Perşembe, Eylül 19, 2024

Türkiye nüfusunun %60’ı antidepresan kullanıyor

ilaç

Dağbakan: Devlet hastanelerinin yetersiz ve az sayıda olmasından dolayı özel kliniklere olan talep ve ihtiyaç arttı


Dağbakan, “Sağlık Bakanlığı’nın 2021 yılında yayımladığı ‘Sağlık İstatistikleri Yıllığı’na göre, Türkiye’de antidepresan kullanımı 2010’da yüzde 33 iken, 2021’de yüzde 53’e ulaştı. Bu sayı 2024 yılına girdiğimiz bu günlerde yüzde 60’lara yaklaştı” dedi.

Seza Nur Alpdündar

Depresyon ve kaygı oranının arttığı Türkiye’de antidepresan kullananların sayısı hızla yükseliyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verilerine göre, Türkiye’de 2008 yılında bin kişiye düşen günlük antidepresan ilaç tüketim miktarı 27,8 doz iken 2019 yılında 48,9 doz oldu. Bu son 12 yılda antidepresan kullanımı 2013 yılı hariç hep kademeli olarak artış gösterdi.

Türkiye’de ekonomik sıkıntılar ve toplumsal sorunların artması ile psikologlara olan ihtiyaç ve talebin arttığını ifade eden Uzman Psikolog Sinan Dağbakan, “Sağlık Bakanlığı’nın 2021 yılında yayımladığı ‘Sağlık İstatistikleri Yıllığı’na göre, Türkiye’de antidepresan kullanımı 2010’da yüzde 33 iken, 2021’de yüzde 53’e ulaştı. Bu sayı 2024 yılına girdiğimiz bu günlerde yüzde 60’lara yaklaştı. Bu demek oluyor ki her 100 kişiden 60’ı antidepresan kullanıyor” dedi.


“Toplum olarak sistemi baştan dizayn etmeliyiz”

Türkiye gibi gelişmekte olan toplumlarda sosyo-kültürel seviye toplum genelinde yeterli seviyede olmadığı için karşılıklı iletişimde sorunlar yaşandığını vurgulayan Dağbakan, “İnsanların kendi doğru olarak kabul ettiği değerlerini karşı tarafa empoze ettiği için toplum günden güne kutuplaşıyor. Toplumun genelinin kabul ettiği değerleri dışlanmamak veya zarar görmemek için kabul etmiş gibi gözüken bir grup diğer tarafta çoğunluğun tarafına geçip güçlü olmaya çalışan bir grup. İki taraf gibi düşünmeyen çıkarları için olmadığı bir doğruyu savunmayan ve en önemlisi doğrularını karşı tarafa dayatmayan üçüncü grubun sayısı azınlıkta. Aslında çözümü kolay yeterli seviyede eğitim ve kişisel gelişim. Tabi bunu bireysel olarak yapamayız toplum olarak sistemi batan dizayn etmeliyiz” ifadelerinde bulundu.


“Ekonominin kötü gidişi boşanmaların artmasına yol açtı”

Ekonominin insan üzerinde direkt olarak etkisi olduğunu dile getiren Dağbakan, “Yeterli düzeyde beslenmeyen gerekli vitamin ve mineralleri alamayan toplumda kaygı endişe korku panik atak üzüntü oluşur. Karnı aç olan birine geceleri ay ışığı pek romantik gelmeyebilir. Son üç senedir gözlemlerim doğrultusunda şunu söyleyebilirim ki ekonominin kötü gidişi ve yarınımızın belli olmaması ile gelen sorunlardan dolayı daha çok boşanmaya, toplum olarak asosyalleşmeye ve toplum olarak depresyon halinde olmamıza yol açtı. Trafikte görüyoruz yolda yürüyen yayada milyonluk arabanın içindeki insanda suratı asık. Etrafınızda gülümseyen veya mutlu olan kaç kişi var? Ay sonunu zor getiren bir insana maalesef yeni hobiler edin, kendini dinle diyemem. İnsanın kendini güvende hissetmediği bir ortamda sağlıklı ve mutlu olmasını bekleyemeyiz” diye konuştu.


