Cuma, Eylül 20, 2024

“Türkiye bu maliyetlere uzun süre katlanamaz”

Türkiye’nin, dövize yüzde 45 faiz ödeyerek inanılmaz bir maliyete katlanmak durumunda kaldığını belirten Dr. Eğilmez, bu duruma yol açan politika faizinin yavaş yavaş indirilmesini ve bu maliyetin düşürülmesi gerektiğini vurguladı


İktisatçı Dr. Mahfi Eğilmez, son dönemin hem dünyada hem de Türkiye’de güncel konusu olan faiz indirimlerini ‘Ekonomi Politikası Esnek Olmalı’ başlıklı yazısında değerlendirdi. Faizlerin ‘yavaş yavaş’ indirilmesi gerektiğini savunurken, bunun nedenlerini de kendi bloğunda yazan Dr. Eğilmez, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz indirimlerine yönelik analiz yaptı. Eğilmez, faizlerle ilgili açıklamalarda bulunarak, “Türkiye buna uzun süre katlanamaz. Bu olumsuzluklara karşın faizi yavaş yavaş indirerek ortaya çıkan bu carry trade faciasından yeni bir facia yaratmadan çıkmak gerekiyor” dedi.

Ülkeye dışarıdan döviz girişi ve yastık altından döviz gelişi olunca kur sabitleşme eğilimine girdiğini vurgulayan Dr. Eğilmez, “Böylece parayı yatırdıkları tarihteki kur vade sonunda aynı düzeylerde kalmışsa, ellerine geçen parayı tekrar dövize döndüklerinde söz konusu yüzde 45 faiz birden döviz faizine dönüşmüş oluyor. Bu durumda Türkiye, dövize yüzde 45 faiz ödeyerek inanılmaz bir maliyete katlanmak durumunda kalıyor. O nedenle bu duruma yol açan politika faizinin yavaş yavaş (birer ikişer puan) indirilmesini ve bu maliyetin düşürülmesini savunuyorum. Çünkü bu maliyet, Türkiye’nin uzun süre katlanabileceği bir maliyet değil. Bu indirimin yavaş yavaş yapılması, ülkeye gelen yabancı fonların, döviz tevdiat hesabı sahiplerinin korkutulmaması için gereklidir. Aksi takdirde ani çıkışlar gerçekleşirse iyi kötü oluşmaya başlayan denge yeniden bozulur” diye konuştu.


“Mevcut politika faizi gerçek enflasyona göre oldukça düşük”

Son zamanlarda Merkez Bankası’nın eylül ayında, ağustos ayındaki 12 aylık birikimli enflasyon oranını gördüğünü belirten Dr. Eğilmez, “Enflasyonun baz etkisiyle de olsa düştüğüne ikna olduktan sonra faizi yavaş yavaş indirmeye başlaması gerektiğini söylüyorum. Mevcut politika faizinin gerçek enflasyona göre oldukça düşük olduğu, enflasyonda gerçek bir düşüşün henüz görülmediği ve muhtemelen eylülde de görülmeyeceği, esasen düşüşün baz etkisiyle olması beklendiği halde niçin Merkez Bankası’nın faiz indirimi yapması gerektiğini öne sürdüğümü açıklamaya çalışayım; Bankalar, Merkez Bankası’nın politika faizine uygun olarak mevduata yıllık yüzde 40-50 arasında faiz veriyorlar. Bu faiz, yabancı fonların yurt dışından çok düşük faizle borç alıp Türkiye’ye getirmesini oldukça çekici kılıyor. Aynı durum yurt içinde dövizi olup da bunu bankada mevduat olarak tutanlar, evlerindeki kasalarda veya banka kasalarında saklayanlar için de çekici bir ortam sağlıyor. Bu fonlar ve kişiler dövizlerini bozdurup TL’ye dönüyor ve yüzde 45 faizle bankaya yatırıyor” ifadelerini kullandı.

Kur meselesine de değinen Dr. Eğilmez, “Öteden beri görüşüm Merkez Bankası’nın kurla hiç uğraşmaması. Merkez Bankası faizi doğru belirlerse kur sorununu piyasa kendiliğinden çözer. Esasen üçlü açmaz denilen yaklaşım da bunu gerektirir. Buna karşılık Merkez Bankası faizi yanlış belirlerse kur sürekli sorun olur ve müdahale edilme zorunluluğu doğar. Müdahalelerin de hem piyasayı bozmak hem de rezerv kaybetmek gibi maliyetleri vardır. Bunun tipik örneğini 2021 Eylül ile 2023 Haziran ayları arasında yaşadık” sözlerine yer verdi.


“Merkez Bankası piyasayı tamamen kenara koydu”

Merkez Bankası’nın, enflasyonun yükselme eğiliminde olmasına aldırmadan faizi düşürdüğünü, kurun hızla yükselmeye başladığını açıklayan Dr. Eğilmez, “Bu kez korkuya kapılıp kura satış yoluyla ve kur korumalı mevduat hesabı (KKM) aracılığıyla müdahale etti. Bu üç yıllık dönemde Merkez Bankası hem faizi hem kuru düzenlemeye çalışarak piyasayı tamamen kenara koydu. Sonrasında bu yanlışlardan dönülmeye çalışılsa da bu, öyle kolay bir iş değil. Bugün karşımızda o üç yılın yanlışlar birikiminin yarattığı bir çelişkiler yumağı var: Merkez Bankası faizi düşürse, döviz çıkışı olacak, bunun sonucu olarak Merkez Bankası’nın rezervleri düşüşe geçecek. Ayrıca kur yükseleceği için enflasyonu da yükseliş yönünde etkileyecek. Merkez Bankası faizi yerinde bıraksa ülke olarak döviz mevduatına yüzde 45 faiz ödemek gibi anormal bir maliyete katlanılmaya devam edilecek. Faizi aynı bırakıp döviz alarak kuru yükseltmeye çalışsa, bu işin sonu yok. Çünkü dövizi biz basmıyoruz” ifadelerini kullandı.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM