Erkeklerde de görülmekle birlikte kadınlarda 100 kat daha fazla rastlanan meme kanseri, son yıllarda giderek yaygınlaşıyor. Meme kanserinde genetik ve çevresel faktörler kadar yaşam tarzının da önemli bir role sahip olduğunu belirten Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Fulya Ağaoğlu, “İnsanın kendi vücudundaki değişiklikleri farketmesi daha kolaydır. Bunun için de meme dokumuzun farkında olmalıyız. Erken tanı için 40 yaşından itibaren tarama amaçlı mamografi ve ultrasonografilerin çekilmesi genel önerimizdir. Ama ailesinde meme kanseri tanısı almış bireyler varsa veya çocukken göğüs bölgesine radyoterapi almış ise daha erken yaşlarda da görüntüleme testleri ve doktor muayenesi öneriyoruz. Bize miras kalan genleri değiştirmek elimizde değil ama yaşam tarzımızı değiştirebiliriz”dedi.
Fazla kilolardan sağlıklı diyetle kurtulun!
Yapılan bilimsel çalışmalarda fazla kilolu olmak ile özellikle menopoz öncesi çağdaki kadınlarda artan meme kanseri riski arasındaki ilişkinin ispatlandığını belirten Prof. Dr. Ağaoğlu “Hareketsiz yaşam ne yazık ki hastalıktan korunmada elimizi önemli ölçüde zayıflatmakta aynı zamanda tedavisi sonrası meme kanserinin tekrarlama ihtimalini artırmaktadır. Egzersiz, bize hem kilo kontrolü hem de toksinleri atmak yolunda katkı sağladığı için kanser başlatıcı etkileri en aza indirgemiş oluruz. Özellikle menopoz sonrası yüksek kiloya sahip olanların, zayıf hemcinslerine kıyasla daha erken yaşta meme kanserine yakalandığı bilinmektedir. Bu nedenle fazla kilolardan sağlıklı ve sürdürülebilir bir diyetle kurtulmak ve ideal kiloya inmek gerekiyor” ifadesinde bulundu.
Mutlaka egzersiz yapın!
Vücudumuzdaki yağ dokusunun fazla olmasının, sürekli bir inflamasyonu uyardığını ve karsinojen maddelerin birikimi için uygun bir zemin hazırladığını vurgulayan Prof. Dr. Ağaoğlu düzenli yapılan egzersizin hem kilo kontrolü hem de toksinleri atmak yolunda kritik öneme sahip olduğunu belirterek “Sağlıklı ve dinç bir hayatın kapısını açan anahtarlardan biri egzersizdir. Egzersizle kanser başlatıcı etkileri en aza indirgemiş oluyoruz. Yaşla birlikte, menopozun da etkisiyle metabolizmanın yavaşlaması bizi kilo almaya eğilimli hale getiriyor. Bu dönemde yapılan yüzme, yürüyüş, pilates vb gibi aktif egzersizler hem kilo kontrolünde yardımcı hem de menopozun getirdiği sıcak basması gibi bazı olumsuz etkileri azaltmada yardımcı olur. Spor yaparken salgılanan mutluluk hormonu, stresimizi azaltarak bizi daha sağlıklı hale getirir. Mümkünse açık havada yapılan oksijenli egzersizler bize daha çok faydalı olmaktadır”diye konuştu.
“İlaç gibi reçete ediyoruz”
Meme kanseri tedavisi için yapılan cerrahi ve radyoterapi sonrası görülen lenfatik dolaşım bozukluğunun da (lenfödem) önemli bir sağlık sorunu olabildiğinin altını çizen Prof. Dr. Fulya Ağaoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Lenfödemi önlemek ve gelişimini yavaşlatmak için de hastalarımıza mutlaka egzersiz yapmaları gerektiğini anlatıyoruz. Özellikle pilates ve yüzme gibi dolaşım sistemi üzerine olumlu etkilerini bildiğimiz sporları hastalarımıza ilaç gibi reçete ediyoruz. Yaptığımız çalışmada, pilates yapan hastalarımızın lenfödem açısından avantajlı duruma geçtiklerini gördük”
“Sağlıklı beslenmek korunmanın yolları arasında”
Sağlıklı yaşam tarzının, kişinin zarar görmüş genlerinin tamirinde kilit öneme sahip olduğunu söyleyen Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Fulya Ağaoğlu sözlerine şöyle devam ediyor: “Hayatımızın sağlıklı bir şekilde akıp gitmesi için çoklu etkenin rol oynadığını bilmeliyiz. Kanseri tetikleyen etkenlerden uzak durmak ve yılda bir kez düzenli doktor kontrollerimizi ihmal etmemek bizi bu yolda güçlü kılar. Sağlıklı ve dengeli beslenmek, sigara ve alkolden mutlaka uzak durmak gerekir. Yapılan bilimsel çalışmalar; sigara ve alkolün meme kanserine zemin hazırladığını açıkça ortaya koymaktadır. Yüksek miktarda alkol tüketimi östrojenik aktiviteyi artırarak meme dokusunun yoğunluğunun artmasına neden olurken, sigara içilmesi de östrojen pozitif meme kanseri riskini artırmada başlıca etkenlerdendir.”