Perşembe, Eylül 19, 2024

Savaş hiçbir zaman ve hiçbir şartta meşru olamaz

Son yıllarda maalesef tüm dünya bir savaş hali içerisinde yaşamaya başladı. Bölgesel sınır çatışmaları, ülkeler arasında ve hatta bloklar arasında yaşanan büyük ve acı dolu mücadelelere evrildi. Dünyanın bir çok noktasında yaşanan irili ufaklı çatışmalar, son yıllarda dünya ekonomilerini etkileyen kitlesel savaşlara dönüştü.

Dünyanın gelişmiş ülkeleri artık birbirleriyle de uğraşır hale geldiler. Uzakdoğu’da Çin, dev bir güç olarak gövde gösterisinde bulunurken; Amerika Birleşik Devletleri ile bir çok alanda karşı karşıya gelmeye başladı. Yaklaşık iki sene önce uzun bir süredir devam eden Rusya-Ukrayna gerginliği, topyekün bir savaşa dönüştü. Yıllar önce Kırım’ın ilhakı ile başlayan gerilim, 2021 yılının Şubat ayından itibaren önce iki ülke arasında bir savaşa dönüştü. Daha sonra Rusya ile batılı ülkelerin bir savaşına evrildi.

Orta Doğu coğrafyasında yaşanan gelişmeler nedeni ile ülkemizin yaşadığı mücadeleleri hepimiz çok yakından takip ediyoruz. Binlerce gencimizi bu uğurda kaybederken; maalesef milyonlarca mülteci ülkemize sığınmak zorunda kaldı. Bugün yaklaşık 5-7 milyon arası sığınmacı hala ülkemizde yaşamakta.

En son saldırı geçtiğimiz cumartesi günü yaşandı. Hizbullah Örgütü’nün İsrail’e karşı başlattığı saldırı ile Orta Doğu’daki yeni savaş; tüm hızıyla masum kitlelerin canına kast etmeye başladı. İsrail’e yapılan saldırıya bu ülkenin kayıtsız kalmayacağını bile bile neredeyse tamamen sivilleri hedef alan bir girişimde bulunuldu.

Binlerce roketin İsrail’deki hedefi kesinlikle askeri noktalar değildi. Kaldı ki sivillerin rehin olarak alınıp, ülkelerinin dışına kaçırılması kesinlikle insancıl olmadığı gibi; uluslarası savaş kurallarına da aykırı bir uygulama olarak tarihe geçti. Buna karşı İsrail Hükümeti’nin yaptığı aşırı güç kullanımıyla gerçekleşen saldırılarda maalesef karşı taraftaki masum halkın ölümüne neden olmakta.

Her ne kadar ülkelerin askeri birlikleri savaşıyor olsa da; sanki terörist grupların, mafya çetelerinin, mücadelesi gibi gerçekleşmekte yaşanan olaylar.

Bu bağlanda Orta Doğu’da yavaş yavaş genişleyen bir daire şeklinde gelişen savaş, belki de sınırımıza kadar dayanacak. Önümüzdeki günlerde eğer silahlar susmaz ve masum insanlar geri iade edilmez ise; bunun bedelini çevremizdeki ülkeler çok ağır şekilde ödeyecekler.

Tabii bu savaşın Orta Doğu’dan, Asya’nın içlerine doğru da ilerleme ihtimali var. Zira birçok çevre ülkelerde yaşanan olayları tasvip edenlerin ve destek verenlerin sayısı oldukça fazla..

Savaşın acıların ancak bunu yaşayan toplumlar bilebilir. Türkiye Cumhuriyeti 100 yıllık tarihi içinde 2. dünya savaşı dönemi dahil, hiçbir zaman genel bir savaşın tarafı olmamanın getirdiği huzur ile varlığını sürdürmekte. Ama ondan önceki 100 yıla bakarsak, 1823-1923 yılları arasında tarifsiz acıları ve kayıpları yaşamış bir ulus olarak bugün için en büyük temennim; yaşanan bu savaşın bir an önce durması ve ülkemizden uzak olmasıdır.

Her ne uğurda yapılırsa yapılsın, savaş hiçbir şekilde meşru olamaz..

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Cemal Tükel

Diğer Yazarlar