Pamuk üretiminde küresel sıcaklıklar, su kaynaklarının azalması ve lif kalitesindeki düşüş üreticileri zor durumda bırakıyor
ŞURA NUR SAVRANOĞLU
Türkiye’nin pamuk üretiminde önemli bir yere sahip olan Ege Bölgesi, son beş yılda ekim alanlarında dikkat çeken bir artış yaşadı. İzmir ve Manisa’da yaklaşık yüzde 20, Aydın’da ise yüzde 13 oranında artan pamuk üretim alanları, bölgenin tarımsal üretim potansiyelini ortaya koyarken; artan küresel sıcaklıklar, su kaynaklarının azalması ve lif kalitesindeki düşüş ise üreticileri zor durumda bıraktı. İyi Tarım ve Organik Tarım Uzmanı ile Canbel Tarım Genel Müdürü Sibel Elbir konuya ilişkin TİCARET Gazetesi’ne önemli açıklamalarda bulunarak Ege Bölgesi’nin Türkiye’deki pamuk üretiminin yaklaşık yüzde 30’nu karşıladığını ve bununda yaklaşık 700 bin ton kadar kısmının yine Ege Bölgesi’nden elde edildiğini belirterek, “Türkiye’nin önemli pamuk üretim bölgelerinden biri olan Ege Bölgesi’nde, TÜİK verilerine göre 2020 yılına kıyasla ekim alanlarında artış görüldü. Bölgede üretilen kütlü pamuk miktarı bakımından Aydın yaklaşık 250 bin ton ile ilk sırada yer alırken, İzmir 159 bin ton ile ikinci, Manisa ise 82 bin ton ile üçüncü sırada yer aldı” dedi.
Ege pamuğunun en büyük özelliğinin lif kalitesinin yüksek olmasından kaynaklandığını belirten Elbir, “Lif kalitesi ne kadar iyi olursa elde edilen kumaşların sağlamlığını doğrudan etki etkiliyor. Kalite düşüşü ile elbette kayıplar söz konusu bu kayıpların sebeplerinden birisi de aynı kalite ve standartta pamuğun tedariğinin az olması söylenebilir” dedi.
“Pamuk ekiminde ciddi bir azalma yaşanması bekleniyor”
Tarımda üretimsel verimliliğin korunabilmesi için su kaynaklarının bilinçli bir şekilde kullanılmasının elzem olduğuna dikkat çeken Elbir, iklim değişikliğinin pamuk üretimi üzerine etkilerine dair açıklamalarda bulunarak, “Geçtiğimiz yıllarda bölgemizde pamuk üretim sezonunda 6 ila 8 kez sulama yapıldığı biliniyor. Ancak son yıllarda artan küresel sıcaklıklar ve buna bağlı olarak su kaynaklarının azalması, sulama sayılarında düşüşe neden oldu. Öyle ki, bazı üreticiler geçtiğimiz sezonu yılda yalnızca 2-3 sulama ile geçirmek zorunda kaldı. Menemen bölgesinde tarımsal sulamanın yaklaşık yüzde 57’si pamuk üretimi için kullanılmakta olup, tarımda kullanılan suyun büyük bir kısmı pamuk sulamasına ayrılıyor. Sizlerde belki duymuşsunuzdur. Bu yıl Aydın’ın Söke Ovası’nda Valilik kararıyla tarım alanlarının yüzde 50’sine su verilmeyeceği bildirildi. Pamuk üretimi açısından önemli bir bölge olan Söke Ovası’nda alınan bu kararla birlikte pamuk ekiminde ciddi bir azalma yaşanması bekleniyor. Beklenen kış yağışlarının gerçekleşmemesi, pamuk ekim sezonunun yaklaşmasıyla birlikte, ekiliş alanlarında azalma olabileceği yönünde endişeleri de artıyor” diye konuştu.
“Kaliteli lif üretimi çiftçi tarafından benimsenmiyor”
Son üç yılda Ege pamuğunun kalitesinde belirgin bir düşüş olduğunu belirten Elbir, “Pamuk üretimindeki düşüşün başlıca sebeplerinden biri, kaliteli lif üretiminin üreticiler tarafından yeterince benimsenmemiş olması. Ayrıca, kaliteli ve kalitesiz (veya kirli) pamuk arasında piyasada anlamlı bir fiyat farkının bulunmaması, çiftçileri kalite yerine kilogram bazında daha yüksek verim almaya yönlendiriyor. Bir diğer önemli konu ise defoliant (yaprak döktürücü) uygulamalarında kullanılan ilaçların yeterince etkili olmaması. Bu durum, hasat sırasında pamuk üzerinde yaprak kalmasına ve dolayısıyla daha kirli ürün elde edilmesine neden olarak, lif kalitesini doğrudan olumsuz etkiliyor. Bunların yanı sıra kaliteli lif verebilen çeşitler yerine daha yüksek verim sağlayan ancak lif kalitesi düşük olan çeşitlerin tercih edilmesi de kaliteyi düşüren faktörlerden biri. Ek olarak, sahada çok sayıda farklı çeşitlerin bulunması ve bu çeşitlerin karışık olarak balyalanması, belirli bir standart sağlanamamasına yol açarak kalite kontrolünü zorlaştırıyor” diye belirtti.

“Konvansiyonel üretim bizi geride bırakıyor”
Üç yıl önce İzmir, Bergama, Söke ve Manisa gibi üretim merkezlerindeki pamuk kalitesi ile bugünün arasındaki mevcut farkları değerlendiren Elbir, “Türkiye’de pamuk üretiminde kalite odaklı üretimin teşvik edilmemesi, çiftçilerin kârı yalnızca verim artışıyla ölçmesine neden oluyor ve lif kalitesi göz ardı ediliyor. Dünya genelinde üretilen pamuğun büyük bir bölümü sertifikasyon sistemlerine dahil edilirken, Türkiye’de üretimin çoğu hâlâ konvansiyonel olarak gerçekleşiyor. Bu durum, küresel pazardaki rekabet gücümüzü zayıflatırken, kaliteye dayalı sürdürülebilir üretim konusunda ilerleme kaydettiğimizi söylemek ne yazık ki mümkün değil. Brezilya, pamuk üretimine Türkiye’den çok daha sonra başlamasına rağmen, bugün üretiminin yüzde 90’ını Better Cotton standardında gerçekleştirirken, Türkiye’de tüm sürdürülebilir pamuk standartlarına dahil üretimin oranı yüzde 20’yi bile aşamıyor” dedi.
“Kalite kaybı ülke ekonomisini olumsuz etkiliyor”
Son dönemlerde yapılan testlerde yabancı madde oranının yüzde 50 arttığı, kalite açısından ise yüzde 30’a varan kayıplar yaşandığı tespit edildi. Bu durumun sektöre etkilerini değerlendiren Elbir, “Kirli ve düşük kaliteli pamuk üretimi, Türkiye’nin yüksek katma değerli pazarlarda yer almasını engelleyerek sektörde ciddi ekonomik kayıplara yol açıyor. İnce iplik ve beyaz kumaş üretiminde kullanılamaması, fire oranlarının artmasına ve kârlılığın düşmesine neden olurken, dünya piyasasında rekabet gücümüzü zayıflatmakta ve fiyatların düşük kalmasına yol açıyor. Bu kalite kaybı, yıllardır süregelen bir sorun olarak ülke ekonomisini olumsuz etkiliyor” ifadelerinde bulundu.

“En büyük sorun pamuğun kalitesinde”
Türkiye’nin pamuktaki en büyük sorunlarından birisinin pamuk kalitesinde yaşandığına dikkat çeken Elbir, “Buna ek olarak karışık lif balyalama ve aynı kalitede yüksek miktarda pamuğun olmaması büyük sorunlardan birisi, ayrıca dünyada pamuk üretiminde sürdürülebilir standartlarda belgelendirilmiş pamuklar tercih edilirken ülkemizde pamukta belgelendirme veya sürdürülebilir standarda dahil olarak üretim çok fazla benimsenmedi. Bu rekabetçi üretimde bir dezavantaj” diye belirtti.
“Dünya piyasasının altında fiyatlara sahibiz”
Dünya pamuk fiyatlarındaki değişimlerin, İzmir’deki üreticilere yansımalarını değerlendiren Elbir, dünyada pamuk fiyatlarının Türkiye’ye göre daha yüksek olduğunu belirterek, “Küresel fiyat dalgalanmalarına göre bizde de artışlar azalışlar oluyor elbet fakat genel itibari ile dünya piyasasının altında fiyatlara sahip olduğumuz acı bir gerçek” dedi.
“Dökme sistem pamuğun kirlenme ihtimalini artırıyor”
Hasat sırasında yapılan kasa taşıma hatalarının pamuğun temizliğini etkilediğine dikkat çeken Elbir, üreticilerin ve taşımacıların bu konuda alması gereken önlemlere değinerek “Hasattan sonra pamukların büyük bir kısmı dökme sistemle açık kasalarla çırçır fabrikalarına iletiliyor bu sırada kirlenme ihtimali söz konusu oluyor veya aynı araçla taşımadan sonra gerekli temizlik işlemi yapılmadığı zamanda bir etki olduğu söylenebilir. Balyalı sistem hasat makinaları ile iyileştirmek mümkün gibi görünüyor. Ancak bu makinanın kullanımı her bölge de yaygın değil ve yatırım maliyetleri yüksek” diye belirtti.