Pazar, Temmuz 13, 2025

“Hibrit eğitim modeli yavaş yavaş uygulanmalı”

Hibrit öğrenme modeli, esnek çalışma koşulları ve erişilebilirlik gibi avantajlara sahip olsa da yüz yüze eğitimin getirdiği sosyalleşme ve toplumsal gelişim açısından zayıf kalabiliyor

GÜLCİHAN ALTINKAYA

Günden güne dijitalleşen dünyayla birlikte geleneksel sınıf anlayışı da yerini yeni nesil eğitim modellerine bırakıyor. Bu noktada hibrit öğrenme modeli öğrenciler için zaman ve mekan engellerini ortadan kaldırmasıyla öne çıkıyor. Hibrit öğrenme modeli, esnek çalışma koşulları, erişilebilirlik gibi avantajlara sahip olsa da yüz yüze eğitimin getirdiği sosyalleşme ve toplumsal gelişim açısından zayıf kalabiliyor. Ancak her öğrencinin teknolojik imkanlara erişimi aynı ölçüde olmadığı için hibrit modelde fırsat eşitsizliği dezavantajı ortaya çıkabiliyor.

Hibrit eğitim modelinin avantajlarını ve dezavantajlarını TİCARET Gazetesi’ne değerlendiren Eğitim İş İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Özgür Şen, çocukların bilgiye erişim kaynaklarına belirli bir plan çerçevesinde ulaşmaları gerektiğine değindi. Her kaynağın güvenilir ve doğru olmadığını belirten Şen, “O yüzden hibrit eğitim modelinin yavaş yavaş uygulanmaya başlaması çocuklarımız için faydalı olacak” dedi.


“Teknoloji olanaklarının kullanımı artırılmalı”

Çağımızda teknolojinin çok hızlı bir şekilde ilerlemesi ve yapay zekanın giderek hayatımıza girmesi nedeniyle klasik eğitim yöntemleri yerine son zamanlarda hibrit eğitim modelinin ön plana çıktığını belirten Şen, “Bazı ülkelerde de bu model yavaş yavaş uygulanmaya başladı. Hibrit eğitim modeline göre, öğrenciler isterlerse sınıf ortamında isterlerse çevrimiçi bağlanıp belirli plan çerçevesinde eğitim öğretim faaliyetlerini yapabiliyor. Konu ile ilgili ilerleyen teknoloji olanaklarının kullanımının artarak devam etmesinin çocuklarımız için gerekli olduğunu düşünüyorum” dedi.

Şen, sözlerine şöyle devam etti: “Hibrit modelde çocuklar için daha eğlenceli, kendilerini daha rahat hissettiği ev ortamında ya da teknolojiye ulaşacakları herhangi bir yerden katılma fırsatı sunması olumlu görünse de maalesef şu an ülkemizde eğitim de yaşanan sorunlar, ekonomik problemler nedeniyle çok gerçekleşebilir gözükmüyor.”


“Küçük yaş gruplarında uygulanabilir değil”

Hibrit modelin avantajları ve dezavantajlarını değerlendiren Şen, “Modelin avantajları zaman ve mekan algısını ortadan kaldırdığı için öğrencilerin belirli bir plan çerçevesinde istedikleri zaman bilgiye ulaşmalarını sağlıyor. Geleneksel sınıf modelinden uzaklaşarak esnek çalışma sistemi ortaya koyuyor. Dezavantajlarına baktığımızda ise özellikle küçük yaş gruplarında uygulanabilir olduğunu düşünmüyorum. Çocuklarımız teknoloji kullanımında bizlerden daha iyi durumda ama okul öncesi ve ilkokulda öğrencilerin hem öz bakım becerilerini kazanmaları hem de sevgi, disiplin, sosyallik ve toplum ile ilgili kuralları yaparak, yaşayarak, dokunarak ve görerek öğrenmeleri büyük önem arz ediyor” ifadelerinde bulundu.


“Her kaynak güvenilir ve doğru değil”

Her öğrencinin teknolojiye ulaşımı aynı ölçüde olmadığı için hibrit model eğitimde ne kadar fırsat eşitliği sağlanabileceğine ilişkin konuşan Şen, “Özellikle pandemi döneminde fırsat eşitliğinin olmamasını ülkemizde net bir şekilde gördük. Her evde internet olmaması, her çocuğumuz da tablet olmaması nedeniyle hayırseverlerin bağışları ile bu zor süreçler atlatılmaya çalışıldı fakat hala çocuklarımıza yeterli fırsatlar ve yatırımlar yapılmıyor. Öncelikle tüm çocuklarımıza eşit imkanlar sunmamız gerekiyor” diye konuştu.


“Okulların fiziki yetersizlikleri çok fazla”

Ülkemizde eğitime yeterli kaynak aktarılamadığını belirten Şen, “Aktarılan kaynak ülke bütçesinin en fazla kaynağı olarak görülse de bu kaynağın büyük çoğunluğu en fazla personele sahip olduğu için personel giderine, kalan kaynağında her yıl artarak vakıf ve dernek görünümündeki yapılarla yapılan protokoller ile buralara aktarıldığını görüyoruz. Okulların fiziki yetersizlikleri çok fazla, temizlik güvenlik personeli bulunmuyor. Temizlik malzemesi, kırtasiye malzemesi yeterli değil. Öğrencilerimiz yaşanan ekonomik koşullar nedeniyle her dört çocuğumuzdan biri okula aç geliyor. Ücretsiz okul yemeği ve temiz suya ulaşmaları çocuklarımız en temel hakkı ve devletimiz geleceğimiz olan çocuklara bunu sağlamak zorunda” dedi.

Teknoloji yatırımlarına bakıldığında birçok okulda bilgisayar sınıfı bulunmadığına değinen Şen, “Olanlarında bilgisayarları ya çalışmıyor ya da çok eski. Fatih Projesi ile sınıflara akıllı tahtalar takıldı fakat daha sonra hiçbir çalışma yapılmadı. Eğitime yeterli kaynak aktarılıp acil önceliğimiz olan sorunları çözme yoluna gidilip, daha sonra gerekli teknolojik alt yapı ve fırsat eşitliği sağlandığı zaman hibrit eğitime geçilebilir. Şu an bulunduğumuz koşullarda bu imkansız görülüyor” diye konuştu.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM