Pazar, Eylül 8, 2024

Ergenekon Kumpası Hazırlanması

Geçmişi anlamadan gelecekteki tehlikelerin önlenmesi imkânsızdır


Sevgili okurlarım,

Yapmış olduğum çeşitli araştırma ve değerlendirmeler çerçevesinde FETÖ silahlı terör örgütünün, ülke içerisinde belli bir yaş grubu arasında hala etkinliğinin sürdürdüğünü maalesef görmekteyim. Küçüklüğünden itibaren cemaat adı verilen bu terör örgütü içinde yetişmiş ve bugün 40 ile 50 yaşları civarında olan, eğitim seviyeleri yetersiz sadece örgütün elebaşı, Fethullah Gülen’in kitaplarını okumuş, onun sohbetlerine katılmış olan kişilerin düşüncelerini, hiç değiştirmediklerini görmekteyim.

Sayın Erdoğan’ı “deccal“ olarak tanımlayan bu kesim, devlet tarafından terör örgütü üzerine, yapılan operasyonları da “altın neslin yok edilmesi“ için derin devlet tarafından gerçekleştirildiğine inanmakta ve bunu söylevlerine taşımaktadırlar.

Bunun yanı sıra, yurt dışına kaçan örgüt elemanlarının da “hicret“ içinde olduklarını tekrarlamakta bu olayın bir “kanundan kaçma“ şeklinde değerlendirilmediği ise bir vakıadır. Benim öngörülerime göre bu kesim ülke genelinde sessiz kalarak uyuyan bir kitle imajı verip, çok ciddi seviyelerde olduğunu söyleyebilirim. Günümüzde ABD ve Almanya’ya kaçan yönetici ve diğer kişilerin, toplantılarına devam ettikleri bir sır değildir. Hiç kimse FETÖ terör örgütünün faaliyetleri bitmiştir dememelidir, çünkü bu gerçekleri yansıtmayacaktır.

FETÖ silahlı terör örgütü, Ergenekon davasını icat ederek bunun bir “derin devlet“ olduğunu kamuoyuna empoze etmiş ve derin devletin hâla Türkiye Cumhuriyetini ele geçirdiğini ve onu yönlendirdiği imajı bugün Fethullah Gülen’e inanan kesim içinde hayatiyetini sürdürmektedir. Ben, yaptığım çalışmalarda, bu ideolojiden kesin olarak dönenlerin çok az olduğunu, buna karşılık dönmüş gibi görünenlerin ise çoğunlukta yer aldığını gördüm.

Ergenekon davası öncesinde, yaşanan bazı terör ve suikast olayları FETÖ terör örgütünün hazırladığı ve amacın tamamen devletin ele geçirilmesi olan ergenekon komplosunun unsurları olduğu anlaşılmaktadır. Bununla terör örgütü olmakla suçlanan insanların savunmalarını tamamen önlemiş bu kapsamda devlet erki ile medyayı kullanarak suçlananları linç etmiştir.

Bu arada, siyasi iktidar eğer basiretli ve devlet ortak aklını işleterek hareket edebilseydi, sadece iddialar ile savunmaların karşılaştırılması ile bu kumpas anlaşılabilirdi. Sizce siyasi iktidar acaba bunu neden yapmamıştır. İşte bunun üzerinde uzun süre düşünülmesi gereklidir. Ergenekon komplosunun yöntemi anlaşılmadan mantığı değerlendirilemez.

Bu yöntem, savaş sanatında aldatma ve baskının birlikte kullanılmasına dayanan bir uygulamadır. Bazı şiddet eylemlerinin aldatma tekniğinin birçok özelliğini kullanmasının birleştirilmesiyle hedeflenen bir politik algının yaratılmasına dayanır. Bu algının amacı, bir yandan kitleleri düşmanın politik etkisinden ayırmak ya da tarafsızlaştırma, diğer yandan ise saldırı için politik bir destek noktası elde etmektir.

Ergenekon olayında, fetö silahlı terör örgütü, Türk Silahlı Kuvvetleri ve onun illegal uzantıları tarafından kendilerine bir dizi askeri eylem yapıldığı kanaati uyandıran bir seri terör eylemi yapmışlardır. İşte bu noktada, FETÖ silahlı terör örgütü kendi kadro ve operasyonel yapısını kullanmıştır.

