Yaklaşık yirmi yıldır risk algı anketi verilerinden yararlanarak Dünya Ekonomik Forumu tarafından, Marsh & McLennan Şirketleri, SK Group ve Zurich Sigorta Grubu ortaklığında ‘2024 Küresel Riskler Raporu’ hazırlandı. Rapora göre, insani gelişmelerdeki ilerlemeler azalırken, küresel risk ortamı devletleri ve bireyleri yeni ve yeniden ortaya çıkan risklere karşı savunmasız bırakıyor. Öte yandan orta ve büyük güçlerin yeni kurallar ve normlar için yarıştığı ve bu normları belirlediği çok kutuplu veya parçalı bir düzenin önümüzdeki on yılda şekilleneceği öngörülüyor. Raporu değerlendiren Dünya Ekonomik Forumu Genel Müdürü Saadia Zahidi, kutuplaştırıcı söylemler, istikrarsız bir küresel düzen ve ekonomik belirsizliğin dezenformasyon riskini yaydığını söyledi.
“Yapay zeka, risk görünümünü değiştirecek”
Marsh McLennan Avrupa CCO’su Carolina Klint de yapay zekadaki atılımların yanlış bilgilendirme, aracıların ortadan kalkması ve stratejik yanlış hesaplamalardan kaynaklanan tehditlere karşı tepki vermede zorluk yaşayan birçok organizasyon için risk görünümünü kökten değiştireceğini belirtti. Klint, “Aynı zamanda şirketler, jeopolitik ve iklim değişikliğinin daha karmaşık hale getirdiği tedarik zincirleri ve sayıları giderek artan kötü niyetli aktörlerin siber tehditleri ile mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Hızla değişen bu risk ortamını yönetmek için kurumsal, ülke ve uluslararası düzeylerde dayanıklılık oluşturmaya ve kamu ile özel sektörler arasında daha fazla iş birliğine odaklanmak gerekecek” ifadelerini kullandı.
“Yeni riskler ortaya çıkıyor”
Zurich Sigorta Grubu, Sürdürülebilirlik Riskler Lideri John Scott ise “Dünya, yapay zeka, iklim değişikliği, jeopolitik değişimler ve demografik değişimlerle önemli yapısal dönüşümlerden geçiyor. Bilinen riskler yoğunlaşıyor ve yeni riskler ortaya çıkıyor ancak bunlar aynı zamanda fırsatlar da sunuyor. Kolektif ve koordine edilmiş sınır ötesi aksiyonlar önemli rol oynar ancak küresel risklerin etkisini azaltmak için yerelleştirilmiş stratejiler kritiktir. Vatandaşların, şirketlerin ve ülkelerin bireysel eylemleri, küresel risklerin azaltılmasında önemli bir rol oynayarak daha aydınlık ve güvenli bir dünyaya katkıda bulunabilir” diye konuştu.
Dezenformasyon ve çatışmaların yükselişi
Rapora göre, hayat pahalılığı krizi, yapay zeka ile ilişkili olarak yayılan yanlış bilgi ve dezenformasyon riski ile toplumsal kutuplaşma riski, 2024 yılı risk görünümünü domine ediyor. Yanlış bilgi ile toplumsal huzursuzluk arasındaki bağlantı, önümüzdeki iki yıl içinde birçok büyük ekonomide yapılması planlanan seçimler sırasında merkezi bir rol oynayacak. Devletlerarası silahlı çatışmalar önümüzdeki iki yılın en önemli beş riski arasında yer alıyor. Birçok çatışmanın devam ettiği bir dönemde, önde gelen jeopolitik gerilimler ve zayıflayan toplumsal dayanıklılık riski çatışmaların yayılmasına neden oluyor.
Ekonomik belirsizlik ve gerileyen kalkınma
Raporda ayrıca, önümüzdeki yıllara kalıcı ekonomik belirsizlik ile büyüyen ekonomik ve teknolojik bölünmeler damgasını vuracağı ifade edildi. Ekonomide fırsat eşitsizliği önümüzdeki iki yıl içerisinde öne çıkan riskler arasında 6. sırada yer alıyor. Uzun vadede ise, ekonomik hareketliliğin önünde engeller oluşarak nüfusun büyük bir kesiminin ekonomik fırsatlardan mahrum kalmasına neden olabilir. Çatışma riski taşıyan veya iklim açısından savunmasız ülkeler, yatırımlardan, teknolojilerden ve ilgili istihdam yaratma faaliyetlerinden giderek daha fazla izole edilebilirler. Güvenli ve emniyetli geçim kaynaklarına giden yolların yokluğunda bireyler suça, askerileşmeye veya radikalleşmeye daha yatkın olabilirler.
Gezegen tehlikede
Çevresel riskler, tüm zaman dilimlerinde risk ortamını domine etmeye devam ediyor. Uzmanların üçte ikisi 2024 yılında yaşanacak aşırı hava olaylarından endişe ediyor. Aşırı hava olayları, Dünya sistemlerinde kritik değişiklikler, biyoçeşitlilik kaybı ve ekosistem çöküşü, doğal kaynak kıtlığı ve kirlilik önümüzdeki on yıl boyunca karşılaşılması beklenen en ciddi 10 riskten beşini temsil ediyor. Bununla birlikte, rapora katkı sunan uzmanlar risklerin aciliyeti konusunda farklı düşüncelere sahipler. Özel sektör katılımcıları, çoğu çevresel riskin sivil toplum ve hükümetlere kıyasla daha uzun bir zaman çerçevesinde gerçekleşeceğine inanıyor. Bu durum, çevresel riskler ile mücadelede dönüşü olmayan bir noktaya gelme riskinin arttığına işaret ediyor.