Pazar, Temmuz 6, 2025

Türkiye’de her 4 kadından 1’inin sorunu ‘miyom’

Günümüzde kadınların en sık karşılaştıkları sorunlardan birini miyomlar oluşturuyor. Bazen hiçbir belirti vermeyerek sinsice ilerleyen miyomlar, bazen de şiddetli ağrı ve kanama ile günlük yaşamı kabusa çevirebiliyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum, Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hüsnü Görgen, miyomlar hakkında en sık sorulan soruları ve tedavide yeni nesil yöntemleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hüsnü Görgen ülkemizde her 4 kadından 1’inin miyomun yol açtığı şikayetlerle başvurduğunu belirterek “Ülkemizde özellikle 30 yaş ve üzerindeki kadınlarda miyom sorunu oldukça yaygın. Modern çağda sağlıksız yaşam alışkanlıkları, aşırı kilo, kırmızı et ağırlıklı beslenme, düzenli egzersiz yapmama ve hormonal değişikliklerin de etkisiyle miyomların görülme sıklığı son yıllarda hızla artıyor. Özellikle 50 yaş üzerindeki kadınlarda miyom görülme oranı yüzde 70’lere ulaşabiliyor” açıklamasında bulundu.

Ailede anne, teyze ya da abla gibi birinci derece akrabalarında miyom olan kişilerde hastalığın görülme riskinin 2,5 kat arttığını, düzenli jinekolojik kontrollerin, miyomların erken tanı ve tedavisi açısından önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Görgen “Halk arasında ‘ur’ olarak adlandırılan miyomlar, rahimde görülen normal dışı düz kas dokusu büyümeleridir. Bazen büyüme o kadar fazla olur ki, hasta ve yakınları gebelikten şüphelenebilir. Miyomlar genellikle iyi huylu tümörlerdir ve çoğu durumda kansere dönüşmezler. Ancak, büyüklükleri ve yerleşim yerlerine bağlı olarak ciddi sağlık sorunlarına yol açabilirler” dedi. 


“Yeşil sebzeler koruyucu etki sağlıyor”

Miyom riskini azaltmak için dikkat edilmesi gereken noktalara değinen Prof. Dr. Görgen “Yağlı ve kalorili beslenme miyom gelişimine yardımcı olur. Yapılan çalışmalarda vücut ağırlığında her 10 kg artışın miyom riskini yüzde 21 artırdığı, vücut yağ oranı yüzde 30’un üzerinde olan kadınlarda da miyom riskinin arttığı görülüyor. Bu nedenle sağlıklı kilo verme, özellikle miyom riski taşıyan kadınlar için koruyucu olabilir. Beslenme alışkanlıklarının da miyom gelişimi üzerinde önemli etkileri olduğu gösteriliyor. Kırmızı et yönünden zengin bir diyet, miyom riskini artırıyor. Bu etki, kırmızı etin yüksek doymuş yağ içeriği ve östrojen metabolizmasını etkileyen maddeler içermesiyle ilişkili olabilir. Buna karşın, yeşil sebzelerden zengin diyet ise miyom riskini azaltıyor. Öte yandan yeşil sebzelerin: antioksidan içeriği, lif açısından zengin olması, hormonal dengeyi desteklemesi vb. sayesinde koruyucu etki sağladığı düşünülüyor. Hareketsiz yaşam biçimi de hormonal dengesizliklere yol açarak miyom gelişimini tetikliyor. Yapılan çalışmalarda, düzenli fiziksel aktivitenin miyom gelişimi üzerinde koruyucu bir etkisi olduğunu gösteriyor” diye konuştu.


“Miyomlar hormonal dengesizliklere göre tekrarlanabilir”

Büyük miyomların pelvik ağrıya, bel ve bacak ağrılarına, sık idrara çıkma veya kabızlık gibi semptomlara neden olabileceğine vurgu yapan Görgen, ancak küçük miyomların genellikle belirti vermeyeceğini de dikkat çekti. Görgen, “Pelvik ağrı genellikle miyomun büyümesine değil, beslenme yetersizliği nedeniyle doku ölümüne bağlı dejenerasyona bağlı. Bazen rahim dışına doğru büyüyen saplı miyomlarda torsiyon (kendi etrafında dönme) olması pelvik ağrıya neden olur ki genellikle cerrahi müdahale gerekir” dedi. Miyomların cerrahi olarak çıkarılsalar da hormonal dengesizlikler devam ederse tekrarlayabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Hüsnü Görgen, “Miyom sayısı arttıkça tekrarlama riski de artar. Miyomektomi, miyomların çıkarılmasını sağlasa da yeni miyom gelişimini engellemez. Hastaya, miyomların tekrarlama riskinin kişiye göre değişeceği anlatılmalı. Tedavi sonrası düzenli kontrol ve sağlıklı yaşam tarzıyla (kilo kontrolü, beslenme, egzersiz vb) riskler azaltılmaya çalışılmalı.”


“Tedavi süreci miyom sayısına ve büyüklüğüne göre değişir”

Miyomların tedavi edilmesi sürecine dair açıklamalarda bulunan Görgen, Tedavinin, miyomun büyüklüğüne, konumuna ve semptomlara bağlı olarak değiştiğini belirtti. Görgen, “İlaç tedavisi, hormon tedavisi ya da cerrahi müdahale (miyomektomi veya histerektomi) gibi yöntemler kullanılabilir. Günümüzde sıklıkla laparoskopik ve histeroskopik miyomektomi yapılıyor. Laparoskopik miyomektomi ile daha az kan kaybı yaşanır, ameliyat sonrası ağrı daha az olur. Bu nedenle, uygun vakalarda laparoskopik miyomektomi, hastanın konforu ve iyileşme süreci açısından tercih edilebilecek minimal invaziv bir yöntem. Ancak miyom sayısına ve büyüklüğüne bağlı olarak açık ameliyat ile de miyomektomi yapılması gerekiyor. Küçük rahim içine doğru büyüyen ve kanama yapan miyomlar histeroskopi ile alınabilir. Histeroskopi -mide içerisine bakmak için kullanılan endoskopi gibi- rahim içerisine bakmak için kullanılan bir yöntem. Histeroskopi yolu ile rahim içine büyüyen miyomlar kesilerek tamamı veya büyük bir kısmı çıkarılarak hastanın şikayelerinin geçmesi sağlanır. Rahim alınmasında sorun olmayan ve çocuk isteği olmayan hastalarda miyom için histerektomi ameliyatı yapılır” diye açıkladı.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM