elektrik tesisatı da elektrik çarpmasına yol açabilir, sonucu da ölüm olabilir. Tabii ki bunu önleyecek sitem parçaları elektrik montajı sırasında kullanılırsa can güvenliği sağlanır.

Burada vurgulanması gereken bir konu var: evde yaşam konforumuz için kullandığımız ürünler aynı zamanda tehlikelidir. Kışın evimizde yaktığımız sobadaki kömürün salgıladığı karbon monoksit gazı bacadan doğru dürüst atılmazsa, odadakilerin yaşamını tehlikeye sokar. Her yıl gazetelerde sobadan çıkan zehirli gazla zehirlenerek yaşamını yitiren vatandaşlarımızla ilgili haber okuruz. Mutfak tüpü de öyle, doğal gaz da öyle. Hem soluruz ölürüz hem de gaz patlar ölürüz. Elektrik de yaşamın kaçınılmaz bir ürünü. Doğru kullandığımız zaman varlığını hissetmiyoruz belki ama elektrik kesildiğinde nerdeyse hayat duruyor.

Elektrik barajlardan, termik, güneş ve rüzgâr enerji santrallardan filan sağlanır. Ulusal iletim şebekesi ile Türkiye’nin her yanına götürülür. Kentlerde, ilçelerde trafo istasyonlarından kasabalara, köylere, mahallelere dağıtılır. Önceleri kentlerde elektrik direkleri aracılığı ile dağıtılıyordu. Elektrik teli kopup düşünce tehlike yarattığı için kentlerde, insan yoğun alanlar başta olmak üzere elektrik dağıtımı yer altına alındı. Bu işler sürüyor ve çok yerinde bir uygulama.

Ancak geçen hafta Alsancak’ta sağanak yağmur sonrasında iki gencin ölümüne yol açan yeraltı kablosunun durumu bir başka tehlikeyi gündemin ön sırasına taşıdı. Kent içi yeraltı kablolarının yeterli derinlikte döşenmemesi, kopan kablonun tamirinden sonra yine asgari derinliğe indirilmemesi, yağmur sonrasında iki can aldı. Burada gerek elektrik dağıtım şirketinin taşeron ekibinin liyakatsizliği, onları kontrol eden ekibin yetersizliği veya ilgisizliği en az deprem yapılarının inşaatındaki hataların yaptığı bir ölüm çağrısıdır.

Güney doğuda kaçak elektrik almak için yüksek gerilim hatlarına elektrik kablosu atanların bir kısmının canını kaybettiğine her yıl tanık oluyorduk. Bu yıl sanırım ilk kez kent içi yeraltı elektrik dağıtım sisteminin yarattığı bir felakete tanık olduk. Burada bir dönem kayyumda kalan elektrik dağıtım şirketinin yetkin taşeron seçiminde başarılı olup olamadığı da yargılama sonucunda ortaya çıkacak.

Bina inşaatları gibi, binalara hizmet götüren elektrik, doğalgaz sistemlerinin de çok iyi kalitede yapılması ve çok iyi denetlenmesi gerekmektedir.

İskender Odabaşoğlu

Diğer Yazarlar