Pazar, Eylül 8, 2024

“Büyüyen kentler, verimli tarım arazilerini yutuyor”

Tema Vakfı Deniz Ataç

TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Ataç, azalan toprak verimliliğinin ekonomik kayıplara neden olduğunu vurguladı. 


Çölleşmenin yıllık maliyetinin, ülkelerin gayrisafi millî hasılasının yüzde 4-8’i arasında olduğu tahmin ediliyor

Yağışların azalmasıyla birlikte artan kuraklık ve azalan toprak verimliliği; ekonomiyi de etkiledi. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Deniz Ataç, kuraklığın ekonomik ve sosyal yansımalarını anlattı. Azalan toprak verimliliğinin ekonomik kayıplara neden olduğuna dikkat çeken Ataç, çölleşmenin yıllık maliyetinin, ülkelerin gayrisafi millî hasılasının (GSMH) yüzde 4-8’i arasında olduğunun tahmin edildiğini söyledi. Maliyetin 2050 yılında yüzde 40’lara ulaşılacağının düşünüldüğünü ifade eden Ataç, “Kurak alanlar, dünya ekili tarım arazilerinin yüzde 44’ünü, canlı hayvan varlığının yüzde 50’sini barındırıyor. Gıda güvenliği açısından önemi tartışmasız bu alanların yüzde 20’sinde çölleşme görülüyor. Bu durum gıda güvenliği için çölleşme, erozyon ve toprak bozulumu ile mücadelenin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor” diye konuştu. 

“Ülkemizin yüzde 73,4’ü çölleşme tehlikesi altında”

Erozyonun çölleşmeyle olan ilişkine de değinen Ataç, Türkiye’de çölleşme tehlikesi ile karşı karşıya kalan alanların verilerini aktardı. Erozyonun en önemli çölleşme nedenlerinden olduğunu belirten Ataç, “Ülkemizin yüzde 50,9’u orta ve yüzde 22,5’i yüksek derecede olmak üzere toplam yüzde 73,4’ü çölleşme tehlikesi altındaki alanlardan oluşuyor. Ülkemizde de erozyon, çölleşme nedenlerinin başında geliyor. Tarım arazilerinin yüzde 39’unda, mera arazilerinin yüzde 54’ünde erozyon görülüyor. Öte yandan büyüyen kentler verimli tarım arazilerini yutuyor. Türkiye’de kuraklık riski çok yüksek. Kuraklığın tarımsal üretim ve gıda teminiyle birlikte ekonomik, çevresel ve sosyolojik birçok etkisi olmasına rağmen, 7269 sayılı Umumi Afetler Kanunu’na göre kuraklık afet sayılmıyor ve afet istatistiklerinde hiç yer almıyor. Oysa dünyada, etkili olan 31 çeşit doğal afet arasında ilk sırada yer alıyor” ifadelerini kullandı. 

Kuraklık, kadınları ve çocukları da etkiliyor

Çölleşmenin zorunlu göçlere etkisini neden olduğunu kaydeden Ataç, “Birleşmiş Milletler, bu yıl Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nün temasını ‘Kadının Toprağı, Kadının Hakları: Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini ve Arazi Restorasyon Hedeflerini Güçlendirmek’ olarak belirledi. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin yaptığı çalışmalara göre; kuraklık ve çölleşmenin neden olduğu göç krizinden en çok kadınlar ve çocukların etkilendiği belirtildi. Çalışmalarda kadınların çoğunlukla arkada bırakıldığı gözlemleniyor ve kadınların göç yollarında ciddi tehlikelerle karşılaştığı biliniyor. Yine aynı çalışmalar, çölleşme ve buna bağlı göç meselesinin toplumsal cinsiyet ekseninde ele alınması gerektiğini ortaya koydu” dedi. 

“Küresel ısınma 2 katına çıkacak”

Kuraklığın doğal bir meteorolojik olay olduğunu aktaran Ataç, herhangi bir yerdeki iklim koşullarının dönemsel olarak farklılık gösterebileceğini hatırlattı. Ataç; yağışın az düştüğü yılın, mevsimin ya da ayın kurak olarak ifade edildiğini belirterek, “Bu doğal bir olay, önlenebilir değil. Bununla beraber insan etkisiyle yaşanan kuraklığın şiddeti ve sıklığı artıyor. Bu da yaşanan iklim değişikliği, orman alanlarının tahribi, sulak alanların kurutulması ve arazi tahribatının bir sonucu. Örneğin; iklim değişikliği nedeniyle kuraklıkların oluşma sıklığı 1,7 kat arttı. Küresel ısınma 1,5 dereceye ulaştığında bu miktar 2 katına çıkacak. Yani kuraklık yaşanan yıllar geçmişe göre 2 kat artmış olacak. Bu kapsamda kuraklık ile mücadele için ilk etapta küresel ısınmanın durdurulması, orman alanları ile sulak alanların korunması ve tahrip edilen alanlarda restorasyon çalışmalarının yapılması gerekiyor” sözlerine yer verdi. 

Çölleşme küresel ısınma su yönetimi

Kuraklığa tek çare: su yönetimi 

Su yönetiminin kuraklığa etkisini açıklayan Ataç, “Kuraklığın etkilerini azaltmak için yapılacak bir diğer şey ise suyun yönetimi. Bunun için yer altı ve yer üstü su varlığının korunması, başta tarım olmak üzere, endüstriyel kullanımda, günlük hayatta su tasarrufu yapılması önemli başlıklar arasında. Ayrıca su kirliliğinin önlenmesi, su arıtımının yaygınlaşması ve su hasadı yapılması gerekli. Bunun için ekosistemin su hakkını gözeten, entegre havza yönetim planlarının ve kuraklık yönetim planlarının uygulamaya konulması gerekiyor” ifadelerinde bulundu. 

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM