Alsancak Arabuluculuk ve Tahkim Merkezi A.Ş. Kurucu Ortağı
İZİKAT Üyesi
Taraflar arasında yaşanan uyuşmazlık, tarafların sahip oldukları ya da sahip olduklarını düşündükleri hakların varlığına ilişkin menfaat dengesinin bozulması ile ortaya çıkar. Uyuşmazlık durumunda taraflar kendi menfaatlerine olacak şekilde talepte bulunmaya başlar. Ancak tarafların uzun süre uyuşmazlığa maruz kalması , kişisel ilişkileri bozacağı gibi sosyal barışı da olumsuz olarak etkiler. Tarih boyunca bütün toplumlarda, kültürlerde insanlar arasında çeşitli biçimde uyuşmazlıklar ortaya çıkmış ve uyuşmazlıkların çözümü amacıyla birçok yöntem geliştirilmiştir. Her ne kadar ihtilafların çözümü için yargı yoluna gidilebilse de bu sürecin uzun ve masraflı olması, alternatif çözüm yolları arayışını doğurmuştur.
Zaman içerisinde mahkemeye başvurmadan önce, dostane çözüm yöntemlerinin etkinliği yasal düzenlemelerle hukuk sistemlerine dâhil edilerek, alternatif çözüm yollarının önü açılmıştır. Hukuk sistemi gelişmiş ülkelerde, alternatif çözüm yöntemlerinden biri olarak sıklıkla kullanılan arabuluculuk, Türk Hukuk Sistemi’ne 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 22 Haziran 2012 tarihinde yürürlüğe girmesi ve birincil mevzuata ek olarak Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26 Ocak 2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla uygulanmaya başlamıştır.
Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla, uyuşmazlık yaşayan tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen, tarafsız ve bağımsız olarak hareket eden arabulucu, mahkemede karar veren hakimden farklı olarak tarafları ortak karara ulaştıran kişidir.
Müzakerelere, kararın sonuçlarına bizzat katlanacak tarafların katılımının sağlanması ve bu aşamada tarafların çatışmadan ziyade doğru iletişim ve menfaate odaklanması yönündeki arabulucunun rolü tarafları uyuşmazlığın çözümüne daha çok yaklaştırmaktadır. Ulusal ve uluslararası çalışmalarda, arabulucunun sürecin en başından itibaren hemen hemen her noktasında, karar verme yetkinliği ve yetkisi olan taraflarla doğrudan temas kurmasının masada bazen konu kilitlense bile yeniden canlandırma, yaratıcı çözümler üretme, sürdürülebilir sonuçlar elde edilmesindeki katkısı kesinlikle kabul edilmektedir.
Arabuluculuk sürecinin en önemli faydası, yıllarca sürebilecek yargılama süreci sırasında zarar görme olasılığı yüksek olan ilişkilerin korunmasını ve sürdürülebilmesini sağlamasıdır. Arabuluculuk tarafların sürece dahil olarak isteklerini daha açık ve kapsamlı bir şekilde özgürce ifade edebildikleri -yani kontrolün tamamen tarafların elinde olduğu- ve karşılıklı anlaşma sağlanmasına yönelik bir süreç olduğundan, mahkeme yargılamalarının aksine davacı-davalı, haklı-haksız veya kazanan-kaybeden ikilemlerinden sıyrılarak iki tarafın da kazanan olarak masadan ayrılabilmelerini sağlar. Süreçte kazanan ve kaybeden yoktur; taraflar haklı ya da haksız olduklarını kabul etmek zorunda değildir.
Taraflar, serbest iradeleriyle hareket edebildikleri iş ve işlemlerden kaynaklanan özel hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk yoluna gidebilirler. Ancak, arabuluculuğun dava şartı olduğu uyuşmazlıklarda, dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunludur. Arabuluculuğa devam etmek ve sürecin sonunda anlaşıp anlaşmamak tarafların ihtiyarındadır. Gönüllülük dışında arabuluculuğun belki de en önemli özelliği, gizliliktir. Aksi kararlaştırılmadıkça, arabuluculuk faaliyeti esnasında elde edilen bilgilerin karşı tarafla veya üçüncü kişilerle paylaşılması ve arabuluculuk sürecinde hazırlanan belgeler ve süreçte yapılan açıklamaların anlaşmaya varılamaması hâlinde yargısal yollarda delil olarak kullanılması mümkün değildir.
Taraflar, gizlilik içerisinde yürütülen müzakere sürecinde, birbirlerini daha iyi anlayabilmekte, dava aşamasında dilekçelerinde yazamadıkları duygularını, düşüncelerini, beklentilerini hatta kırgınlıklarını dile getirebilmekte, müzakere sürecinde ortak belirleyecekleri uzman bilirkişilerden görüş alarak uyuşmazlığı somut olarak ortaya koyabilmektedir.
Arabulucu, süreç sonunda, tarafların anlaştıkları hususları tutanak altına alır. Anlaşma sağlanan konuların yer aldığı anlaşma belgesinin imzalanmasından sonra, taraflar, anlaşma sağlanan konularda dava yoluna gidemeyeceklerini ,yapılan anlaşmanın kendileri için bağlayıcı olduğunu kabul etmiş olurlar. Anlaşma belgesinin iptali ancak irade sakatlığına neden olan hata-hile-tehdit gibi durumların varlığı halinde sözkonusu olabilecektir. Bu şu anlama gelir ki taraflarca imzalanan anlaşma belgesi kesinleşmiş mahkeme kararı (ilâm) gibi sonuç doğuracak niteliğe sahiptir. Varılan anlaşmaya uyulmaması halinde anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi alarak anlaşmanın gereğinin yerine getirilmesi için yargı organlarına doğrudan başvuru imkânı vardır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu her ne kadar ihtiyari arabuluculuk kurumu esas alınarak kaleme alınmış olsa da mevzuattaki son değişikliklerle, dava açmadan önce arabuluculuk yoluna başvurma zorunluluğu getirilmiştir. Arabuluculuğun dava şartı kapsamına alınmasındaki en büyük hedef, uygulamanın artmasını ve bilinirliği sağlamaktır.
Arabuluculuğun dava şartı olduğu hallerde davacının dava açabilmesi için arabuluculuk yoluna başvurulması ve arabuluculuk faaliyetinin sonunda verilen ve anlaşmaya varılamadığını gösteren son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemesi gerekmektedir.
İş hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar, ticari uyuşmazlıklar, tüketici uyuşmazlıkları ,kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar, Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklanan uyuşmazlıklar, tarımsal üretim sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklar ve komşu hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar için dava açmadan önce arabuluculuğa başvuru zorunlu hale gelmiştir. Aile Hukukunda ise tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edecekleri konulara ilişkin uyuşmazlıklarda da arabuluculuk kurumunun dava şartı haline getirilmesi ile ilgili mevzuat çalışmaları devam etmektedir.
Sonuç olarak, taraflar dava yoluna gitmeksizin ihtiyari arabuluculuk yoluna başvurarak anlaşabilecekleri gibi dava şartı kapsamında zorunlu olarak başvurdukları arabuluculuk sürecinde de anlaşma sağlayarak uyuşmazlıkları sona erdirebilirler.