İstanbul’da gerçekleştirilen Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Olağan Genel Kurulu’nda yönetim kurulu başkanlığı seçimi yapıldı. Yapılan oylamada, derneğin yeni yönetim kurulu başkanlığına Fuat Tosyalı seçildi. Derneğin yeni dönem yüksek istişare konseyi başkanı ise Çolakoğlu Metalurji A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Tevfik Çolakoğlu oldu. TÇÜD Başkanı kurulda yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin iç talebini yerli üretime yönlendirmesi, stratejik açıdan büyük önem taşımaktadır. ABD’nin ve AB’nin yapmakta olduğu budur. Sanayilerini, kendi çelik sektörleri ile yakın koordinasyon içerisinde çalışmayı cazip hale getirecek tedbirler ile yönlendirdiklerini görüyoruz. Türkiye’nin de böyle bir yaklaşıma ihtiyacı bulunmaktadır” dedi.
TÇÜD Başkanı Tosyalı, çelik sektörünün geçtiğimiz 3 yıl içerisinde, bir kısmını dünya çelik sektörüyle ortak yaşadığı ve bir kısmını ise Türkiye’ye özgü olan sıkıntılı günleri geride bıraktığını belirtti. Çelik sektörünü olumsuz yönde etkileyen olayları sıralayan Başkan Tosyalı, “2022 yılında hemen yanı başımızda Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi sonrasında yaşanan olaylar, Avrupa Birliği’nin (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Rusya’ya karşı yaptırım uygulamaları, enerji fiyatlarının olağanüstü ölçülerde artmasına yol açmış, bu durumdan çelik sektörümüz de olumsuz yönde etkilenmiştir. Bu sebeple, 2022 yılında üretimde ciddi gerileme yaşanmıştır. Bu gerileme, enerji fiyat artışlarının kısmen dengelenmesi sebebiyle, 2023 yılında giderilmeye çalışılsa da, bu defa yüzyılın ülkemizde yaşanan en büyük deprem felaketinin etkisiyle, ekonominin tüm birimleriyle birlikte, çelik sektörümüz de sıkıntılı bir dönemden geçmiştir” dedi.
“Kapasitemiz, 2024’te 60 milyon tona ulaştı”
Yaşanan tüm sıkıntılara rağmen, çelik sektörünün, kapasitesini ve teknolojik seviyesini iyileştirme yönünde kullandığını ifade eden Tosyalı, “2021 yılında 54 milyon ton olan kapasitemiz, 2024 yılında 60 milyon tona ulaşmıştır. Ancak, kapasitedeki iyileşme; gerek uluslararası piyasada talebin yeterince canlı olmaması, gerekse Türkiye’nin çelik ürünleri ithalatının hız kesmemesi sebebiyle, yurtiçi üretime yeterince yansımamıştır. Buna rağmen, 2024 yılında, üretimde yüzde 9,4’lük bir iyileşme gerçekleşmiştir. Türkiye’nin iç talebini yerli üretime yönlendirmesi, stratejik açıdan büyük önem taşımaktadır. ABD’nin ve AB’nin yapmakta olduğu budur. Sanayilerini, kendi çelik sektörleri ile yakın koordinasyon içerisinde çalışmayı cazip hale getirecek tedbirler ile yönlendirdiklerini görüyoruz. Türkiye’nin de böyle bir yaklaşıma ihtiyacı bulunmaktadır” diye konuştu. 2024 yılında, AB’ye yapılan ihracatın, miktar bazında yüzde 76, değer bazında ise yüzde 51,8 oranında arttığını söyleyen Tosyalı, toplam ihracatın ise, miktar bazında yüzde 27,6 artışla 13,4 milyon tona, değer bazında yüzde 17,7 artışla 9,8 milyar dolara ulaştığı bilgisini verdi.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Trump’ın açıkladığı yeni çelik vergilerinin uygulanmaya başlanmasının Türkiye açısından olumsuz etkilerinin gözlemlendiğini söyleyen Tosyalı, “Çelik ürünleri ithalatı ise 2024 yılında alınan ticaret politikası önlemlerine rağmen, miktar bazında yüzde 1,7’lik bir artışla 17,4 milyon tona ulaşırken, değer bazında yüzde 9,9 oranında düşüşle 13,2 milyar dolara gerilemiştir. Yassı ve uzun ürün ithalatında düşüş gözlenirken, artan hurda maliyetleri nedeniyle yarı ürün ithalatında yüzde 35’lik dikkat çekici bir artış yaşanmıştır” dedi.
Uzak Doğu ve Güney Asya en büyük tedarikçiler
Uzak Doğu ve Güney Asya’dan yapılan ithalatın yüzde 22,3 oranında arttığına dikkat çeken Tosyalı, “Bu bölgeler Türkiye’nin en büyük tedarikçileri olmaya devam etmiştir. Toplam ithalatın yüzde 56,2’si Dahilde İşleme Rejimi kapsamında gerçekleştirilmiştir. İthalatın halen oldukça yüksek seviyelerde seyretmesi, sektör açısından dikkatle izlenmesi gereken bir mahiyet taşımaktadır. Çelik tüketiminde ithalatın payı yüzde 45 gibi oldukça yüksek bir seviyeye ulaşmıştır. Bu nedenle, iç talebin yerli üretimle karşılanmasını teşvik eden, ithalat bağımlılığını azaltan ve yerli üreticiyi koruyan adımlar atılması büyük önem taşımaktadır. Rekabet gücünün artırılmasını ve sektörün sürdürülebilirliği için, talebin yurt içine yönlendirilmesini sağlayacak politika araçlarının devreye alınmasına ihtiyaç duyuyoruz” diye konuştu.
“Ekonomik programı destekliyoruz”
Sektörün sürdürülebilirliği açısından riskleri sıralayan Tosyalı, “Ticaret savaşlarının yaygın hale gelmesi, AB’nin çelik ve hurda ticaretini engelleyici yaklaşımları, önümüzdeki dönemde sektörümüzün sürdürülebilirliği açısından risk teşkil etmektir. Ancak yeni dünya düzeninde, güçlü bir ekonomi inşa edebilmek için ülke olarak daha önce söz konusu birçok olumsuz senaryoda olduğu gibi, kriz dönemleri için hazırlıklı olmamız büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda, sektör olarak kapasitemizi ve üretim kabiliyetimizi, daha verimli kullanmak, Ar-Ge yatırımlarına odaklanmak ve yüksek katma değerli çelik üreterek, ülkemizin büyümesine azami ölçüde katkı sağlamak, öncelikli hedeflerimiz arasında yer almalıdır” diye ifade etti.
Uygulanmakta olan ekonomik programı desteklediklerini belirten Tosyalı, şunları söyledi: “Yılın ikinci yarısından itibaren, enflasyondaki düşüşe paralel olarak, faiz oranlarının da kademeli bir şekilde düşeceğine ve gerek yatırımlar, gerekse tüketim açısından daha müsait bir ortam oluşacağına inanıyoruz.”