Perşembe, Temmuz 3, 2025

İzmir’de karşılıksız çek tutarı ilk 3 ayda 3,6 milyar TL

Mahmut Özgener, karşılıksız çek oranlarının mevcut piyasa koşullarında ciddi şekilde arttığını ve işletmelerde kapasite düşüşlerinin başladığını söyledi

İzmir Ticaret Odası’nın (İZTO) nisan ayı olağan meclis toplantısı Meclis Başkanı Selami Özpoyraz idaresinde gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, artan maliyetler, nakit sıkıntısı ve kısıtlı finansman erişimi nedeniyle şirketlerin zorlandığını, öz sermayesi kısıtlı firmaların, bu koşullar altında daha da zor günler yaşayabileceğini ifade etti. Özgener, “Karşılıksız çek oranlarının mevcut piyasa koşullarında ciddi şekilde arttığı, işletmelerde kapasite düşüşleri başladığı, bu gelişmelerin, üretim ve istihdamın artırılmasını engelleyen temel bir faktör olduğu görülüyor. Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi verilerine göre; İzmir’de 2024 yılı içinde en yüksek karşılıksız çek tutarı 1,9 milyar TL ile Aralık 2024’te gerçekleşti. Bu tarihten Mart 2025’e kadar tutarda bir düşüş olduğunu görüyoruz.  Ancak, 2025 yılı ilk 3 aylık karşılıksız çek tutarı 3,6 milyar TL ile geçen yılın aynı dönemine göre 1,1 milyar TL daha yüksek seyrediyor. İç piyasadaki daralma kâr marjlarının azalmasına neden oluyor ve bu durum firmaların büyüme potansiyelini sınırlandırıyor” dedi.


Protestolu senetlerde yüzde 30 artış

Üyelerin en büyük sorunlarının başında finansmana erişim konusunun geldiğini dile getiren Özgener, “Ekonomik Programın başladığı tarih olan Temmuz 2023’ten bugüne azalan şirket karlılıkları söz konusu. Bu nedenle, enflasyonun düşmesi için gerekli olan ekonomik faaliyetlerdeki yavaşlamanın reel sektörümüzün katlanacağı sıkıntılara eşdeğer bir enflasyon düşüşü yaratması, programın başladığı zamana göre daha kritik bir hale geldi. 2025 yılı itibarıyla sürdürülebilir bir ekonomik iyileşme sağlanabilmesi ve krediye erişimin kolaylaştırılması için, öncelikle enflasyonla mücadeleye devam edilmesi gerekiyor. İç ticaretten gelen sinyalleri de dikkate almamız gerekiyor. Ticari TL kredi faizlerinde Mart ortasına göre 600-800 puan arası artış söz konusu.  Protestolu senetler şubat ayı itibarıyla geçen seneye göre yüzde 30 artış gösteriyor. Bu oran, pandemiden beri en yüksek oran” dedi.


“Zirai don, tarımsal üretimde ciddi hasara yol açtı”

Mevcut döviz kurunun ihracatta kârlılığı düşürdüğünü, iş gücü maliyetleri ve diğer operasyonel giderlerin ise; şirketleri ek yük altına soktuğunu belirten Özgener, “Nitelikli personel eksikliği ve tedarik zinciri aksaklıkları, üretim ve hizmet sektörlerinde sorunlara yol açıyor, nakit sıkıntısının piyasadaki genel hareketliliği de olumsuz etkileniyor. Bu şartlar altında; üyelerimize yönelik yeni finansman destekleri, teşvikler ve yapılandırmaların devreye alınmasının, özellikle nakit akışının rahatlatılması gerekiyor. Üretim kapasitesinin verimli kullanılması ve uluslararası pazarlarda rekabet gücünün artırılması konularında adımlar atılmalı. Zirai ürünlerde yaşanan don olayı da bu ayın önemli gelişmeleri arasında. Ülkemizin farklı kesimlerinde yaşanan zirai don felaketi, tarımsal üretimde ciddi hasara yol açtı. Bu durumun özellikle yaz meyve ve sebzelerinde hasat kaybına yol açtığını ve rekoltenin az olmasına yol açacağı nedeniyle fiyat artışı olarak yansıyacağını öngörüyoruz. Yaşanan don olayları karşısında üretimin devamlılığı için üreticilerimizin desteklenmesi gerekiyor. Ziraat Bankası başta olmak üzere bankalarımızdan tarımsal üreticilerimizin borçlarının faizsiz ertelenmesini, kredi imkanı sağlanmasını ve yaşanan kayıp nedeniyle sigorta konusunda kolaylık sağlanmasını bekliyoruz” diye konuştu.


İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, “Ticari TL kredi faizlerinde mart ortasına göre 600-800 puan arası artış söz konusu.  Protestolu senetler şubat ayı itibarıyla geçen seneye göre yüzde 30 artış gösteriyor” dedi

“Krediye erişim kolaylaştırılmalı”

Üretim amaçlı tedarik işlemlerinde kullanılan ticari kart harcamalarının kısıtlanmasının sektörlerin yaşadığı finansal sıkıntıları artırdığını ifade eden Özgener, “Finansal koşullar zaten zorken, bankalar tarafından işletmelere ait ticari kredi kartı harcamalarına getirilen işlem kısıtlamaları iş insanlarımızın elini kolunu bağlıyor. Üyelerimizden, kredi kartı limitlerinin fiilen tam olarak kullandırılmadığı, bankaların blokaj uygulamaları veya işlem bazlı kısıtlamalar getirdiğine ilişkin bildirimler alıyoruz. Bu çerçevede, işletmelere tahsis edilen ticari kredi kartı limitlerinin fiilen kullanılabilir hale getirilmesi, bu kartlara yönelik harcama kısıtlarının kaldırılması ve sektörel bazda farklılaşan ihtiyaçlara uygun esnek kullanım koşullarının sağlanması büyük önem taşıyor. Özellikle KOBİ’lerin nakit akışlarını koruyabilmeleri için ticari kredi kartlarında taksitlendirme olanaklarının artırılması gerektiğine inanıyoruz. Reel sektörün sağlıklı işleyişi ve ekonomik istikrarın sürdürülebilmesi için krediye erişimin kolaylaştırılması ve finansman araçlarının etkin ve işlevsel hale getirilmesi kritik öneme sahip” dedi.


“Reform ajandası zorunlu”

OECD’nin, ülke bazlı ekonomik incelemeleri kapsamında hazırladığı son “Türkiye İnceleme Raporu” başlıklı raporuna göre, ülkemizin iş gücü becerilerinin, diğer OECD ülkelerinin gerisinde kaldığını belirten Özgener, “Bu da ülkemizin yüksek beceri gerektiren imalat ve hizmet sektörlerinde verimlilik ve rekabet gücünün sınırlı kalmasına neden oluyor. Bu noktada; daha esnek iş gücü piyasaları ve iş kaybına karşı genişletilmiş sosyal politikalar ile istihdam teşvik politikalarının, stratejik büyüme hedeflerini desteklemesi gerekiyor. OECD’nin bu raporu, aslında bize güçlü ve kapsayıcı bir ekonomi için sadece mali değil, sosyal, çevresel, eğitim, işgücü ve yönetişimsel boyutları içeren bütüncül bir reform ajandasının önemini gösteriyor. İçinde bulunduğumuz şartlar da kronik enflasyon ve verimlilik problemlerimizi halletmek için reform ajandasını zorunlu hale getiriyor.  İzmir iş dünyası olarak, ekonomik verimliliğimizi artıracak reform ajandasının gerek yerel düzeyde gerek ulusal ölçekte uygulanmasını desteklemeye devam edeceği” ifadelerini kullandı.


İnciraltı planına destek

Sağlık turizminin, kentin nitelikli bir turizm modeli oluşturması ve sürdürülebilir yatırım çekebilmesine önemli katkı sunacağını aktaran Özgener, “İnciraltı’nın bu vizyon doğrultusunda sağlık turizmine kazandırılmasını önemsiyoruz ve destekliyoruz. Uzun süredir beklediğimiz ve kentimizin değerine değer katacak İnciraltı 1/100.000’lik Planları’nın Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onaylanmasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Buna bağlı olarak 1/5.000 ve 1/1.000’lik planlara ilişkin çalışmaların da bir an önce tamamlanmasını diliyoruz. Bu projenin hayata geçmesiyle, kentimiz sağlık turizmi alanında, eğitim, spor, sosyal donatı ve yeşil alanı kapsayacak şekilde 2 milyon 200 bin metrekare yer kazanacak. Bu süreçte; kamuoyunda şahit olduğunuz üzere, henüz Proje planları açıklanmadan birçok eleştiriye maruz kalmasını ve karşı çıkılmasını kesinlikle doğru bulmuyoruz. Kent paydaşları olarak her zaman ortak akıl çerçevesinde İzmir’e kazandırdığımız birçok değer gibi, bu kıymetli projeye de hep birlikte sahip çıkmalı, arkasında durmalı ve sonunda da elde edilecek olan başarıyı yine hep birlikte kutlamalıyız. Bir diğer projemiz olan Kemalpaşa Lojistik Merkezi için genel yerleşim planımız Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü’ne havale edildi. Planların Genel Müdürlük tarafından onaylanmasına müteakip temel atarak inşaatına başlayacağız” dedi.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM