Türkiye İş Bankası’na 63 yıl boyunca Beyoğlu Şubesi olarak hizmet veren tarihi bina, Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi olarak 29 Ekim’de kapılarını ziyarete açıyor
Türkiye İş Bankası’nın uzun yıllar Beyoğlu Şubesi olarak hizmet veren, ardından korunması gerekli kültür varlığı tescili bulunan binanın 2020 yılından bu yana devam eden kapsamlı restorasyon çalışmaları ve müze hazırlıklarında sona gelindi.
Resim Heykel Müzesi, Cumhuriyet’in 100. yılında Türkiye İş Bankası’nın ülkemize armağanı olarak 29 Ekim’de kapılarını sanatseverlere açıyor.
Müzikten plastik sanatlara, müzecilikten kültür mirası korunması çalışmalarına pek çok alanda faaliyet gösteren İş Sanat’ın çatısı altında hayata geçirilen yeni müzeyle, ülkemizin kültür-sanat rotasına önemli bir kilometre taşı daha eklenmiş oluyor.
Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu görücüye çıkıyor
Osman Hamdi Bey’den Şeker Ahmet Paşa’ya, Hoca Ali Rıza’dan İbrahim Çallı’ya pek çok sanatçının 2 bin 700 civarında eserinin bulunduğu Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu, ülkemizin en geniş ve en zengin özel koleksiyonlarından biri olarak biliniyor. Resim Heykel Müzesi’nde ilk sergilerinde bu koleksiyondan seçilen 600’e yakın eser yer alacak.
Restorasyon projesini Teğet Mimarlık’ın hazırladığı Resim Heykel Müzesi, mimari yapıların kent belleğinin korunmasında ve geleceğe aktarılmasında önemli bir yeri olduğunun bilinciyle İş Sanat tarafından uzun soluklu, yoğun ve titizlikle yürütülen bir hazırlık döneminden geçti. Müze, Cumhuriyetimizin 100. yaşının coşkusunun, heyecanının en üst seviyede hissedileceği gün ziyaretçilerle buluşacak.
Müzenin kurucu küratörlüğünü mimar, sanat tarihçisi ve yazar Prof. Dr. Gül İrepoğlu üstlendi. Burçak Madran ise Müzeolojik Danışman olarak katkı sağladı.
20. yüzyıldan kalan heybetli bir Beyoğlu apartmanı
Beyoğlu’nun kültürel kimliğinin kıymetli öğelerinden biri olan, 1900’lü yılların başında zemin katı ticari amaçlı, diğer katları konut olarak inşa edilen tarihi bina, bodrum ve zemin katların yanı sıra biri teras 6 kattan oluşuyor.
Korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillenmiş olan yapı, gerek konum gerekse mimari açıdan Beyoğlu’ndaki 20. yüzyıldan kalan binalar arasında dikkat çeken örneklerden birini oluşturuyor.