Cumartesi, Kasım 23, 2024

Fetö Silahlı Terör Örgütü Misyonu

Sevgili Okurlarım,


Ülkemizi, büyük tehlikeler içine atan ve silahlı kuvvetlerimizin yara almasına yol açan FETÖ terör örgütü ile ilgili bazı hususların, tekrar hafızalarınızda canlanması için bazı önemli noktalar üzerinde durmak istiyorum. Çünkü, günümüzde FETÖ terör örgütüne benzer şekilde örgütlenip silahlı kuvvetler ve özellikle jandarma genel komutanlığı içinde teşkilatlanmaya çalışan tarikatın olduğu birçok kanaldan iddia edilmektedir.

FETÖ silahlı terör örgütünün, tarihsel gelişimi, belli evreler halinde, ele alınıp incelendiğinde, önceleri bu oluşumun Fethullah hoca dostları, daha sonraları ise Fethullah hoca cemaati olarak isimlendirildiği görülmektedir. Kamuoyunun gündemine yıllar sonra ancak bazı olaylar nedeniyle gelmiş olan bu yapı, gelişen zaman içerisinde, sadece cemaat olarak gerek halk arasında gerekse devlet bürokrasisinde anıldığı bilinmektedir. Tamamen dini bir oluşum olarak görünen bu örgütlenme takip eden yıllarda ise kamuoyu içinde ve bürokratlar nezdinde bile hizmet hareketi olarak tarif edildiği görülmektedir.

Hizmet hareketi tanımlamasının, kurulmuş olan bu örgütün, kendini gizlemek ve belli bir sahte misyon yüklemek için yaratmış olduğu maskeleme eylemi olduğuna dikkat edilmelidir. Bu oluşum 1966 yılından itibaren izmir’de kurularak ülke geneline yayılan, aynı zamanda dönemsel küresel konjonktür ve siyasal yapılanmalar kapsamında değişimler de dikkate alınarak kendini teknik ve teknolojik olarak geliştiren karmaşık ve kompleks yapı olup, kendisine ait özel hiyerarşik düzenini kurmuş olan organizasyondur.


FETÖ silahlı terör örgütünün misyonu

Tamamen inançlara dayalı, dini görünümlü bu örgüt kurulduğundan itibaren, planlı olarak belli aşamalar halinde devleti eline geçirip paralel devlet kurma kurgusunu ana hedef olarak kendisine benimsemiş ve stratejisini onun üzerine inşa ederek taktik planlarını da profesyonel yardımlar alarak gerçekleştirmiştir. Bu örgüt planlama ve çalışma aşamasında birçok emperyalist ülkelerin istihbarat örgütleri tarafından da tamamen gizli ve örtülü olarak desteklenmiştir. Bu desteklemenin hedefinde, Türkiye Cumhuriyetini küresel güçlerin menfaatlerine uygun olarak dizayn etme ve yönlendirme olgusunun yer aldığı artık yadsınamaz bir gerçek olduğu net olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır.

Tamamen silahlı olan FETÖ terör örgütünün tüm stratejik planlamaları ve buna bağlı olarak geliştirilen taktik uygulamaları ve pozisyon almaları tamamen bu ana esaslar üzerine oturtulmuştur. Bu misyon doğrultusunda, çalışmalarını küçük ve dikkat çekmeyecek adımlar halinde, kırk (40) yıl gibi uzun bir süre içinde sabırla atan FETÖ silahlı terör örgütü kendisini kamuoyundan ve güvenlik güçleri ile istihbarat örgütlerinden gizlemeyi ilke haline getirmiş olup bu hususta ciddi teknik ve stratejik yardımları da profesyonel istihbarat kuruluşlarından almış olduğu bilinmektedir.

Bu gizlenme genel stratejisi kapsamında, örgütün ana hedefi ise, uyguladığı metotlar ile soğuk savaş dönemindeki ülkeler gibi tek tip insan yetiştirmek, itaat eden sorgulamayan bir nesil ortaya çıkararak bunları Türkiye Cumhuriyetinin devlet kadrolarına sokmaktır. Bu sayede, gizli ajandalarında, bir nevi paralel devlet oluşturduktan sonra milleti ve devleti ele geçirmek üzere nihai neticeyi demokrasi yoluyla değil, siyasal veya askeri darbe yoluyla almak bulunmaktadır.

Örgüt elebaşı olan Fethullah Gülen’in ana amacı ve nihai hedefi iran’da olduğu gibi Humeyni’ye benzer şekilde yurt dışından gelip ülkenin başına hiç gitmemek üzere oturmaktır. Silahlı terör örgütünün, kendilerince geliştirip uygulamaya koydukları, savaş hukukunu benimsedikleri görülmektedir. Bu nedenle millet ve devlet ile gerçekleştirilen söz konusu savaş içinde her türlü hileli yolun mubah olduğu her fırsatta örgüt üyelerine yukardan aşağıya doğru olan hiyerarşik düzende iletilmekte olduğu çeşitli zamanlarda gündeme gelen açıklama ve ifadelerden tespit edilmektedir. Örgüt yönetimi, her fırsatta ülkede askeri darbe olacakmış ve kendi mensupları hemen devlet kolluk veya askeri güçler tarafından baskınlara uğrayacaklarmış gibi hazırlıkların yapılmasını da ön planda tutarak özel tedbirler alma konseptini geliştirmişlerdir. Bu konuda örgütün her biriminde ayrı ayrı olmak üzere, özel uygulamaların da yer aldığı bilinmektedir.

Örgüt yöneticileri, kendi militan kadrolarına ve mensuplarına tedbirli davranılmasının gerekçelerini ve nedenlerini izah ederken daima güvenlik güçleri veya ordu tarafından yapılabilecek herhangi bir baskın anı unsurunu örnek olarak vermektedirler. FETÖ silahlı terör örgütü, kendi düşüncelerine göre, Türkiye’de devamlı surette askeri darbeler ile gündeme gelen bir vesayet rejimi olduğunu ve her an üyelerine bir darbe beklediklerini 1990 yılından itibaren empoze etmeye başlamıştır. İşte bu askeri vesayet rejiminden kurtularak kendilerinin asr-ı saadet devrindeki, yani peygamberin yaşadığı dönemdeki, gibi yaşamayı sağlamak üzere devlete sahip olmaları gerektiğini üyelerine, militanlarına ve sohbetlerine katılan sempatizan gruplarına açıklamaktaydılar.

Örgüt, misyonu gereği tek tip insan yetiştirebilmek için sadece tek bir kaynaktan bilgi verme esasını geçen kırk (40) yıl içinde tüm bağlı birimlerinde özenle ve hassasiyetle uygulamıştır. Bu tek tip insan yetiştirmek için, tek tip kaynaktan bilgi verme metodolojisini, kendi medya organları olan Zaman Gazetesi, Sızıntı Dergisi ile Samanyolu televizyonu vasıtasıyla örgüte bağlı birimlerinde değerlendirmişlerdir. Bu medya organlarında birbirlerine paralel olarak tek tip bilgilerin verildiği konusu birçok farklı kaynaktan elde edilen dokümanların incelenmesinden görülmektedir.

FETÖ silahlı terör örgütü, bu tek kaynaktan bilgi verme metodolojisi kapsamında, Türk toplumunun sosyal yapısının en zayıf ve korumasız olduğu din konusunun seçilmesi de tesadüf olmayıp, tamamen bilinçli olarak yapılmış inanç temeline dayanan konseptin kurulmasıdır. FETÖ terör örgütü, zaman içinde kendisini fiili olarak uluslararası bir istihbarat örgütü olarak organize etmiş ve bu konuyu da üyelerinden ve militanlarından bile gizleyerek olası askeri darbeye karşı tedbir alınması olarak açıklamayı da güncel prensip haline getirmiştir. Terör örgütünün başka ülke veya oluşumlara ait olabilecek istihbarat projeli çalışmaları taşeron olarak yapabilecek seviyeye geldiği elde edilen teknik verilerden kesin olarak anlaşılmaktadır.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Tayfun Gözüm

Diğer Yazarlar