Topraksız tarımdan çıkan ürünlere karşı insanların yeterince bilgi sahibi olmadığını vurgulayan Saygılı, suda üretime karşı insanların önyargılı olduğunu vurguladı
FİLİZ EROL
İklim krizinin etkilerinin artmasıyla tarımda yeni metotlar ön plana çıkıyor. Yeni metotların arasında yer alan topraksız tarım, geleneksel toprak bazlı tarıma alternatif olarak geliştirilen bir tarım yöntemi olarak görülüyor. Topraksız tarım uygulaması toprakta yapılan yetiştiriciliğe göre çeşitli üstünlükler sağlıyor. Bir yandan sebzenin, meyvenin türüne göre yıl boyu sürekli üretim yapılmasına imkan veren bu yöntem diğer yandan da daha fazla verim elde edilebiliyor.
Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde aile çiftçiliği yapan Burak Saygılı 3 yılı aşkın süredir topraksız tarımda marul yetiştirdiğini ve daha az su ile gübre kullanarak kısa sürede verimli ürün elde edildiğini dile getirdi. Herkesin topraksız tarımdan çıkan ürünlere karşı bilgi sahibi olmasının, ön yargı ile yaklaşmaması gerektiğini vurgulayan Saygılı, “Toprakta üretilen ürüne daha fazla ilaç atıldığını sanan insanların bilgilendirmesi gerekiyor. Suda üretim yapıyorum denildiğinde insanlarda önyargı oluşuyor. Yüzde 100 organik tarım yapmıyoruz zaten. Amacımız bu işi Türkiye’nin her tarafına yaymak. Topraksız tarımın geleceğin işi” dedi.
“Daha küçük alanlardan daha fazla ürün elde ediliyor”
Türkiye’de toprakların çoğunun beton olmaya başladığını belirten Saygılı, “Bu yüzden topraksız tarım geleceğin işi olma ihtimali çok yüksek. İnsanların gelecekte de tarımı devam ettirmesi gerekiyor. Ama tarım alanları azalıyor. Birim alanlarını daha fazla yönetmek için topraksız tarım ideal oluyor. Bu kurulan sistem, istenilen yere, istenilen toprağa veya binanın içine götürülebiliyor. Işıklandırmayla doğru bir şekilde yönetim sağlanabilir. Daha da ileride bu elektrik maliyetleri düşürebildiğinde, güneş kaynağı kurulduğunda, daha da katlı sistemlere, daha küçük alanlara ve daha fazla yönetim yapılarak daha çok ürün elde edilecek. Hollanda’nın topraksız tarımda ilerleme sebeplerinden bir tanesi bu” diye konuştu.
“Topraksız tarımda bir birim alanda 4 kat ürün alınıyor”
Topraksız tarımda normal tarıma göre daha kısa sürede daha fazla ürün elde edildiğini aktaran Saygılı, “Daha az su ve gübre kullanımıyla daha verimli ürün alınabiliyor. Normal tarımda bir dönüm yere 6 bin marul ekiliyorken topraksız tarımda 12 bin tane marul ekilebiliyor. Üretim süresi ise topraklı tarımda yazın 60 gün, kışın 90 gün olurken topraksız tarımda yazın 30 gün kışın ise 45 güne çıkıyor. Bu durumda bir birim alanda 4 kat ürün almış olunuyor. Bir diğer avantajı ise işçilik maliyeti. Toprağı işlemek, hazırlamak gerektiği için daha uğraştırıcı ve maliyetli oluyor. Deliklerin içine marulları ekiyoruz sadece. İlaçlar daha az kullanılıyor çünkü topraktan gelen bir hastalık yok. Toprakta çok fazla hastalık var. Funguslar, kurtlar bulunuyor. Bunlar toprağa, marullara veya başka bitkiye zarar veren organizmalar” diye konuştu.
“Topraksız tarımda ürünler daha hassas yetişiyor”
Topraksız tarım için kurulum maliyetinin yüksek olmasının dezavantaj olduğunu belirten Saygılı, “Eğer tam otomasyonlu bir sera yoksa amatör bir seraysa hassas bir iş olduğu için herhangi bir sıkıntıda elimizdeki ürün anında gidebiliyor. Yani topraklı tarıma göre daha hassas. Toprakta ürünler, 2-3 gün geç toplanabiliyor ama topraksız tarımda öyle bir durum yok. Herhangi bir şekilde su kesildiği zaman, yazın özellikle, marullar 2-3 saat içinde ölebiliyor. Elektrik maliyeti de yaklaşık ayda bir buçuk bin TL kadar tutuyor.Şu an elektrik maliyeti çok yüksek. Çünkü suyu saf su değil. Suyu kontrol etmekle zorlanıyoruz. O yüzden arıtma kullanıyoruz. Endüstriyel bir arıtmamız var.Ama şu andaki projemizde yağmur suyu da ekliyoruz. Seradan gelen oluklardaki suyu saf su olarak kullanabiliyoruz. O da bize elektrik maliyetini düşürüyor” ifadelerini kullandı.
“Tarım işi borsa gibi ne zaman artıp azalacağı belli değil”
Girdi maliyetlerinin geçen yıla göre arttığını vurgulayan Saygılı, “Bir marulun fidesi geçen yıl 45 kuruştu, bu yıl 1,10 TL oldu. Marulun büyümesi için suya eklenen 14 çeşit gübre kullanılıyor. Geçen yıl 650 TL olan gübre, bu yıl bin 100-bin 150 TL arasında. Nitrik asit maliyeti var. Nitrik asit hem azot içeren hem de pH’nin hızlı bir şekilde düşmesini sağlayan bir ürün. Nitrik asit geçen yıl 350-400 TL arasındayken şu an 750 TL’ye kadar çıktı. Tarım işi borsa gibi. Ne zaman fiyatının arttığı ya da azaldığı belli olmuyor. Herhangi bir firmayla veya süpermarketle anlaşmadığınız zaman belli bir fiyat yok. Sürekli değişebilen bir şey. Marulun tanesi şu an 12 TL, toptan olarak ise 7,5 TL’ye satılıyor. Bölgede topraksız marul yetiştiren bir tek ben varım. Topraksız domates yapan büyük firmalar var bölgesel olarak. Onların daha önceden yaklaşık 10 yıllık denen bir deneyimleri var. Onlar ihracat da yapıyor. Benim ihracat hedefim var ama marulda değil. Orada geliştirdikten sonra çilek, domates gibi ürünlerin ihracatını yapmayı hedefliyorum. Çünkü marul hassas bir bitki olduğu için uzun süre dayanmıyor” sözlerine yer verdi.
Şu an markalaşma projesinin olduğunu belirten Saygılı, “Logo çalışması yapıyoruz. İlk başladığımız yılki hedefimiz kurduğumuz serayı koordine edip düzgün bir şekilde çalışmasıydı. Bu yıl sonunda ikinci serayı kurduk. Beşinci yıldaki hedefimiz tarlanın hepsinin sera ile kapalı olmasını sağlamak. Onuncu yılın sonunda ise birim alanını iki katına çıkartarak, yani yaklaşık yirmi dönüm bir alanda, bir sera kurmak istiyorum” dedi.
Topraksız tarım daha fazla besin verimi taşıyor
Topraksız tarım, geleneksel tarıma göre birçok avantaja sahip. Bu avantajlardan bazıları şunlardır: “Daha az su kullanımı; topraksız tarım yönteminde, suyun doğrudan bitkilere iletilmesi sayesinde suyun kayıpları en aza indirgenir. Daha fazla besin verimi; topraksız tarım yönteminde, bitkiler ihtiyaç duydukları besin maddelerini doğrudan çözeltiden aldıkları için daha hızlı ve daha verimli büyürler. Daha az hastalık ve zararlılar; topraksız tarım sistemlerinde, toprak olmadığı için hastalık ve zararlılara karşı daha dirençli bitkiler yetiştirmek mümkün. Daha fazla kontrol; topraksız tarım sistemlerinde, bitkilerin büyüme koşullarını kontrol etmek daha kolaydır. Bu sayede, daha kaliteli ve daha verimli ürünler elde etmek mümkün.”