Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen, kültürel değerlerimizin mimarlık, tarih, kültür ve sanat yoluyla zihinlere aktarmayı hedefleyen Türkiye Kültür Yolu Festivallerinin 10’uncusu olan Efes Kültür Yolu Festivali kapsamında Yaşar Üniversitesi’nde “19.Yüzyıldan Cumhuriyet Kenti İzmir’e” konulu panel düzenledi.
Dr. Erkan Serçe, İzmir’in kozmopolit olma eğiliminde olduğuna ancak hiç bir zaman kozmopolit bir şehir olmadığına dikkat çektiği “Kozmopolit İzmir” başlıklı konuşmasında yine de İzmir’in tarih boyunca farklı kültürlerin birlikte yaşadığı çokkültürlü yapısıyla, 19.yüzyılda da öne çıkan eğitim, kültür, sanat ve spor faaliyetleriyle farklı milletlerden, dinlerden insanları bir araya getirdiğini belirtti. İzmir’i farklı kılan bu çokkültürlü yapının ise bir arada yaşama iradesini, birbirine saygı duymayı, demokrasiyi ve insan haklarına bakışı kazandırdığını vurguladı.
Doç. Dr. Sevinç Gök konuşmasında, 19. yüzyılda İzmir’in sofralarını, yerli üretimlerin yanı sıra Avrupa’dan ithal edilen seramiklerin süslediğini belirterek yerli üretimleri genellikle Kütahya ve özellikle Çanakkale seramiklerinin oluşturduğunu, İngiltere, Hollanda ve Almanya gibi Avrupa ülkelerinden getirilen, nispeten daha ucuz Avrupa seramik ve porselenlerinin de yoğun bir şekilde tercih edildiğini vurguladı. Sevinç Gök, Cumhuriyet ile birlikte yerli üretime verilen önemle mutfaklarda ve sofralarda yeni bir dönemin başladığının altını çizdi.
İzmir’in anıt yapılarını anlatan Doç. Dr. Şakir Çakmak, tarihi göçler, doğal afetler ve ticaretle yazılan, 14. yüzyıl başında Aydınoğulları Beyliği topraklarına katılan ve 17. yüzyılda Akdeniz’in en önemli liman kentlerinden biri haline gelen İzmir’de bu tarihlerden itibaren çok sayıda dini ve sivil mimarlık örneği anıtsal yapının inşa edildiğini aktardı. Yaşanan deprem ve yangın felaketleriyle anıtsal yapıların birçoğunun zarar gördüğünü söyleyen Çakmak, Hisar, Şadırvan, Kestanepazarı, Başdurak ve Kemeraltı camilerinin 19. yüzyılda değişim geçirdiğini, Guiffray Hanı (İktisat Kongresi Binası) ile Konak Meydanı’nın simge yapıları Sarı Kışla (Kışla-ı Hümayun) ve Hükümet Konağı’nın 19.yüzyılda inşa edilen yapılar olduğunu belirtti.
“19.yüzyılda İzmir Merkezli Halıcılık” üzerine konuşma yapan Prof. Dr. Harun Ürer, halı-kilim kültürünün Orta Asya’dan bu yana Türkler için önemini, Anadolu’nun halı-kilim dokumacılığı konusunda zengin potansiyeli ile Avrupa ülkeleri için üretim kaynağı ve ürünleri için de pazar haline geldiğini anlattı. Bu gelişmenin 19.yüzyılın ikinci yarısından sonra Batı Anadolu’da halı ticaretinin artmasının nedenlerinden olduğunu, Avrupa’nın gösterdiği ilgiyle özellikle Kömürcü, Kula ve Gördes halılarının Avrupa’da evleri süslediğini, zamanla sipariş usulü çalışmaya geçilmesi ve satış yapma isteğinin Türk halı sanatının motifleri ve değerlerinin özünden uzaklaşmasına sebep olduğunu da söyledi. Ürer, halı-kilim kültürünün yerel yönetimlerin desteğiyle yeniden canlandığını da vurguladı.