YAĞMUR ÖNGÜN
Akıllı KOBİ Dijital Dönüşüm Konferansları’nda, yapay zeka, yazılım ile işletmelerin gelişim ve dönüşüm süreçlerine ilişkin bilgiler paylaşıldı
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından, İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası ve İzmir Ticaret Borsası ev sahipliğinde düzenlenen Akıllı KOBİ Dijital Dönüşüm Konferansları’nda, yapay zeka, yazılım ile işletmelerin gelişim ve dönüşüm süreçlerine ilişkin bilgiler paylaşıldı. ‘Teknolojinin Rotasında Dönüşümün Anahtarları: Dijital İş Servisleri’ başlıklı sunumunu gerçekleştiren Turkcell Kurumsal Satış Direktörü Emre Kapusuz, KOBİ dünyasında dijitalleşmenin en başında stratejik planlama, daha sonra finansman çözüm ve yetkin bir insana ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Son 4 yıl içinde hızlı bir dönüşüm sürecinde olunduğunu belirten Kapusuz, “Pandemi, ekonomik durgunluk, istifa dalgası ve afetler gibi birçok olumsuzlukları ülkece sert bir şekilde hissettik. Tedarik zinciri buradaki bozulmalar şirketleri çok yıprattı. Bizi en çok etkileyen etmenlerden biri de çip krizi oldu. Tüm bu krizlerde nitelikli insan kaynaklarının, dijitalleşmenin ne kadar kıymetli olduğunu gördük” dedi.
“Öncelik ‘kesintisiz iletişime’ yatırım”
Turkcell olarak olmazsa olmazlardan olan ‘kesintisiz iletişime’ yatırım olduğunu aktaran Kapusuz, “Türkiye’de IT yatırımlarını gerçekleştiren en önemli firmayız. Bu da yeteli değil, ek olarak verilecek servis ve ürünlerde kıymetli, özellikle dijitalleşme yolunda birincisi bulut. İkincisi siber güvenlik. Siber güvenliği olmayan küçük büyük hiçbir şirket olmamalı. Ayrıca günlük hayatımızda kullanılan akıllı araç takip sistemler gibi evraklardan sizi uzaklaştıran hayatı kolaylaştıran ürün ve servislerimiz mevcut” ifadesine yer verdi.
“Değişim ve dönüşüme esneyip ayak uydurmalıyız”
KOBİ’ler için bulut dönüşümün önemine ilişkin sunum gerçekleştiren Logo Yazılım Kamu ilişkileri ve Proje Direktörü Tolga Gören, “Şirketlerin değişim ve dönüşüme ayak uydurması ve esnemesi gerekiyor. Küçük, orta veya büyük şirketlerde patronlar geleneksellikten çıkmakta zorlanıyor. Çünkü bizler sonradan dijital dönüşümlülerdeniz. Ancak 2000 doğumlu gençler ise doğuştan dijital dönüşümlüler. Türkiye’de KOBİ oranının yüzde 99 olduğu düşünüldüğünde bu değişim zorunlu hale gelecektir. 6 Şubat’ta büyük bir deprem yaşadık. Kampanyalar düzenlenirken akılda kalan ve sosyal medyada gündem olan ‘Yeni Çamoluk Otomotiv’ oldu. Burada kendini yenilemeyip eski parada kaldığı ve yapılan yardım miktarı yanlış anlaşıldığı için bayağı gündem de yer aldı. Bu nedenle yaşantımızda değişim ve dönüşümde esneyip ayak uydurmalıyız” sözlerine yer verdi.
“Türkiye en çok siber saldırı alan 25’inci ülke konumunda”
Türkiye’nin en çok siber saldırı alan 25’inci ülke konumunda olduğunu aktaran Gören, “20’nci yüzyılda işletmelerde kitle pazarlama modeli olarak tek yönlü bir iletişim vardı. Artık ürünlerini tek taraflı reklamlar tanıtan işletmeler kalmadı. İşletmeler ürünleri pazara sunmadan önce, başka bir marka gibi kullanıcı öngörülerini toplayacak durumdalar. Bunun haricinde de insanların ne düşündüğünü öğrenmek için anketlerle yapılmıyor. Sosyal medyadan ya da birçok veriden insanların yorumlarına ulaşabiliyor. Dolayısıyla dijital dönüşüm dünyasında yer almayan işletmeler sürdürülebilirlik ile ilgili soru işaretini akıllarına getirmeli. Çünkü müşteriyi paydaş yapabilirse ürün ya da hizmetleri yenileyebilir, çok para harcamadan bile yeni yatırımlar yapabilir” dedi.
“Manuele karşı direnç ile karşılaşıyoruz”
BIS Çözüm Kurumsal ve Ticari Ürünler Genel Müdür Yardımcısı Gizem Güneşdoğdu ise ‘KOBİ’ler için Yönetilen Hizmetler’ başlıklı sunumunda, kolay kullanıma sahip yazılımların önemine değindi. Güneşdoğdu, “Günümüzde herkes cep telefonları ve bilgisayar kullanarak ciddi verilere ulaşıyor. Ayrıca bu veriler daha düşük maliyetlerle işlenebiliyor ve saklanabiliyor. Ancak akla gelen ilk şey yapay zekanın insanların yerini alması oluyor. Aslında yapay zekayı iyi kullanan şirketler diğerlerinin yerlerini alabiliyor. Birçok şirketle görüştüğümüzde manuele karşı direnç ile karşılaşıyoruz ve bu durumu yenemediklerini söylüyorlar ya da yazılımların çok pahalı olduğunu ve bütçe ayıramadıklarını dile getiriyorlar” diye konuştu.
