Eylül ayının 19’unda başlayan ve 23 Eylül, uzatmalarlar 26 Eylül’e kadar sürecek olan Birleşmiş Milletlerin Genel Kurulu New York’ta organizasyonun merkezinde başladı. Dünya liderlerinin biraraya geldiği toplantıda ana tema “ Güveni tekrar oluşturmak ve küresel dayanışmayı tekrar canlandırmak” olarak belirlenmişti. Organizasyonun 2030 yılı ajandasında ve barış, refah, kalkınma ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerinde atılacak adımları hızlandırma yolunda biraraya gelmiş olan liderler, barış, güvenlik ve sürdürülebilir kalkınma yolundaki küresel meydan okumalara çözüm arayışı için öneriler getirecekler.
Kalkınmanın finansmanı için üst seviyede dialog kurulması, iklim sorunlarının masaya yatırılırken liderlerin ciddi, tabiata uygun eylem yönetemleri geliştirmeleri, pandemi gibi olayların önlenmesi, hazırlık ve alınacak tedbirler ve gelecekteki Genel Kurul toplantısı ana hatları gibi konuların ele alındığı bir toplantı olarak bu genel kurul da tarihte yerini alacak.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da geniş bir delegasyon katılımı ile bu toplantıya katıldı ve Genel Kurulda da bir çok lider gibi konuşmasını yaptı.
Bu yazı kapsamında Birleşmiş Milletler ve hedefleri, yapılan konuşmalar içerikleri, vs. gibi konulara değinmeden, dikkat çeken bir başka olaya değinmek istiyorum. BM toplantısında biraraya gelen liderlerden çok ismi ön plana çıkan bir kişi daha vardı. Liderlerin adeta randevu alıp konuşabilmek için sıraya girdikleri bu iş insanı Elon Musk’tan başkası değildi.
Elon Musk gerçekten ilginç bir kişilik. Özellikle de başlangıçta twitter olarak bilinen ve ismi X olarak değişen sosyal platformu 44 milyar dolar gibi astronomik bir rakama satın aldıktan sonra, belki de dünyada ilk kez bir iş insanı bir çok kişiyi çalıştırdığı üretim sektörünün yanı sıra, tüm dünyayı etkileyen bir sosyal platforma da sahip olmuş durumda. Son değerlendirmelere göre dünyanın en zengin insanı olan Musk, Birleşmiş Milletler tolantısı öncesi bir çok liderle biraraya geldi. Fransa, İtalya, Hindistan, Güney Kore, İsrail ve Türkiye’yi temsilen de Cumhurbaşkanımız Erdoğan bu liderlerin önde gelenleri. Biden yönetimi tarafından da Beyaz Sarayda kabul edildi.
Liderlerin bir çoğu yeni kuracağı Tesla araba fabrikasının mekanına talip olurken, sahibi olduğu SpaceX Starlink satelit internet servisi için gerekli altyapı yatırımları konusunda destek ararken, X platformu ve Yapay Zeka’nın oynayacağı rol konusunun da ele alındığı belirtiliyor. X platformu o kadar önemli ki, İsrail Başbakanı Netanyahu, Musk New York’ta olmasına rağmen daha önce Kaliforniya’ya giderek Pazartesi günü Musk ile son zamanlarda X platformunda artan kin ve nefret yazıları konusunda tedbir alınmasını tartıştı. Konu ifade özgürlüğünü bir taraftan korurken, kin ve nefret konuşmalarının devre dışı bırakılması idi.
Ekonomik gücünün yanı sıra politik bir güce de kavuşmuş olması, bulunduğu pozisyon olarak Musk’ı küresel jeopolitik üzerinde etki yapabilen bir konuma getiriyor. Büyük fabrikalar ve bir sürü çalışanın yanı sıra dijital enformasyonun nasıl yaygınlaşabileceği konusunda önemli rol oynayan bir kişi olarak Musk, bugüne kadar hiç bir teknoloji firmasının sahip olmadığı bir güce sahip olarak görünüyor.
Bu konumu ile önemli jeopolitik sonuçlar doğurabilecek ve varlık konsantrasyonu yanı sıra azalan bir demokrasi yapısını adeta teşvik ettiği düşünülmeye başlanılan Musk, herşeye rağmen kendi bildiği doğrular istikametinde hareket etmesini seven bir kişi olarak düşlediği dünyayı ne kadar değiştirebilecek bugünden kestirmek mümükün değil. Ama bugünkü konumu ile sanki Birleşmiş Milletlerin 78. Genel Kurulunda konuşulan konulardan daha fazla dikkati çektiğini söylemek de herhalde yanlış olmayacaktır.
