Çin, Demir ve Çelik Birliği Paslanmaz Çelik Konseyi tarafından açıklanan verilere göre, Çin’in paslanmaz çelik üretimi ve ticaretinin, yılın ilk yarısında önemli bir büyüme kaydettiği belirtiliyor
Çinli çelik üreticilerinin, zayıf çelik talebi, nispeten yüksek maliyetler ve eski standart inşaat demiri satışları nedeniyle marjlarının düşmeye devam etmesi ile temmuz ayı sonlarında ham çelik üretimlerini keskin bir şekilde azalttıkları anlaşılıyor. Çin şu anda aktif olarak en düşük fiyatlardan çelik kütükleri ihraç ediyor. Kanaat önderleri, Çin’in üretiminde veya ihracatında yavaşlama belirtisi görülmediği, Çinlilerin aynı şekilde bir veya iki yıl daha devam etmeleri halinde, küresel çelik endüstrisine kesinlikle büyük zarar verecekleri belirtiliyor. Asya’da, özellikle Çin’deki zayıflığın çelik piyasalarını zayıflatmaya devam ettiği, Çin limanlarındaki düşük kapasite kullanım oranları ve aşırı hammadde stokları nedeniyle, entegre tabanlı üreticilerin demir cevheri ve kok için daha düşük fiyatlarla satış yaptıkları, bunun da nihai ürün fiyatlarının düşmesine sebep olduğu ifade ediliyor.
Fabrikaların nihai çelik ürün stokları yüzde 1,5 azaldı
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği’nin (TÇÜD) günlük bülteninde yer alan bilgilere göre, 20-31 Temmuz tarihleri arasında, Çin Demir ve Çelik Birliği (CISA) üyesi fabrikaların, birliğin 6 Ağustos’ta yayınladığı rapora göre, ortalama günlük ham çelik üretimlerini ay ortasına kıyasla yüzde 8,1 oranında azalışla 1,97 milyon tona düşürdükleri ifade ediliyor. Hacmin, 2023 Aralık sonundan bu yana en düşük seviyeye ulaştı. Ülke çapındaki günlük ham çelik üretiminin yüzde 5,9 oranında düşüşle 2,67 milyon tona gerilediği ve bu hacmin, 2024 Mayıs başından bu yana kaydedilen en düşük seviye olduğu belirtiliyor. Öte yandan hem yurt içi hem de yurt dışı pazarlardaki durgun talep göz önüne alındığında, CISA üyesi fabrikaların nihai çelik ürün stoklarının, bu dönemde yalnızca yüzde 1,5 oranında azalışla 16,05 milyon tona gerilediği aktarılıyor. Şirketler, yaz sıcağı, yağmur ve sellerin yanı sıra zayıf tüketim ve emlak krizinin neden olduğu ekonomik yavaşlamanın etkisiyle, Çin’deki aşırı düşük çelik talebi nedeniyle marjlarında sert bir düşüşle karşı karşıya kalıyor. Mevsimsel faktörler ve Vietnam’da Çin menşeli HRC’ye karşı başlatılan anti-damping soruşturması nedeniyle dış piyasalardaki ticaret faaliyetinin de mütevazı seviyede olduğu ve bu durumun, Çinli tedarikçilerin çelik hacimlerini durgun iç pazardan yurtdışına yönlendirmesini zorlaştırdığı anlaşılıyor.
Çin’in paslanmaz çelik üretimi ve ticareti 18,75 milyon tona ulaştı
Çin Demir ve Çelik Birliği Paslanmaz Çelik Konseyi tarafından açıklanan verilere göre, Çin’in paslanmaz çelik üretimi ve ticaretinin, yılın ilk yarısında önemli bir büyüme kaydettiği belirtiliyor. İlk yarı üretiminin, 18,75 milyon tona ulaştığı ve yıllık büyümenin, ilk çeyrekteki yüzde 2,1’den ilk yarıda yüzde 5,88’e çıktığı anlaşılıyor. Bu rakam, ikinci çeyrek üretiminin, ilk çeyreğe göre yüzde 18,1 artışla 10,45 milyon tonun üzerine çıktığı anlamına geliyor.