Bu terör eylemlerinin yapanlar, bazı yalan ifade ve tanıklar ile “canlı delil“ olmuşlardır. Eylemlerden önce, bu kişiler suçlanacak kişilerin çevresine sızdırılmış, ya telefon görüşmesi yaptırılarak, ya da birlikte fotoğraf çekilmesi sağlanarak, delil oluşturulmuştur. Ergenekon davası kapsamında, 150.000 telefon izlenmiş ve bunun 70.000 kadarı ise dinlenmiştir.

Bu arada izleme ve takibi yapılan kişi sayısı ise sadece 3.000 İle sınırlı kalmıştır. Dava kapsamında ifadeleri alınan kişilerin 360 olduğu ve bunlar içindeki 588 kişinin ise tutuklandığı bir gerçektir. Ancak 7 sanığın ifade veremeden vefat ettiği ve 7 sanığın da kansere yakalandığı not edilmiştir.

Bu davanın tamamen sahte delillere dayandığı ve 44 gizli tanığın ifadelerinin delillendirilmeden geçerli sayıldığı tespit edilmiştir. Tüm bu sahte eylemler, FETÖ terör örgütü tarafından işleme konulurken, mevcut iktidar ve onun güvenlik bürokrasisindeki yöneticileri, acaba neden bu oyunu görememişler veya görmezlikten gelmişlerdir.

Eğer olgu, bu çerçevede değerlendirildiğinde bu FETÖ terör örgütü ile iktidar partisinin beraber hareket ettiğinin aksini iddia ve ispat edebilecek unsurlar var mıdır çok merak ediyorum. Ergenekon davasında, toplam 23 iddianame hazırlanmış ve buna bağlı olarak 620 oturum gerçekleştirilerek 275 sanık yargılanmıştır. Gerekçeli kararın ise 16.758 Sayfadan oluştuğu görülmektedir.

FETÖ terör örgütünün tamamen icat ettiği ergenekon soruşturması 12 haziran 2007 tarihinde, Ümraniye’de bir gecekonduda ele geçirildiği söylenen 27 el bombası ile başlamıştır. Emekli astsubay Oktay Yıldırım’a ait olduğu iddia edilerek ilk dalga olarak yapılan operasyonda, Sevgi Erenerol, Kemal Kerinçsiz, Taner Ünal, Fuat Turgut ve Sami Hoştan gibi isimlerin de içinde bulunduğu birçok kişi tutuklanmıştır. Bu kişilerin birbiri ile bağlantıları olmamasına rağmen, nasıl tutuklandıkları üzerine siyasi iktidar ve devlet erki ciddi olarak eğilip, istihbarat rapor ve analizlerine itibar etmediği anlaşılmaktadır.

Ergenekon davası ile beraber FETÖ terör örgütünün hâkim ve savcılarının uygulamaları neticesinde 23 dosya daha dava ile birleştirilmiştir. Anacak ana davaya ait üç iddianame vardır. Örgüt savcıların hazırladığı ilk iddianame 14 temmuz 2008 de hazırlanıp, 13. Ağ.Ceza mahkemesine sunuldu ve 25 temmuz 2008 tarihinde, 2.500 Sayfadan meydana gelip mahkeme tarafından kabul edilmiştir.

İkinci iddianame ise, 25 mart 2009 tarihinde kabul edilip ana dava ile birleştirilmiştir. İlk iddianamede, ergenekon terör örgütü olarak tanımlandı ve üyeleri darbe teşebbüsüyle suçlandı. Burada, “derin devlet“ ifadesi ile anılan birçok kanlı eylemler gerçekleştirilerek, kriz, kargaşa, anarşi, terör ve güvensizlik ortamı oluşmasını amaçlayan ülkenin kalkınma ve gelişmesinin önünde engel olan bir örgüttür ifadesi dikkat çekicidir.

Hazırlanan 20 civarında iddianame ergenekon davasıyla birleştirilmiştir. Bu işin en önemli isimlerinden birisi ise savcı Zekeriya Öz olup kendisine Sayın Erdoğan tarafından zırhlı ve çok pahalı bir araç da verilmiştir. Herkes hâla bu fetö terör örgütünün siyasi bağlantılarını merak ediyorsa oturup bir düşünmelerini öneriyorum.

Tayfun Gözüm

Diğer Yazarlar