Cömert, “Avrupa ülkelerinde maaşlara enflasyonun altında zam yapılırken, Türkiye’de enflasyonun üstünde oranda artış yapıldı” dedi
İstihdam piyasası, pandemi döneminin ilk aylarında derinden etkilenirken, büyük istifalar dönemi ile başlayan 2021 yılı sonrasında hareketlendi ve 2022 yılını da verimli geçirdi. 2023 yılında ise özellikle enflasyonun hız kesmemesi ve global teknoloji devlerinin yüksek miktarda işten çıkarmalarıyla istihdamda tekrar durgunlaşma hissedildi. Türkiye’de teknoloji alanında işe alımlarda hala bir yavaşlama gözlemleniyor.
Uluslararası üst düzey işe alım ve danışmanlık şirketi Michael Page Türkiye Genel Müdürü Fatih Cömert, istihdam piyasasındaki son gelişmeleri ve 2024 yılına yönelik öngörülerini özetledi.
“Enflasyon maaş zam taleplerini etkiliyor”
Avrupa’da nispeten kontrol altına alınırken Türkiye’de halen yüksek seviyede seyreden enflasyon nedeniyle maaş artış oranlarındaki sorunların devam ettiğini vurgulayan Cömert, “Çalışanlar, iş değişikliği yapanlar, şirketler, yüzde altmış gibi yüksek oranlarda maaş artışı talepleriyle karşılaşıyor. Ayrıca Avrupa ülkelerinde maaşlara enflasyonun altında zam yapılırken, Türkiye’de enflasyonun üstünde oranda artış yapıldı. Ancak döviz kurlarının ülkede bir süre artmaması nedeniyle, çalışanların döviz cinsinden maliyetlerinin yükselmesi yabancı yatırımlara sıkıntı yaşattı. Bu durumda son iki yılda Türkiye’deki yabancı firmaların yatırımlarında yavaşlama görüldü” diye konuştu.
“Maaş artışları sağlık maliyetlerine yansıdı”
Şirketlerin genelde sene ortasında maaşlara ortalama yüzde 28-35 civarında artış yaptığını belirten Cömert, “Ekim ayında tekrar zam yapan firmalar olmasına rağmen, büyük çoğunluğun 2024 Ocak ayında zam yapması bekleniyor. Çalışan ücret artışlarında Yönetici Asistanı ve İnsan Kaynakları rollerinde çalışanların maaşlarındaki artış diğer rollere göre oldukça yüksek olmasıyla dikkat çekti. Sektör olarak baktığımızda teknoloji sektöründe yüksek artışlar dengelendi, yüzde 30 civarlarında artışlar oldu. Sektör olarak zorluklar yaşayan sağlık ve yaşam bilimleri piyasasında kur sabitlemeler global ilaç firmalarını etkiledi. Ama buna rağmen sektör ortalamasının üzerinde maaş artışları yaptılar. Bu durum ise sağlık maliyetlerine yansıdı. Lüks perakende sektöründe çalışanlar ise piyasadaki sıkıntılardan fazla etkilenmedi ve ortalamanın üzerinde maaş zammı aldılar” ifadelerini kullandı.
“Turizm sektöründe hareketlilik yaşansa da henüz istenen seviyelere gelmedi”
Kalifiye eleman bulma konusunda en çok teknoloji sektörü zorluk yaşarken, oyun sektörünün, pandemi döneminde büyümesine rağmen sonrasında küçülerek normal boyutlara ulaştığını aktaran Cömert, “Otomotiv, sanayi, tekstil alanlarını da içine alan üretim sektörü ise her zaman olduğu gibi stabil ilerliyor, piyasadaki çalkantılardan nispeten daha az etkileniyor. Bankalar da geçen seneye kıyasla orta derecede iyi gidiyor. Turizm sektöründe hareketlilik yaşanmakla birlikte henüz istenen seviyelere gelmedi, enflasyon maliyetleri fazlasıyla zorladı. Genel hatları ile perakende sektöründe ise istihdam 2023 yılında nispeten iyiydi. Geçen yıl bankacılık alanında çalışanların maaş zamları ortalamanın altındaydı. Sektör geçen yıl daha temkinli giderken bu yıl ortalamanın üzerinde zamlarla durumu dengelemeye çalıştı” sözlerine yer verdi.
“Türkiye’de birinci motivasyon hala ücretler oluyor”
Avrupa’da iş başvurularındaki öncelik sırasının değişime uğradığını belirten Cömert, “Çalışanlar için, iş ve hayat dengesini kurabilmek ve daha esnek çalışabilmek ilk tercih, ücret ikinci tercih, kariyer gelişimi ise de üçüncü sırada yer alıyor. Türkiye’de ise birinci motivasyon hala ücretler oluyor. Yeteneği bulmak kadar elde tutmak da çok daha zorlaşıyor. Çalışanlar eskiden amaç olarak gördükleri işi şimdi bir araç olarak görüyor. İş-hayat dengesi çok daha önem kazanmaya başladı. Firmaların yetenekleri elde tutabilmek için bu önceliğe dikkate alması gerekiyor. Evden ya da uzaktan çalışanlar yüzde 10 kadar daha fazla verimli olurken, iş yerine olan sadakatte ise azalma görülüyor. O yüzden işverenler yeniden ofiste çalışma sistemine dönmeye başladı. Türkiye’de şirketlerin yüzde 52’si beş gün ofiste çalışma sistemini benimserken diğerleri hibrit-haftanın belli günlerinde ofis ya da tamamen uzaktan çalışma sistemini uygulamayı tercih ediyor” diye konuştu.
“Yurtdışında çalışma talebi kadar eğitim talebi de artıyor”
Cömert, “Geçen yıl genellikle çalışanlar yeni iş bulmak için yurtdışını tercih ediyorken, bu yıl gençler yüksek eğitim döneminden itibaren yurtdışını tercih etmeye başladı. Türkiye’de işe başlamadan doğruca yurtdışında işe başlamayı tercih edenlerin sayısı da her geçen gün artıyor. Üst düzey profesyoneller kadar yeni mezunlar da yurtdışına gitmeyi tercih ediyorlar” dedi.