ABD seçimlerini Trump’ın kazanması sonrası, farklı alanlarda alışılagelmişin dışında uygulamalara şahit olmaya başladık. Bunlardan bir tanesi de bugün yürürlüğe giren ve İngilizcede “Tariff” olarak adlandırılan ek gümrük vergisi oldu. Çin ile karşılıklı restleşme sonucu da Çin ilk aşamada koyduğu %34’lük vergiden vazgeçmediği takdirde ABD bu ülkeye %104 oranında ek vergi koyduğunu açıkladı ve bugün 9 Nisan, uygulamanın başladığı ilk gün.
Herşeyden önce serbest ticaretin tam adil bir şekilde olmasa da tüm dünyada refah seviyesini arttırdığını şahsen kabul ediyorum. Ayrıca getirilen ek vergiler kimin cebinden çıkıyor ve kimin cebine giriyor ona da bakarsak, cebini boşaltacak olanın tüketici, dolduracak olanın ise devlet olduğunu görüyoruz.
Bir yandan Elon Musk gibi kişilerle devletin küçülmesi için kurumları kapatma, işten çıkarma yetkisi verirken, diğer taraftan belki bütçe açığını kapamada etkili olabilecek bir kaynak yaratılmış olacak. Ama sonuçta bu kaynak tüketiciden başkasının cebinden çıkmayacak; diğer bir deyimle tüketici ek bir vergi ödemek zorunda kalacak.
Konu ile ilgili olarak bugün BBC’nin sitesinde “BBC Verify” başlığı altında Ben Chu adlı gazetecinin bir yazısı yer aldı. Bu yazıyı aşağıda dikkatinize sunuyorum:
Başkan Donald Trump, 9 Nisan Çarşamba günü Çin mallarına %100’ün üzerinde ek vergi getireceği tehdidin yaptıktan sonra, Çin ile ABD arasında tam ölçekli bir ticaret savaşının yaşanması bekleniyor. Çin, ABD’nin zorlamalarına teslim olmak yerine “sonuna kadar savaşacağını” söyledi ve buna yanıt olarak kendi ticaret engellerini ABD’ye karşı artırdı.
Bu artan ticaret çatışması dünya ekonomisi için ne anlama geliyor?
Ne kadar ticaret yapıyorlar?
İki ekonomik güç arasındaki mal ticareti geçen yıl yaklaşık 585 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ancak, ABD’nin Çin’den ithalatı 440 milyar dolar, Çin’in ise ABD’den ithal ettiği miktar 145 milyar dolar civarındaydı.
Bu durumda 2024’de, ABD’nin Çin ile ticaret açığı 295 milyar dolar olarak kaydedildi. Bu, ABD ekonomisinin yaklaşık %1’ine denk gelen büyük bir ticaret açığı. Ancak, Trump’ın bu hafta defalarca iddia ettiği 1 trilyon dolarlık rakamdan daha az.
Trump, başkanlık döneminin ilk yılında Çin’e önemli ek vergiler getirmişdi. Bu vergiler Joe Biden tarafından da korundu ve hatta üstüne ilave edildi. Bu ticaret engellerinin sonucu, ABD’nin Çin’den ithal ettiği malların dış ticaretdeki payı 2016’daki %21’den geçen yıl %13’e düşümesine yardımcı oldu.
Bu nedenle, ABD’nin Çin’e olan ticaret bağımlılığının son on yılda azaldığını görüyoruz. Ancak, analistler bazı Çin mallarının ABD’ye olan ihracatının, Güneydoğu Asya ülkeleri aracılığıyla yeniden yönlendirildiğine dikkat çekiyorlar.
Örneğin, Trump yönetimi 2018’de Çin’den ithal edilen güneş panellerine %30’luk ek vergi koydu. Ancak, ABD Ticaret Bakanlığı, 2023’te Çinli güneş paneli üreticilerinin montaj operasyonlarını Malezya, Tayland, Kamboçya ve Vietnam gibi ülkelere kaydırdığını ve ardından bitmiş ürünleri bu ülkelerden ABD’ye göndererek vergiden etkili bir şekilde kaçındıklarını gösteren kanıtlar sundu.
Bu ülkeler üzerinde uygulanacak yeni “karşılıklı” ek vergiler, nihayetinde Çin menşeli bir dizi malın ABD’deki fiyatlarını artıracaktır.

ABD ve Çin Birbirlerinden Ne İthal Ediyor?
2024’te ABD’nin Çin’e yaptığı en büyük mal ihracat kategorisi soya fasulyesiydi – Bu tarım ürünü Çin’in 440 milyon olarak tahmin edilen domuz nüfusunu beslemek için kullanılıyor. ABD ayrıca ilaç ve petrol de gönderdi.
Diğer taraftan, Çin’den ABD’ye büyük miktarda elektronik, bilgisayar ve oyuncak ihracatı yapıldı. Elektrikli araçlar için hayati öneme sahip çok sayıda batarya da ihraç edildi.
ABD’nin Çin’den yaptığı ithalatın en büyük kategorisini teşkil eden akıllı telefonlar, toplam ithalatın %9’unu oluşturmakta. Bu akıllı telefonların büyük bir kısmı, ABD merkezli çok uluslu bir şirket olan Apple için Çin’de üretilmektedir.
ABD’nin Çin’e uyguladığı vergiler, son haftalarda Apple’ın piyasa değerinin düşmesinin başlıca nedenlerinden biri oldu. Apple’ın hisse fiyatı, geçtiğimiz ay %20 oranında geriledi.
Çin’den ABD’ye İthal Edilen Tüm Bu Ürünler, Trump yönetiminin Pekin’e zaten %20’lik bir tarifeyi uygulamaya koyduğundan Amerikalılar için zaten oldukça pahalı hale gelmişti. Eğer tarife %100’e yükselirse – tüm mallar için – o zaman etki beş kat daha büyük olacak.
Bu arada ABD’nin Çin’e yaptığı ihracat da Çin’in misilleme tarifeleri nedeniyle fiyat artışı yaşayacak, bu da nihayetinde Çinli tüketicilere benzer bir şekilde zarar verecek.
Ancak konulan ek vergilerin ötesinde, bu iki ülkenin birbirlerine ticaret yoluyla zarar vermek için başka yollar da var.
Çin, bakır ve lityumdan tutun, nadir toprak elementlerine kadar birçok hayati metalin işlenmesinde merkezi bir role sahip. Pekin, bu metallerin ABD’ye ulaşmasını engelleyebilir. Bu, daha önce askeriye tarafından termal görüntüleme ve radar sistemlerinde kullanılan germanyum ve galliyum adlı iki malzeme için yapılmış olan bir uygulama.
ABD için ise, Joe Biden tarafından başlatılan Çin’e yönelik teknolojik ablukayı sıkılaştırarak, Çin’in hâlâ kendisi üretemediği yapay zeka gibi uygulamalar için hayati öneme sahip ileri düzey mikroçipleri ithal etmesini zorlaştırmaya çalışabilir.
Donald Trump’ın ticaret danışmanı Peter Navarro, bu hafta ABD’nin, Kamboçya, Meksika ve Vietnam gibi diğer ülkelere, eğer bu ülkeler ABD’ye ihracat yapmaya devam etmek istiyorlarsa, Çin ile ticaret yapmamaları için baskı uygulayabileceğini, öne sürdü.
Diğer Ülkeler Nasıl Etkilenir?
ABD ve Çin, küresel ekonominin bu yıl itibarıyla yaklaşık %43’ünü oluşturuyor, bu da Uluslararası Para Fonu’na (IMF) göre büyük bir pay. Eğer bu iki ülke, büyümelerini yavaşlatacak veya hatta onları resesyona sokacak şekilde tüm ölçekli bir ticaret savaşına girerlerse, bu durum, diğer ülkelerin ekonomilerine daha yavaş küresel büyüme biçiminde zarar verebilir.
Küresel yatırım da bu kapsamdamuhtemelen zarar görecektir.
Başka Potansiyel Sonuçlar da Var
Çin, dünyanın en büyük üretim ülkesi olup, nüfusunun iç tüketiminden çok daha fazla üretim yapmaktadır. Zaten neredeyse 1 trilyon dolarlık bir mal fazlası veriyor – yani, dünya genelinde ithal ettiğinden daha fazla mal ihraç ediyor. Ve çoğu zaman bu ürünleri, iç destekler ve devlet mali yardımları (örneğin, uygun faizli krediler) gibi iç teşvikler sayesinde gerçek üretim maliyetinin altında üretiyor, özellikle de favori şirketler için.
Çelik bunun iyi bir örneği. Eğer bu tür ürünler ABD’ye giremeyecek olursa, Çinli firmalar bu ürünleri yurt dışında “dumping” yapmaya çalışabilirler. Bu bazı tüketiciler için faydalı olabilirken, aynı zamanda, iş ve ücret tehditleriyle birlikte, diğer ülkelerdeki üreticilerin zarar görmesine yol açabilir.
Özellikle bu kapsamda, İngiltere Çelik lobisi, çelik arzının fazlalığının potansiyel olarak İngiltere pazarına yönlendirilmesi tehlikesine dikkat çekti.
Sonuç olarak diyebiliriz ki Çin-ABD ticaret savaşının tüm dünyaya etkileri hissedilecektir ve serbest ticaretin avantajları hızlı bir şekilde kaybolacaktır. Ticaret çevreleri, bu yazıyı kaleme alan ben de dahil, etkilerin son derece olumsuz olacağını düşünmekteyiz.