Tugay, İzmir’de kaçak yapıya ihtiyaç duyulmayacak şekilde imar planlarının yapılması gerektiğinin altını çizdi
İnşaat Deryası tarafından gerçekleştirilen bu yıl ikincisini düzenlenen ve inşaat sektörünü bir araya getiren ‘İnşa Edenler’ gala ve panel organizasyonu ‘Geleceğe Güvenle Bak’ temasıyla düzenlendi. Etkinliğe İzmir Büyükşehir Belediye (İzBB) Başkanı Dr. Cemil Tugay, İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, İnşaat Deryası İmtiyaz Sahibi Niyazi Gültekin, İzBB Genel Sekreter yardımcıları Zeki Yıldırım, Çağatay Güç ve inşaat sektöründen birçok temsilci katıldı. Yaptığı konuşmada inşaat sektörünün önemini vurgulayan Dr. Tugay, “Bu ülkenin iyi inşaatçılara, iyi müteahhitlere, iyi inşaat malzemesi üreten insanlara ihtiyacı var. Biz belediye olarak her zaman o iyilerin yanında olacağız” dedi. İzmir’in inşaat ve imar açısından çok büyük sorunları olan bir şehir olduğunu ve yapılması gereken çok iş olduğunu aktaran Dr. Tugay, bu durumun farkında olduklarını ve İlçe belediyeleriyle beraber ruhsat vermeyle ilgili süreçleri hızlandırdıklarını belirtti.
Kriz dönemlerindeki yatırım ve finans yönetimi konusunun ele alındığı panelde ise İzBB Genel Sekreter yardımcısı Zeki Yıldırım, İzka İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Azat Yeşil, Ege Yapı GYO Genel Müdürü Didem Güneş, Müteahhitler Federasyonu Genel Başkanı İsmail Kahraman ve Tanyer Yapı Genel Kordinatörü Taylan Tanyer konuşmacı olarak yer aldı. Panelin moderatörlüğünü ise Caner Tan gerçeklertirdi.
Tugay: İzmir’in altyapı sorunu, şehir planlamasından kaynaklı
İzmir’de kaçak yapıya ihtiyaç duyulmayacak şekilde imar planlarının yapılması gerektiğinin altını çizen Dr. Tugay, “İzmir’in gelişmesi için gelişim akslarında yeni yerleşim alanları açılması için de üzerimize düşeni yapacağız. Önümüzdeki yıllarda bu açıdan İzmir için rahatlatıcı bir dönem olacağına inanıyorum” dedi. İzmir’in bugüne kadar ki yapılanmasıyla ilgili endişelerinin olduğunu ifade eden Dr. Tugay, yakın zamanda yaşanılan Körfez sorununu da bununla ilintili olduğunu belirtti. İzmir’in altyapı sorunun İzmir’in şehir planlaması dışında gelişmesi ve dar bir alanda yoğun bir şekilde yapılaşmış olmasından kaynaklandığını söyleyen Dr. Tugay, bu tür imar ve yapı sorunlarının inşaat sektörüyle konuşulup tartışılmasının önemini vurguladı.
“İnşaat sektörü, lokomotif olmuş sektörlerden biri”
İnşaat sektöründe son 3-4 yılda yüzde bin oranında maliyet artışının olduğunu dile getiren Dr. Tugay, “Bu anlaşılamaz ve tolere edilemez bir oran. İnşaat sektörü diğer taraftan yaşanan depremin etkisiyle yüzde 6,5 oranında büyümeyle Türkiye’nin sigorta ve finans sektörlerinden sonra en yüksek büyüme hızına sahip. Türkiye’nin inşaat sektörü sadece Türkiye’de değil uluslararası ölçekte de lokomotif olmuş sektörlerden biri” dedi. Yaşanılan yapı, imar ver yerleşim problemlerinin kamu yönetiminden kaynaklandığını ifade eden Dr. Tugay, “Kamu yönetimi düzelmedikçe bu ülkede hiçbir şey düzelmez. Her türlü israf ve otoriter karardan uzak olunmalı. Günübirlik çözümlerle günübirlik rahatlamalar olabilir” diye konuştu.
Özgener: Enflasyon sektöre olumsuz yansıyor
İnşaat sektörünün pek çok farklı faaliyet alanını etkileyerek ekonomide bir lokomotif güç oluşturduğunu ifade eden Özgener, bu sektöre yapılan tüm yatırımların ekonomik kalkınmanın da temel bileşeni olarak kabul edildiğini söyledi. Özgener, yıllık gayri safi yurt içi hasılaya önemli bir katkı sağlayan sektörün, konut inşaatlarından ticari binalara, altyapı projelerinden endüstriyel tesislere kadar geniş bir yelpazede çalıştığını belirtti. Özgener, “Ekonominin önündeki en büyük sorun olan enflasyon inşaat sektörünün madde ve girdi maliyetlerinde artış olarak yansıyor. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar firmaları olumsuz etkiledi. Yoğun olarak banka kredileriyle işlerini sürdürmek zorunda kalan tüm firmalarımızın maliyetleri kredi maliyetlerinin de pahalılığı nedeniyle daha da artıyor. Bu anlamda faizlerin yatırım yapılabilir seviyelere girmesinin gerekiyor” diye belirtti.
