Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD), 7-8 Ekim tarihlerinde düzenleyeceği 18. İstanbul Hazır Giyim Konferansı öncesinde basın toplantısı yaptı. TGSD Başkanları Toygar Narbay ve Dr. Ümit Özüren ile TGSD Ekonomi Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel’in de katıldığı toplantıda, rekabet gücünün yeniden kazanılabilmesi için atılması gereken adımlar vurgulandı.
Dünya hazır giyim ticaretinden aldığı pay 35 yıl sonra ilk kez yüzde 3’ün, ana pazarı Avrupa Birliği’nden aldığı pay ise 30 yıl sonra yüzde 5’in altına düşen sektörün bir kırılma noktasında olduğunu söyleyen TGSD Başkanı Toygar Narbay, “Bu yılın ilk yarısında dünya hazır giyim ticareti büyürken ihracatı gerileyen tek ülke Türkiye oldu. İthalat yapmanın içeride üretmekten daha ucuz olduğu, istihdamdaki kaybın durdurulamadığı, şirketlerin öz sermayesini neredeyse tamamen kaybettiği bir dönemdeyiz. Sektörün yeniden ayağa kalkmasını sağlayacak taleplerimiz karşılanmadığı takdirde üretim ve rekabet koşullarının daha uygun olduğu ülkelere taşınmaların, halihazırda buralara yapılan yatırımların daha da artacağını öngörüyoruz. Böyle giderse kaybeden ülkemiz olacak” dedi.
“İthalat, üretmekten daha ucuz hale geldi”
2022’den sonra azalmaya başlayan hazır giyim ihracatında bu yıl da 1 milyar dolarlık kayıp beklediklerini, yılı 16,9 milyar dolar ihracatla kapatacaklarını öngördüklerini ifade eden Narbay, “Bununla birlikte ithalattaki artışın da 1 milyar doları bulmasını bekliyoruz. Çünkü yüksek vergilere rağmen ithalat, içeride üretmekten daha ucuz hale geldi. İhracattaki düşüş ve ithalattaki artış, 2025 yıl sonu itibarıyla 2 milyar dolarlık üretim kaybı anlamına geliyor. TGSD olarak yaptığımız modellemeye göre, sektördeki her 1 milyar dolarlık kayıp, 31 bin 500 kişinin işini kaybetmesine neden oluyor. Yılın ilk yarısında hazır giyimde 33 bin 724 kişi, tekstilde 22 bin 116 kişi olmak üzere toplamda 55 bin 840 kişilik istihdam kaybı yaşadık. Yine aynı dönemde hazır giyimde 2 bin 527, tekstilde 496 olmak üzere toplamda 3 bin 23 şirket kapandı. Bu yılın başında, devlet destekleri verilmediği takdirde 63 bini hazır giyimden olmak üzere tekstil ile beraber toplamda 100 bin kişilik istihdam kaybı yaşanacağına dair öngörümüzü paylaşmıştık. Yıl sonunda hazır giyim istihdamının 520 binli seviyelere kadar düşeceğini tahmin ediyoruz. 2022-2025 yılları arasında yüzde -21,8 olan üretimdeki daralmanın da üzerinde olan istihdam kaybı, sadece üretim değil, beyaz yaka tarafında da işten çıkarmaların olduğunu gösteriyor. Her seviyeden nitelikli çalışanımızı kaybediyoruz; bu, sektör için telafisi olmayan bir kayıp. İstihdam kaybında, döviz bazlı maliyet artışının yanı sıra EYT, tesislerin yurt dışına taşınması ve kapanmaların da önemli bir etkisi var” diye konuştu.

Satış fiyatlarında yüzde 9,6 artış
Sektörün dolar bazlı maliyetinin, 2022-2025 yılları arasında yüzde 25,8 arttığını ifade eden Narbay, “Bu zararın karşılanması için satış fiyatlarında yüzde 9,6 artış yapılırken istihdam da zorunlu olarak yüzde 28,3 azaltıldı. Ancak bunlar bile zararın durdurulmasına yetmedi. TGSD olarak yaptığımız modellemeye göre, 2022’de vergi önceki karlılık oranı yüzde 10,5 olan bir şirket, 2023’te yüzde 5,6 kar ederken 2024’ü yüzde -5,1 zararla kapattı. Bu yıl şubat ayında da yıl sonu öngörümüzü yüzde -4,6 olarak açıklamıştık. Dolayısıyla iki yıl üst üste zarar eden sektör öz sermayesini de tamamen kaybedecek. Çünkü mevcut para politikaları, sektörün sermayesini koruyacak bir karlılık yaratamıyor” diye konuştu. Sektörün, katma değerli üretimdeki kilogram başı değerinde 16 dolar seviyesine geldiğini söyleyen Narbay, “Markalaşmadan ve teknik tekstil üretimi yapmadan, geleneksel pazarlara mevcut ürün gamı ile üretim yaparak artık bunun çok üzerine çıkmamız kolay değil” dedi.
Hazır giyim sektörünün talepleri…
- Döviz kuru, enflasyonla paralel hareket etmeli. İhracatçılara, yaptıkları net ihracatın yüzde 10’u kadar döviz dönüşüm desteği verilmeli.
- Eriyen işletme sermayeleri, referans faizin yarısı kadar değişken faiz oranıyla ve uzun vadeli kredilerle tamamlanmalı, reeskont kredilerinde faizin tahsilatı dönem sonunda yapılmalı.
- Emek yoğun sektörlerdeki KOBİ’lere verilen çalışan başı 2 bin 500 TL destek, ölçek gözetmeden tüm firmalara verilmeli. Asgari ücret için verilen bin TL destek, bölgesel gelişmişliğe göre kademeli olarak artırılmalı.
- Eximbank kredi destekleri toplam ihracat değerinin yüzde 16’sına çıkartılmalı, vadeler uzatılmalı, Eximbank tarafından talep edilen banka teminat mektupları yüzde 75 KGF ile tamamlanmalı.
- Sanayicilerin GES yatırımlarına ruhsat almalarının önündeki sorunlar çözülmeli.
- İşletmelerin ölçeklerini büyütmelerini sağlayacak yeni teşvik mekanizmaları oluşturulmalı.
- Mikro ihracat ve KDV iade süreçleri kolaylaştırılmalı. Gümrükleme, nakliye maliyetlerini düşürecek düzenlemeler yapılmalı.
- EYT ile kaybedilen tecrübe ve bilgiye sahip iş gücünün işletmelere dönüşünü sağlayacak destekler verilmeli, kayıt dışılığı önlemek için emekli çalışanlardan SGK primi alınmamalı.
- Eşi sosyal güvenlik sistemine dahil olan ve çalışma hayatında olmayan kadınların SGK primleri 3 yıl boyunca alınmamalı.
- Yerel yönetimlerin ve bakanlıkların kreş yatırımlarını ihtiyaca uygun şekilde yapması sağlanmalı.