EİB tarafından düzenlenen ‘Küresel Ekonomi ve Sanayide Yeni Trendler’ başlıklı ekonomik sohbet etkinliği, EİB’in konferans salonunda gerçekleşti
Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) tarafından düzenlenen ‘Küresel Ekonomi ve Sanayide Yeni Trendler’ başlıklı ekonomik sohbet etkinliği, EİB’in konferans salonunda gerçekleşti. Ekonomi Eski Bakan Yardımcısı ve Türk Eximbank Geçmiş Dönem Genel Müdürü Adnan Yıldırım’ın moderatörlüğünde, Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan, İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu ve Dr. Mevlüt Çetinkaya ekonomi gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin ulusal düzeyde bütüncül bir yaklaşımla yeni bir sanayileşme stratejisine ihtiyacı olduğunun altını çizen Dr. Çetinkaya, “Türkiye, büyümede dünyadan ayrışıyor. Türk sanayi sektöründe ivme aşağıya doğru gidiyor. Sanayide zayıflama var. Türkiye’nin sanayide verimlilik konusunda ciddi problemi var. Türkiye, ticarette son dönemde dünya ticaretin eğilimin gerisine düştü. Önümüzdeki dönemde sanayi alanında strateji yapılacaksa açık veren sektörlerden yapılmalı” dedi.
“Sürdürülebilirlik yeterli değil”
Türkiye’nin yüksek teknoloji sanayi ürünlerini ithal eden düşük ve orta teknoloji ürünleri ihraç eden bir dış ticaret yapısına sahip olduğunu vurgulayan Dr. Çetinkaya, “Türkiye sanayi ürünleri ihracatı ürün ve pazar çeşitliği avantajına sahip ancak sürdürülebilirlik için bu yeterli değil. Türkiye gelir esnekliği düşük, küresel ticaret içerisindeki payı azalan, fiyat esnekliği yüksek ürünler ihraç ederken, gelir esnekliği yüksek, küresel ticaret hacminde payı artan fiyat esnekliği düşük ürünleri ithal ediyor. Türkiye’nin sahip olduğu ürün ve pazar çeşitliliği avantajını kullanarak sadece ürün değil, ürüne bağlı paftadaki tüm hizmetlerle birlikte satışa sunulması, örneğin araba satışında, aksesuar, sigorta, bakım gibi donanımla birlikte paket olarak satışa sunulması gerekiyor. İhracat istatistiklerinin katma değer bazında da yayımlanması, dış ticaret politikası (korunma önlemi), yatırım ve istihdam teşvikleri ‘katma değere’ göre belirlenmeli. Türkiye ihracatta daha çok coğrafi avantajını kullanıyor. Sürdürülebilirlik için bu yeterli değil” sözlerine yer verdi.
“Trump sonrası büyüme hızının düşmesi bekleniyor”
Dünyada bir numaralı gündemin ABD Başkanlığına Donald Trump’ın tekrar seçilmesi ve bunun sonuçları olduğunu dile getiren Prof. Dr. Aslanoğlu, “Trump, ikinci döneminin bilinen ve bilinmeyenleri var. Trump ilk dönemde olduğu gibi daha korumacı politikalarını artıracak. Dünya daha korumacı, daha bölgeselleşen ve her ülke kendi ürettiğini tüketsin politikalarına doğru gidecek. Dünyada ortalama büyüme ve ticarette büyüme hızının düştüğü bir döneme girilmesi bekleniyor” ifadelerini kullandı.
Sanayi üretiminde yüzde 1,8 daralma
Türkiye ekonomisinde büyüme ile sanayi arasındaki farkın giderek açıldığını vurgulayan Prof. Dr. Aslanoğlu, “Ekonomi yılın ikinci çeyreğinde yüzde 2,5 büyürken, sanayi üretimi yüzde 1,8 daraldı. Üçüncü çeyrekte ise sanayi üretimindeki daralma yüzde 4’e yaklaştı. Bu durum, iç talebin artarken arzın gerilediğini ve sanayinin desteklenmesi gerektiğini gösteriyor. Sanayi üretimini artırmak için perakende talebin kontrol altına alınması ve ihracat odaklı bir strateji izlenmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. Para politikalarının sıkılaştırılması gerektiğini belirten Aslanoğlu, “Faiz oranlarının enflasyon düşerken sabit tutulması ve TL’nin cazip hale getirilmesi gerekiyor. Ayrıca, yüksek kazanç sağlayan ancak kayıt dışı olan servetlerden vergi alınması şart. Kayıt dışı ekonomiyle mücadele edilmeden ekonomik reformların tam anlamıyla başarılı olması mümkün değil” dedi. Para politikasının daha da sıkılaşması gerektiğinin altını çizen Aslanoğlu, “Faizi tutarken, kuru bırakmamız lazım. Bunu yapmıyorsak daha da yanlış yaparız. Burada servet etkisi var. Kayıt dışı olup da burada servet artırımı yaşayanlardan bunları almamız lazım. Kayıt dışı ile güçlü mücadeleye girmeden başarı şansımız olamaz” diye konuştu.
“Dezenflasyon süreci devam ediyor”
Etkinlikte konuşan Yıldırım, “Ekonomi yönetimi, 29 Mayıs’ta söylediği trendde devam ediyor. Parasal sıkılaştırma, dengelenme, dezenflasyon süreci devam ediyor. Maliye politikaları ve vergi harcama yapıları farklı hareket ediyor. Harcama tarafı yavaş hareket ediyor ve hareketin ne yönde olduğu tartışılır halde. Ekonomi yönetimi, finansal ağırlıklı adımlar peşinde. Sanayi üretimi bakımından kapasite kullanımı oranlarında alıştığımız oranların gerisindeyiz. Sanayi üretiminde kapasite kullanım şu anda 75,2 oranında. Son geçen yıla göre 1,6 puan aşağıdayız. Sanayi üretimlerin olduğu dönemlerde büyümeye devam ettiğimizi ve döviz rezervi bakımında rahat olduğu dönemlerde ekonomimiz daha fazla büyüme performansı gösterdi” ifadelerine yer verdi.
Rekabet gücümüzü kaybediyoruz
Türk ihracatçısının her geçen gün rekabetçiliğini kaybettiğini vurgulayan Ertan, “Son 3 yılda her geçen gün daha az rekabetçi oluyoruz. Rekabetçiliğimizi kaybediyoruz, rekabetçiliğimizin yüzde 30’unu kaybetmiş durumdayız. Dünya pazarlarındaki sıkışma, küresel bazda korumacılık yüzünden ihracat pazarlarımız her geçen gün daha zorlu bir hale geliyor. Bir kısım üreticimiz Mısır’a gitti. Irak’ta yumurta ve tavuk satışını engellemişlerdi. Onlar bu alanda üretim yapmaya başladılar. KOBİ’ler ve küçük üreticiler sıkıntılı ve tesisler kapanma aşamasında. Onların söylediğine göre büyüme 4-5 değil, herhangi bir büyüme son 2 yıldır olmadığı söyleniyor. Orada da yavaşlama var. Son 20 yılda büyüme hamlesi çerçevesinde altyapı, yeni tesisler nedeniyle ürettiği çeliğin yüzde 80’ini kendisi tüketiyor” dedi.