2024 yılı ikinci çeyrekte sıkılaştırma politikalarının ekonomik büyüme üzerindeki etkilerin ortaya çıktığını ve neredeyse sadece inşaat sektöründe değil tüm sektörlerde bir yavaşlama olduğunu söyleyen Özgener, inşaat sektörü yüzde 6,5 büyümeyle sıkılaştırma politikalarının sınırlıca etkilerini daha az hisseden bir sektör olduğunu aktardı. Özgener, “İnşaat ruhsatı verme süreçleri çok uzadı. Bu da bizleri sektör olarak çok zorluyor” dedi.
Gültekin: Devamlı ekonomik istikrar istiyoruz
8 yıl önce İnşaat Deryası haber portallarını, 4 yıl önce de İnşaat Deryası dergilerini, sektöre kazandırdıklarından bahseden Gültekin, bu platformun tek amacının, ilkelerinden taviz vermeden sektöre hizmet etmek olduğunu belirtti. Gültekin, “İnşaat sektörü, son birkaç yılı çok zor geçirdi. 2018 ekonomik krizinden bu yana, sektörde ne yazık ki bir türlü kalıcı istikrar sağlanamadı. Sadece son üç yılda inşaatta yaşadığımız enflasyon yüzde bini buldu. Bizler kısa süreli destek değil, devamlı ekonomik istikrar istiyoruz. Burada sitemlerimizi dile getirsek de tüm olumsuzluklara rağmen biz bu şehre, bu ülkeye güveniyoruz. Bu yüzden bu yılki organizasyonumuzu ‘Geleceğe Güvenle Bak’ temasıyla gerçekleştiriyoruz ” sözlerine yer verdi.
Kahraman: Ülkemizdeki yapıların yaklaşık %60’ı riskli binalar
Ülkemizdeki yapıların yaklaşık yüzde 60’ı riskli binalardan oluştuğunu belirten Kahraman, “Bu yapıların dönüşmesi ve dirençli kentlerin inşa edilmesinde en önemli aktör meslektaşlarım” dedi. İnşaatçıların sektörü çalışanlarının meslek odasının olması gerektiğini vurgulayan Kahraman, İZTO’nun inşaat sektöründeki sorunları ve çözüm önerileri kapsamında büyük bir özveriyle çalıştığını ifade etti. Kahraman, deprem riski olan yapıların dönüşümü ve inşaat sektörünün sorunlarının çözümü için Müteahhitler Odası’nın kurulmasının kaçınılmaz olduğunu ifade etti.
Yıldırım: Barınma hakkı kamu eliyle çözülemedi
Yıldırım, geçmiş yıllarda İzmir için öngörülen nüfusun 2000 yılında 1 milyon olduğunu belirtti. Yaşanan göçlerle birlikte kaçak yapılaşmanın hızlı bir şekilde arttığını söyleyen Yıldırım, daha sonra gelen imar aflarının yasallaşması üzerine şimdiki sorunların yaşanıldığını söyledi. Yıldırım, imarlı alanların yetersiz olması barınma hakkının kamu eliyle çözülememiş olmasından kaynaklandığını dile getirdi.
Güneş: Konut kredisi canlanacak
Barınma ihtiyacının önemine vurgu yaptı. Yatırım aracı olarak gayrimenkulün Türkiye’de önemli bir yeri olduğunu söyleyen Güneş, “Herkes ev almak istiyor fakat talep çok fazla ve ulaşımda problem yaşıyoruz. Bu da bizim sektörümüzün bir gerçeği ama ben önümüzdeki günlerde özellikle faiz oranlarının inmesiyle beraber ve tekrar konut kredisinin canlanmasıyla beraber kesinlikle çok büyük bir artış olacağına inanıyorum” dedi.
Yeşil: Depremden sonra yüksek oranlarda kontratlar yapıldı
Yeşil, arsa maliyetlerinin yükselmesini sebebinin inşaat sektöründeki meslektaşları olduğunu ifade etti. Firma temsilcilerinin hak sahiplerine kat karşılığı oran vermesinin eleştiren Yeşil, bu durumun hiçbir ticari işletmede sürdürülebilir olmayacağını aktardı. Yeşil, “Depremden sonra yüksek oranlarda kontratlar yapıldı. Maliyetlerin yükselmesi bu durumu da etkiledi. Yıkım gerçekleşen birçok yerde müteahhit aranıyor “dedi.
Tanyer: Zamanında müteahhitler değerliydi
Tanyer, müteahhitler olarak taahhüt ve konut gayrimenkul geliştirmesi üzerine iki temel problemleri olduğunu söyledi. Geçmiş yıllarda çalışma şartlarının daha iyi olduğunu belirten Tanyer, “Zamanında müteahhitler değerliydi. Arsa sahipleri iyi müteahhitlerle çalışmak isterdi” diye konuştu. Konut kredi oranlarının bir ve birin altına düştüğü dönemde çok ciddi bir yapılaşma olduğunu belirten Tanyer, bu noktada da tabii kat karşılığı oranlarının da arttığını vurguladı.