İlk yarıdaki üretim artışının yüzde 76’sından fazlasının, Cr-Ni serisi paslanmaz çelikten kaynaklandığı ve bu türün, aynı zamanda toplam paslanmaz çelik üretiminin yarısından fazlasını oluşturduğu bildiriliyor. Pazar payında düşüş yaşayan tek paslanmaz çelik türünün, Cr-Mn paslanmaz çelik olduğu ve 1,58 puan azalışla yüzde 29,94’e indiği rapor ediliyor.
Demir cevheri ithalatı 7 ayda %6,7 yükseldi
Çin’in demir cevheri ithalatı bu yılın temmuz ayında piyasa analistlerinin 103-110 milyon mt aralığında yer alan beklentilerinin altında kalarak yıllık yüzde 5,3 artışla 102,81 milyon mt seviyesinde kaydedildi. Temmuz ayında sıcak havaların ve ağır yağışların inşaat faaliyetlerini olumsuz etkilemesi, demir cevheri talebini zayıflatmış ve buna bağlı olarak fiyatlar düşmüş bulunuyor. Çin bu yılın ocak-temmuz döneminde yüzde 6,7 artışla 713,77 milyon mt demir cevheri ithalatı yaptı.
Çin, yeni karbon emisyon kontrolleri planlıyor
Devlet Konseyi tarafından duyurulan bir çalışma planı kapsamında, 2026-2030 beş yıllık plan döneminde ‘çift kontrol’ sisteminin yürürlüğe gireceği; bu süre zarfında yoğunluğun ana ölçüt olmaya devam edeceği, ancak toplam emisyon kontrollerinin, bunu tamamlayacağı ve odağın bundan sonra emisyon kontrollerine kayacağı ifade ediliyor.
Greenpeace Doğu Asya’nın Pekin’deki küresel politika danışmanı Yao Zhe’nin, “Çin, 2030’dan sonra emisyon azaltımına rehberlik etmeye başlayacak olan katı bir emisyon sınırını ilk kez belirliyor,” dediği bildiriliyor. Yao’nun, “Çin artık ekonomik büyümeden emisyon azaltımlarını kademeli olarak çıkarıyor,” dediği belirtiliyor. Kabine’nin bir bildiride, karbon bütçelerinin Çin’in eyaletleri ve belediyeleri tarafından oluşturulacağını, ayrıca bütçeleme sisteminin 2025 yılı sonundan önce test edileceğini ifade ettiği aktarılıyor. Plan, enerji, çelik, metaller, yapı malzemeleri ve petrokimyasallar gibi temel endüstrilere odaklanarak, 2025 yılına kadar karbon emisyonları için istatistik ve muhasebe sisteminde bir iyileştirme yapılmasını öngörüyor.
Devlet Konseyinin, karbon emisyon kotalarının ulusal ekonomik ve sosyal kalkınma planlamasına dahil edileceğini, sabit varlık yatırım projelerinin enerji tasarrufu değerlendirmelerinin ise bu emisyonları hesaba katması gerektiğini belirttiği vurgulanıyor. Pekin’in ayrıca, Haziran ayında, 2027 yılında yürürlüğe girmesi beklenen ürünlerinin karbon ayak izini daha iyi ölçmek için bir plan duyurduğu bildiriliyor.
Çin’in çelik talebi bu yılın ilk yarısında yaklaşık %3 azaldı
Gerilemenin, Çin’in ucuz çelik ihracatı atağından kaynaklandığı, bu stratejinin gayrimenkuldeki düşüş ve durgun iç talep tarafından yönlendirildiği, Çin’in çelik talebi bu yılın ilk yarısında yaklaşık yüzde 3 oranında azalırken, ülkenin fazla çeliğini düşük fiyatlarla küresel piyasalara aktardığı, bu dampingli uygulamanın, AB, Hindistan, Tayvan ve Güney Amerika gibi bölgelerde kargaşaya neden olduğu ve Güney Kore’nin çelik endüstrisini ciddi şekilde etkilediği vurgulanıyor. Güney Kore Ticaret, Sanayi ve Enerji Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, 15 büyük ihracat kalemi arasında çelik ürünleri ihracatının 2022’nin ikinci yarısından bu yana düşüş eğiliminde olduğu ve Eylül ayında yıllık bazda yüzde 21,2 düşüş kaydettiği vurgulanıyor. Çin’in dampingli fiyatlarının etkisinin, ticaret açığı rakamlarında açıkça görüldüğü, Eylül 2022’de çelik sektöründe Çin ile ticaret açığı 268 milyon dolar iken, söz konusu rakamın, Çin’den yapılan çelik ithalatının nisan ve mayıs aylarında sırasıyla 1,015 milyar dolar ve 1,038 milyar dolar olarak kaydedilmesiyle, bu yılın mayıs ayına kadar, neredeyse üç katına çıkarak, 751 milyon dolar seviyesine ulaştığı bildiriliyor. Ülkenin toplam ihracatının yaklaşık yüzde 5’ini oluşturan Güney Kore’nin çelik endüstrisinin, yoğunlaşan bir baskıyla karşı karşıya kaldığı, Çin’deki durgun iç talep nedeniyle oluşan aşırı üretim olgusunun, bu yılın ikinci yarısında da devam etmesinin ve durumun daha da kötüleşmesinin beklendiği ifade ediliyor. Ucuz Çin çeliğinin akışına yanıt olarak, birkaç ülkenin koruyucu önlemler aldığı, Meksika, Şili ve Brezilya’nın, yerel endüstrilerini korumak için Çin çelik ithalatına yönelik tarifeleri önemli ölçüde arttırdığı, Tayvan’ın, sorunun küresel boyutunu vurgulayarak, Çin çeliğine karşı bir anti-damping şikayeti sunmaya hazırlandığı ifade ediliyor.
Latin Amerika endüstrisine Çin’in ucuz çeliği zarar veriyor
DİÁLOGO AMERICAS dergisinde yer alan bir değerlendirmede, Latin Amerika çelik sektörünün, Çin’in piyasayı ucuz çelikle doldurarak, bölge üreticilerinin işlerini ve geçim kaynaklarını tehdit eden haksız ticaret uygulamaları nedeniyle, krizle karşı karşıya olduğu belirtiliyor. İspanya’daki Navarra Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler uzmanı ve Küresel Toplum Hukuku alanında doktora adayı olan Gabriela Fajardo Mejía, Diálogo’ya verdiği demeçte; “Çin’in üretimi Latin Amerika ekonomilerini etkiliyor. Çelik sektöründe 1,4 milyon işi riske atıyor. Birçok şirketin faaliyetlerinin askıya alınmasına ve kitlesel işten çıkarmalara neden oluyor, üretim çevre ve kalite standartlarına tâbi değil. Çinli şirketler şeffaflık kurallarına ve düzenlemelere uymuyor. Ayrıca Çin, sektördeki şirketlerine sübvansiyon sağlıyor ve bu da maliyetlerini düşürmelerine olanak tanıyor. Esas olarak, üretim için kalite ve çevre standartlarının Çin hükümeti tarafından dikkate alınmaması endişe verici, ancak daha da endişe verici olanı, düşük fiyattan etkilenen kendi yerel endüstrilerinin zararına olan Latin Amerika ülkelerindeki çelik alıcıları tarafından dikkate alınmaması.
CAP, Çin fiyatlarıyla rekabet edemediği için faaliyetlerini askıya aldı
Latin Amerika Çelik Derneği’nin (Alacero) yaptığı açıklamada, ucuz Çin çeliğinin Latin Amerika çelik endüstrisini batırdığını ve bölgedeki büyük şirketlerden birkaçının faaliyetlerini dondurmasına veya kapatmasına neden olduğu belirtildi. Alacero’nun Yönetici Direktörü olan Alejandro Wagner’in, BBC’ye yaptığı açıklamada, durumun ‘bölgede bir endüstrisizleşme süreci’ yarattığını söylediği ifade ediliyor. Şili’nin Compañía de Aceros del Pacífico (CAP) şirketinin, Çin fiyatlarıyla rekabet edemediğini ve Çin’in dampinginin bölgenin ekonomik ve sosyal gelişimini etkilediğini vurgulayarak, simgesel Huachipato endüstriyel tesisindeki faaliyetlerini askıya aldığı, şirketin, hükümetin Çin çelik ithalatına geçici bir tarife koymasının ardından, faaliyetlerine devam ettiğini, Şirket Yönetim Kurulu’nun, önlemin kesin hale geleceğine dair umutlarını dile getirdiği bildiriliyor. Benzer şekilde, Kolombiya’da çelik endüstrisinin, yıkıcı dalgalı ekonomik etkileri deneyimledikleri için adil rekabet talep ettiği, Acerías Pazdelrío Başkanı Fabio Galán’ın, El Colombiano gazetesine verdiği demeçte; “İki yıldır Çin ve Rusya’dan, uluslararası ve piyasa fiyatlarının yüzde 40 altında bile olsa, yırtıcı fiyatlarla büyük ithalatlar yoluyla haksız rekabete katlanıyoruz” dediği belirtiliyor. Brezilyalı çelik üreticisi Gerdau’nun, Çin’in haksız rekabetini gerekçe göstererek São Paulo’daki São José dos Campos tesisindeki işçileri geçici olarak işten çıkaracağını duyurduğu, Şirketin başkanı Gustavo Werneck’in, Brezilya medyası InfoMoney’e bu önlemlerin Çin’deki artışı kontrol altına almak için sadece ilk adım olduğunu söylediği ifade ediliyor. Çin’in haksız uygulamalarına yanıt olarak, çeliğe gümrük vergisi konulmasının, Latin Amerika ülkeleri ile Çin arasında ticari gerginlik yaşanması ihtimalini de gündeme getirdiği, zorlayıcı diplomasisiyle bilinen Asya ülkesinin, buna misilleme yapma olasılığının da bulunduğu vurgulanıyor.
Hindistan, Çin ithalatıyla mücadele ediyor
Metal Miner‘de yer alan haberde, Moody’s’in, Hindistan’ın çelik üretiminde Çin’i geride bırakabileceğini öngördüğü ancak küresel arz fazlası ve düşen fiyatlar nedeniyle zorlukların devam ettiği belirtiliyor. Son genel seçimlerin ardından yeni hükümetin göreve gelmesiyle birlikte, Hindistan’daki çelik üretim firmalarının, ucuz Çin çelik ithalatının Hindistan pazarını istila ettiği, yerli üreticilere zarar verdiği ve ihracatı azalttığı gerekçeleriyle, Çin’den yapılan ucuz çelik ithalatını engellemek ve yerli sanayiyi korumak için hükümetin müdahalesini talep ettikleri, daha fazla ithalat vergisi ve diğer önlemlerin uygulanmasını önerdikleri ifade ediliyor. Hindistan’ın, Nisan-Mart 2024 döneminde net bir çelik ithalatçısı olduğu, geçici hükümet verilerine göre, bu eğilim devam ettiği ve nihai ürün ithalatının Nisan ve Mayıs aylarında beş yıllık zirveye ulaştığı, ithalat kısıtlamaları için yenilenen taleplerin ardından, Hindistan çelik ve ticaret bakanlıklarının bu sorunu çözmek için görüşmelerde bulundukları bildiriliyor.
Çin ihracatı artmaya devam ediyor
Çin’in 2022’de 65-68 milyon ton, 2023’te ise küresel talepteki daralmaya rağmen yurtiçi talepteki düşüş sebebiyle yaklaşık 85 milyon ton çelik ihraç ettiği belirtiliyor. Hindistan Çelik Bakanlığı’nın bir raporuna göre, Çin’in Hindistan’a yaptığı çelik ihracatının değerinin, Nisan 2024’te, Mart ayındaki 391,67 milyon ABD dolarına kıyasla 434,01 milyon ABD doları olduğu, bu iki ay boyunca Hindistan’ın, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19,8 artışla 1,1 milyon ton nihai çelik ithal ettiği bildiriliyor. Zayıf küresel talep ve düşen girdi maliyetlerinin çelik fiyatlarını baskılamaya devam ettiği, Hint çelik üretim şirketlerinin, özellikle ihracat daha az kârlı bir seçenek olmaya devam ederken, iç talebi önceliklendirdikleri vurgulanıyor. Batı Asya ve Güneydoğu Asya’daki rekabetçi fiyatlandırmanın zorluk yarattığı, Avrupa’daki durumun zayıf talep ve sıkı düzenleyici koşullar nedeniyle kötüleşmeye devam ettiği belirtiliyor. Dhar’ın, çelik ithalatındaki temel gümrük vergisinin (BCD) mevcut yüzde 7,5’dan önemli bir artışla yüzde 12,5’e yükseltilmesini savunduğu bildiriliyor.