Pazartesi, Eylül 16, 2024

“Yerli ilaç üretimi artırılmalı”

Sektör temsilcileri, piyasada ilaç bulunamaması nedeniyle hastalara verilen muadil ilaçların güvenli olduğunu dile getirdiler

KÜBRA CEYLAN

Tüm Eczacı İşverenler Sendikası geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Türkiye’de satılan her 100 ilaçtan 45’inin ‘eşdeğer’ ya da ‘muadil’ ilaç olduğunu, Avrupa ve ABD’de bu oranın daha da yükseklere çıktığını aktardı. Piyasada ilaç bulunamaması nedeniyle hastalara verilen muadil ilaçların güvenli olduğunu dile getiren İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan ve İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak, yerli muadil ilaç üretiminin artırılması gerektiğini vurguladılar.


“İlaçların isimleri değişik dahi olsa içerikleri aynı”

Muadil ilaçların insanlar üzerinde herhangi bir zarara yol açmadığının altını çizen İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, muadil ilaçların Sağlık Bakanlığı tarafından gerekli incelemeler sonucunda üretilen ilaçlar olduğunu söyledi. Sayılkan, “Sağlık Bakanlığı, bir ilaca uygunluk ruhsatı verdiğinde eşdeğer ilaç gönül rahatlığıyla kullanılabilir. Yani A ilacının adının yerine B ilaç ismini koyup içeriğinin aynı olmasında hiçbir mahsur yok. Çünkü piyasada birçok ilacı bulamadığımız bu dönemde bir de muadille ilgili vatandaşın kafasını karıştırmanın doğru olmadığını düşünüyorum” dedi.


“Muadil ilaçlar tehlikeli değil”

Muadil ilaçların halk arasında tehlikeli olarak anılmasının yanlış bir algı olduğunu söyleyen Sayılkan, “Kendi ilacını satmak isteyen çok uluslu firmalar bu tür kötü algı yaratacak haberlerin çıkmasında üstün rol oynayabiliyor. Bu durumun sebebi ise bu işe yatırım yapmaları” dedi. Muadil ilacın normal ilaçtan hiçbir farkının olmadığını söyleyen Sayılkan, “İçerisinde bin miligram X maddesi olan ilaçların hepsi aynı maddeyi barındırdığı için bunlar birbirinin eşdeğeri. İlaçların isimleri değişik dahi olsa içerikleri aynı” diye ekledi.

Ülkemizde yerli ilaç üretimi yapılması gerektiğini savunan Sayılkan, “Piyasada bulunan bütün ilaçları hepsini Türkiye’de üretiyor olsaydık dünyanın birçok ileri ülkesinden daha iyi konumda olurduk. Ancak şu anda ilacın fabrika ismi bile reçeteye yazılmıyor” dedi.


“Yerli ilaç üretimine destek verilmeli”

Türkiye ilaç sektörünün yüzde 85’lik kısmının yurt dışına bağımlı olduğunu dile getiren İzmir Tabipler Odası Başkanı Süleyman Kaynak ise “Mamul ilaç olarak yahut da ilaç ham maddesi olarak Türkiye’ye temin edilen ilaçların yüzde 85’i doğrudan dışa bağımlı. Geriye kalan yüzde 15’lik bir kısım yerli ise hem yerli hem de dışa bağımlı” ifadesinde bulundu.

Türkiye’de ilaç sektörünün yeni baştan bir düzene kavuşturulması gerektiğinin altını çizen Kaynak, “Hükümetin, kamu yönetiminin özellikle yerli üretime çok olağanüstü destek verici katkılar sağlaması lazım. Çünkü ilaçta siz ne kadar yurt dışına bağlıysanız ilaç piyasanız o kadar tekler, o kadar zorlaşır, o kadar ilaç bulunması ve temini açısından o kadar büyük zorluklar yaşarsınız. Türkiye’de hükümetin, yerli ilacın üretimi yönünde ciddi bir teşvik sağlaması, çok öncelenmesi lazım. Yerli ilaç firmalarının çok desteklenerek piyasadaki ilaç çeşitliliğini yerli üretimde olabildiği kadar karşılamaya çalışmamız lazım” diye belirtti.


“Ruhsatsız ilaç Türkiye’de satılamaz”

Türkiye’de piyasaya sürülen ilaçlar için 2 temel unsur olduğunu söyleyen Kaynak, “Bunlardan birincisi ruhsatlandırma. İlaçlar kısa ürün bilgisi diye tarif ettiğimiz kutusunun içinden çıkan bir kağıt var. Orada bu ilaçla ilgili bütün bilgiler yazar ve bu kısa ürün bilgisi Sağlık Bakanlığı’nın onayıyla ilaç kutularına konulur. Kamuoyuna açık bir şekilde bu ilacın yararı kullanım alanı yani etkileri bunların hepsi değerlendirilmiş bir şekilde orada yer alır. Biz buna ilaç ruhsatlı diyoruz. Ruhsatsız ilaç Türkiye’de satılamaz ve kullanılamaz. İkinci temel unsur olan fiyatlandırma da Türkiye’de beşeri tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasına dair karar Cumhurbaşkanlığı imzasıyla düzenlenir” dedi.

Kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü: “İlaçların ruhsatı verilirken 3 farklı faz çalışması var. Bunlardan faz 1 genellikle laboratuvar, faz 2 sınırlı insan, faz 3’te geniş insan çalışmaları. Bu çalışmaların sonuçlarına bakılarak ruhsat verilir. Ruhsatlandırmanın içerisinde sadece etkinin görülmesi değil, aynı zamanda yan etkilerin de değerlendirilmesi lazım.”

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM