Cuma, Mayıs 2, 2025

“Kırgınım, saçılmış/bir nar gibiyim”

Bugün, bu yazıyı kaleme alırken (27 Şubat 2025 Perşembe) bir haber düşüyor önüme; Madımak sanıklarından 17’si daha tahliye edilmiş!.. Madımak bir kez daha yanıyor bu haberle, orada yanan canların yakınlarının, aslında vicdan sahibi herkesin yüreği kanıyor. O kara günü, 2 Temmuz 1993 Madımak’ı ve üç gün sonraki bir başka kara günü, 5 Temmuz 1993 Başbağlar’ı hatırlıyorum ister istemez…

2 Temmuz ve 5 Temmuz 1993, Türkiye’nin birlikte düşünülmesi gereken kara günleri… Türkiye’yi Atatürk Türkiyesi’nden uzaklaştırmak isteyenlerin arsızca, haince, çılgınca terörist eylemlerinin gerçekleştirildiği günler…

Sözü Dr. Behçet Aysan’a, Madımak’ta yaşamına hunharca son verilen 70’lerin, 80’lerin iz bırakan şairine getirmek istiyorum. Geçenlerde bu köşede bir hekimden, Dr. Devrim Demirel’den ve kitabından söz etmiştim… O yazıyı okuyan Demirel gibi bir başka cerrah arkadaşım, Opr. Dr. Cengiz Alp de şu meşhur anektodu iletti: “Tıp fakültesinden arada bir de doktor çıkar!” Bu arada, Cengiz Alp’in yıllarca birlikte hastane işlettiği Dr. Ercan Kesal da malum edebiyat ve sinema ile iştigal ediyor.

Urla’daki UrlaDam’da da sanata, kültüre ortam sunuyor. Dr. Aysan da dönemin iz bırakan önemli bir şairi, aydın kimliğini hak eden bir hekim. Türk Tabipler Birliği (TTB) 2 Temmuz 1993’te Madımak’ta katledilen şair-doktor Behçet Aysan anısına her yıl şiir ödülü veriyor. Bu yılki TTB Behçet Aysan Şiir Ödülü Töreni 24 Şubat’ta Kadıköy’de, Yeldeğirmeni Kültür Sanat Merkezi’nde yapıldı. Aysan’ın kızı, değerli tiyatrocu ve yazar Eren Aysan’ın ödül törenine nazik davetini alsam da İzmir’de olduğum için maalesef katılamadım ama uzaktan takip ettim. TTB’nin Behçet Aysan’ın anısını yaşatmaya dönük ödülünü değerli buluyorum.

İz bırakan bir şair: Dr. Behçet Aysan
Dr. Behçet Aysan, katledildiğinde 44’ünün içindeydi. Babası Edip Bey gibi şiire gönül vermişti. Ankara’dan İstanbul’a askeri ortaokul ve lise için geldi. Kuleli sonrasında askeri öğrenci olarak yeniden Ankara Tıp Fakültesi’ne girince başkentin yolunu tuttu. 12 Mart ve sonrası, onun da üzerinden geçti. Tıp Fakültesi o yüzden geç bitti. İzmit’teki ilk doktorluğu sonrasında bu kez psikiyatri ihtisası için yeniden başkente geldi. Şiir giderek öne çıktı. 1940-60 kuşağının toplumcu şiir anlayışından beslenen toplumcu gerçekçi bir hatta yer aldı. 1984’te “Sesler ve Küller” ile Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü’nü, 1986’da “Eylül” ile Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü, 1987’de “Deniz Feneri” ile Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü’nü aldı. Ödüllü kitapların dışında imzasını taşıyan kitapları şunlar: “Karşı Gece” (1983), “Şiirler” (1990), “Behçet Aysan Kitabı” (1993), “Üç Kardeştiler” (Radyo oyunu, 1995).

Ödül bu yıl Egemen Berköz’e
Doğan Hızlan, Cevat Çapan, Turgay Fişekçi, Ali Cengizkan ve Haydar Ergülen’den oluşan seçici kurul bu yıl ödüle Egemen Berköz’ün “Yalnızlık Tanımları” kitabını değer gördü. Seçici kurulun, ödülü başvuru yapanların yanında geçen yıl yayınlanan şiir kitaplarını da inceleyerek verdiğini öğrendim.

Seçici kurulun tutanağındaki ödülün Egemen Berköz’ün kitabına verilme gerekçesi şöyle:
“65 yıla yaklaşan şiir uğraşısının sesini hep bir meşale olarak içinde taşıyan, günlük yaşantının katmanlarından yakaladığı ayrıntılı gözlemlerle bu ateşi sürekli besleyen, kendi kişiselliğinin ötesinde çoğul olanı ortaklaşa kılan, duru söyleyişiyle bu kitabında da Türk şiirindeki ayrıcalıklı yerini pekiştiren Egemen Berköz’ün Yalnızlık Tanımları kitabına verilmesini oybirliğiyle verilmesini seçici kurulumuz uygun buldu.”

Sunumunu Serdar Orçin, Cansu Fırıncı ve Bennu Yıldırımlar’ın yaptığı ödül töreninde Doğan Hızlan ve Turgay Fişekçi konuştu. Edebiyat ve şiir dünyasının bir araya geldiği, şiirin nabzının attığı tören, Burçin Büke ve Güvenç Dağüstün’ün verdiği konserle son buldu.

Egemen Berköz ile yolumuz bir dönem Cumhuriyet gazetesinin Şişli’deki İlhan Selçuk’lu merkezinde kesişti. O kültür servisini yönetiyordu. Aynı zamanda Cumhuriyet Kitapları yayın kurulundaydı. Ben de Cumhuriyet Kitapları’nın editörlüğünü yaptığım için diyaloğumuz oluyordu. Kendine özgü, nüktedan, büyük birikimi olsa a hiç ‘bağırmayan’ kimliğiyle adeta ders verirdi duruşuyla. Seçici kurulun isabetle ödülü ona verdiğini düşünüyorum. Eren Aysan da şimdi Cumhuriyet’te lezzetli köşe yazıları kaleme alıyor. Ben de Ata yadigarı Cumhuriyet’ten kopamıyorum, Cumhuriyet Ege’de şimdi sadece futbol, özellikle İzmir futbolunu kaleme alıyorum.

O şiirler, o şarkılar…
“Dr. Behçet Aysan” demişken… Onun şiirlerinden bestelenen şarkılardan bir süre önce oluşan ve dijital platformlarda yayınlanan Yanık Ağıt albümünü de hatırlatmak isterim. O şarkıları dinleyin, dinletin… Onlardan birisi de “Bir Eflatun Ölüm”. “Kırgınım, saçılmış/bir nar gibiyim” dizeleriyle başlayan, insanın içine, yüreğinin derinliklerine işleyen bir şiirdir pek çok şiiri gibi.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Muzaffer Ayhan Kara

Diğer Yazarlar