“Dijitalleşmeyi sürece ve genele yaymak gerekiyor”
Kağıt yükünden kurtularak online sürece dahil olmanın gerektiğini aktaran Güneşdoğdu, “Örneğin; atılan imzaları online taşımak, 20 yıl önceki belgeyi online üzerinden görebilmekle işe başlanabilir. Artık yazılımlar kiralanabiliyor ve tecrübe ettikten sonra değiştirme imkanı olabiliyor. Bu dijitalleşmeyi sürece ve genele yaymak gerekiyor. Yoksa kenara atılan çöp olan yazılıma dönüşüyor. Örneğin; Twitter ya da Instagram’ı kullanmak için nasıl eğitim almadıysak bu kolaylıkla bir sistem içinde yaygınlaşmak gerekiyor. Sistem kadar size yardım edecek ekipte çok önemli. Bazı müşteriler yazılımı aldık kimseye ulaşamıyoruz şeklinde şikayetlerde bulunabiliyor. Bu da site seçerken önemli bir kriter. Biz en büyük yükün kağıt olduğunu gördük. Bu kağıtların arşivlenmesi toplanması vb. büyük bir yük. Biz bunları online olarak insan kaynaklarına bir dökümasyon olarak eşleştirdik. Sahadaki ekipler için de masrafın fiş olduğunu gördük ve artık fiş yerine dökümün fotoğrafını alarak online iş yapabilir hale geldik. Tüm bunlar temel dijitalleşme kapsamına giriyor. Eğer çok fazla iş alımı yapılıyorsa ve artık ilanların otomatik olarak ilana çıkması istenirse buna dair öneriler getiren bir yazılımlarda var. ‘Big data’ denilen bu veriyi alıp tek bir kanaldan size raporlayan ve ileriye dönük ne kadar iş alımı yapacaksınız, hangi personelinizin ayrılma ihtimali var gibi verileri bile size bildiren bir yazılım mevcut” değerlendirmesinde bulundu.
“Dijitalleşme konusu tarım pazarı açısından çok önemli”
‘Tarımda Dijitalleşme’ panelinde konuşan Köy-Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer de “tarımda küçük aile işletmelerinin önemini vurgulayarak, “İzmir Köy Koop Birliği olarak, bakanlığın verdiği yetkilerle kooperatifler köylerde örgütleniyor. Biz de proje yazmasını, eğitimlerini sağlamaya çalışıyoruz. Ticaretimiz Kemeraltı’nda bir dükkan gibi değil. Köyde bir hayat sürüyoruz. Üreticilerimiz açısından bakınca verimliliği sağlayacak bir dijitalleşmenin içerisindeyiz. 2012 yılında Seferihisar’da küçük bir kooperatifimiz vardı, mevzuatı değiştirdik. Seferipazar. com diye küçük bir e- ticaret sayfası kurduk. 2013’te de bakanlığın bilişim ödüllerinde birincilik ödülünü almıştık. Pandemide, kurduğumuz e- ticareti büyük faydasını gördük herkes dükkanını kapatırken biz daha çok açtık. Dijitalleşme konusu pazarımız açısından çok önemli ancak bu bir ülkenin siyasi erkin vizyonu, bakış açısı ve tercihi ile ilgilidir. Dijitalleşmeye ne yönde karar verirseniz öyle gider. Dünyadaki gıda üretiminin yüzde doksanını küçük aile işletmeleri yapıyor. Tartışılacak değil. Pamuklara sarılması gereken bir şey” ifadelerine yer verdi.
“Kooperatifleşme İzmir’de diğer illere göre daha sürdürülebilir”
Kooperatifleşmenin İzmir’de diğer illere göre daha sürdürülebilir olduğunu belirten Soyer, “İzmir’deki kooperatifleşme çok öncesinde başlamış ve genlerine geçmiş. Çünkü arazilerimiz çok büyük değil. Bu yüzden el ele vermek ve birleşmek zorundayız. Kolay bir ticaret değil aslında son dönemlerde kooperatif kurmak Ticaret Bakanlığının kolaylaştırdığı bir şey oldu ancak sürdürmek o kadar kolay olmuyor. Köylerde sürdürebilmek neden kolay? Köyde yaşadığınızı düşünün Ödemiş, Foça, Bayındır, Seferihisar’dan giderken, sağlı sollu köyleri düşünün her hane zeytini, üzümü, sebzeyi tek başına yapması pazarlaması o kadar kolay olmaz. Bütün köylü, bir araya gelip kooperatif çatısı altında, zeytini sıkmak için bakanlığın ya da başka kredileri kullanarak kurarsa o zaman kooperatif; sürdürülebilir, verimli ve herkesin malı oluyor. Aslında memleketin sigortası olan köyleri kurmuş oluyorsunuz. Köylünün köyünde kalmasını sağlamış oluyorsunuz. Gerçek çiftçilik ortaya çıkıyor. Son zamanlarda emekliye 5 bin TL konusu konuşuluyor ya çiftçilik emekli olunacak bir iş değil. Kooperatifleşme İzmir’de köylerin hala varlığını sürdürdüğü için İzmir’de diğer illere nazaran en doğru şekilde devam ediyor. Kolay bir iş değil” dedi.
Soyer şu sözlere yer verdi: “Dijitalleşmede kendimizi ne kadar koruyacağımız ile ilgili aklıma Göbeklitepe örneği geldi. Özellikle tarımda kadim bilgileri asla kenara koymamamız gerekiyor. Göbeklitepede iki bin yıl boyunca buğdaya da toprağa sahip çıkan bir toplum var. Dijitalleşme faslında kadim bilgilerden uzaklaşmamız, aklımızı başımıza almamız gerekiyor.”