Cumartesi, Ekim 19, 2024

İlişkilerde Değişim

Yirminci asrın ikinci yarısı ile beraber Türkiye’nin de içinde bulunduğu ülkeler soğuk savaş döneminin askeri, siyasi, ekonomik ve sosyal yönlerden her geçen gün farklılaşan iki blokun aynı kıtada yer alan cephe üyeleriydiler.

  1. Büyük Savaş sonrasında bölünen Avrupa’da Nato ile Varşova Paktı arasındaki sınır, geride ABD ile Rus Sovyetinin konuşlandığı, ön saflarda ikiye bölünen Almanya, Avusturya arasında sınırları geçen Macaristan, Bulgaristan, Çekoslavakya vb ülkeler arasında belirleniyordu. Polonya ve Romanya’nın doğusunda Baltık, Belarus ve Ukrayna Sovyetler’i Sovyet Rusya’ya komşuydular.

1950 ve sonrası 40-50 yıl Avrupa coğrafyası merkez olmak, çevrelere yayılmak üzere belirli merkezi kültürlerin gittikçe artan hegemonyası; Amerikan değerlerinin, tüketici mallarının ve yaşam tarzlarının yayılması olarak tezahür etti.

Sovyet Bloğunun çökmesinden itibaren giyimden gıdaya, müziğe, filmlere, televizyona, mimarlığa yani yaşam alanlarının her yerinde önce üretimde giderek tasarım ve teknolojide, finansta hasılı tüm kültürel ürünlerde bir standartlaşma ve tek tipleşme rahatlıkla görülmektedir. Merkez ülkelerden çeperlere doğru yayılım devam eder. Bu daha çok iktisadi saikler ile küresel cihette etkinleşme süreci anlamına gelir.(pandemi dönemi bu açıdan değerlendirilebilir)

Oysa öncelerinden gelen post kolonyal ticari- sinai yoğunluklu çıkış noktalarının dünya coğrafi figür  tahkimi ertesi yirminci asır bilhassa dünya siyasetine tesir edecek büyük çatışmaları, kurgu ve hesaplaşmaları teknoloji marifetiyle insanlığa hediye ederken sunduğu yaşam biçimini doğadan uzak metropolleşme, bağımlılık yaratan istihdam, yeni idari- birey münasebetleri gibi örnekler ve ortak toplumsal ana başlıklarla revize etti.

Bu süreçte cebri, ideolojik, istihbari ve tabi ki yeni teknolojiler, ticari krizler, uygulamalar ile orta ve uzun vadelerde bölgesel coğrafyalar tanzim edilir. 

Örneğin başta internet olmak üzere küreselleşme sürecinin en önemli taşıyıcıları olarak yeni iletişim teknolojileri ulusal sınırların aşılarak ulus ötesi kamusallıkların oluşmasını mümkün kılmaktadır. 

Bu durum ulus devletlerin türsel ve dışa kapalı ulusal kültürleri korumalarını oldukça zorlaştırmış ve milli aidiyeti önemli ölçüde farklılaştırmıştır.

Küresel ile yerel olanın her karşılaşması ikisinin de birbirinden bir şey alarak yeni ve başka olana dönüştüğü daha melez(hybrid) biçimlerin ortaya çıktığı bir süreç olarak işlemektedir.

Demir Uzun

Diğer Yazarlar