“Özel kliniklere talep ve ihtiyaç arttı”

Ekonomik sıkıntılar, pandemi dönemi ve toplumsal sorunların artması ile psikologlara olan ihtiyaç ve talebin arttığını ifade eden Dağbakan, “Devlet hastanelerinin yetersiz ve az sayıda olmasından dolayı özel kliniklere olan talep ve ihtiyaç arttı. İnsanların psikologlara ayırdıkları bütçe son yıllarda arttı. Kliniklere gelen insanların çoğu hayatlarında en az bir defa antidepresan kullandıklarını belirtiyor. Sağlık Bakanlığı’nın 2021 yılında yayımladığı ‘Sağlık İstatistikleri Yıllığı’na göre, Türkiye’de antidepresan kullanımı 2010’da yüzde 33 iken, 2021’de yüzde 53’e ulaştı. Bu sayı 2024 yılına girdiğimiz bu günlerde yüzde 60’lara yaklaşmış durumda. Bu demek oluyor ki her yüz kişiden 60’ı antidepresan kullanıyor. Türkiye nüfusunun ortalama 85 milyon olduğunu düşünürsek, 51 milyon kişi antidepresan kullanıyor. İnanılmaz büyük bir rakam. Toplum olarak depresif bir ruh hali ile yaşayan bir orduya dönüşmüş durumdayız” ifadelerinde bulundu.


“Toplum psikolojisi için iletişim güçlendirilmeli”

Toplum psikolojisinin toparlanması için yapılması gereken ilk şeyin iletişimi güçlendirmek olduğunu söyleyen Dağbakan, “İletişimi iyi olmayan toplum gelişmekte zorluk çeker. Mustafa Kemal Atatürk’ün 100 yıl önce Cumhuriyet’i kurduğunda yaptığı ilk işlerden biri harf devrimini yapmaktı. Çünkü Atatürk çok iyi birliyordu kendi dili olmayan ve iletişimi kötü olan bir toplumun asla gelişemeyeceğini. Bizler bol bol kitap okumalı duygularımızı ve düşüncelerimizi rahatça ifade edebilmeliyiz. Gelecek nesillere güzel bir toplum bırakmak istiyorsak iletişim özgürlüğünü vermeliyiz” diye konuştu.

OECD’nin 2020 yılı verilerine göre, antidepresan ilacı kullanımının en yüksek olduğu ülke İzlanda. Bu ülkede bin kişiye günlük 153 doz antidepresan düşüyor. En düşük ise 20 doz ile Letonya’da. Diğer bazı ülkelerde bu miktar şöyle: Portekiz 131 doz, Kanada 122 doz, İngiltere 108 doz, Yunanistan 66 doz, Almanya 62 doz, Türkiye 49 doz ve Güney Kore 27 doz.

OECD ülkelerinde 2010 ile 2020 arasında antidepresan ilacı kullanımı yüzde 43 arttı. Türkiye’de son 10 yıldaki artış yüzde 50. En yüksek artış yüzde 166 ile Şili’de gerçekleşirken Danimarka antidepresan kullanımının düştüğü tek ülke oldu. Diğer bazı ülkelerde artış oranı şöyle; Güney Kore yüzde 142, İngiltere yüzde 101, Kanada yüzde 55, Yunanistan yüzde 47, İsveç yüzde 39, Almanya yüzde 33, Hollanda yüzde 17 ve Fransa yüzde 2.
OECD verilerine göre, Türkiye Avrupa’da antidepresan ilaçlara en çok harcama yapan ülkeler listesinde dördüncü sırada. Türkiye 2020 yılında antidepresan ilaçlara 139 milyon dolar harcadı. Zirvede ise 812 milyon dolar ile Almanya var. Ancak bu listede tüm ülkelerin verileri mevcut değil. İspanya 649 milyon dolar ve İtalya 456 milyon dolar ile Türkiye’den daha çok harcama yapan ülkeler. Yunanistan’da ise bu miktar 129 milyon dolar oldu. Kişi başına antidepresan ilaç harcamasının en yüksek olduğu ülke 27,2 dolar ile Kanada. Türkiye’de bu oran sadece 1,7 dolar.
İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM